BÖLÜM 2 -YENİ HEYECANLAR-

7 2 0
                                    


-Alarm çalıyor...-

Saat  7.05 

Sinir bozucu alarmın sesi çalmakta ve işte karşınızda yine  yıkık bir gün. Aslına bakarsanız yeni bir okula başlayacağım için azda olsa bir heyecan var içimde. Ama biraz hüzünle karışık bir heyecan. Acaba hasta taklidi yapıp okula gitmesem mi ? Yok artık saçmalama Ahu. Ne kadar istemesem de gitmek zorundayım. O yüzden istemsizce yatağımda kalktım. Annemiz dün gece özenle ütülediği iğrenç renklere sahip - mor sarı- okul eteğimi ve okulumun adının yazılı olduğu okul tişörtünü giymek üzere dolabıma yöneldim. Kıyafetlerimi giydikten sonra hiç rahat hissetmiyordum. Ama yapabileceğim bir şey yoktu. Okula götürmek adına çantama bir defter ve kalem kutumu koymak üzere masama yöneldiğimde masamın üstünde yoklardı. Aklıma hemen Çağan gelmişti. Muhtemelen defterlerimi alıp yine resim yapmıştı. Bu nedenle hızla odamdan çıkıp Çağanın odasına girdiğimde defterler masanın üstündeydi. Hemen bir hızla alıp çıktım. Annem beni kahvaltı için aşağı kata çağırıyordu. Ama benim hiç bir şey yiyecek halim yoktu. Bu nedenle anneme "Yemeyeceğim" diye seslendim. Annem de çok fazla ısrar etmeden kabul etmişti. Evden çıktığımda saat 8'e geliyordu. Benim dersimde tam olarak 8'de başlıyordu. Bu nedenle adımlarımı hızlandırdım. Aynı zamanda yağmurda atıştırmaya başlamıştı. Bu nedenle daha da hızlanmıştım. Ancak okula yine de yaklaşık 10 dakika geç kalmıştım. Sınıfımı bulduğumda dersin yarısı geçmişti bile. Bu nedenle utanarak kapıyı çaldım. İçerideki hoca "Gel" diye seslendi gür sesiyle. Sınıfa girdiğimde saçlarım sırılsıklamdı. Herkes bir anda  bana bakmaya başlamıştı sessizlik içinde. Bu sessizliği hocanın gür sesi bozmuştu. "Evladım geç otur. Ama sen yenisin galiba. İlk önce bir kendini tanıt bakalım." O anca yer yarılsa da içine girsem diye düşünüyordum içimden. Ama daha da rezil olmamak adına tahtaya geçip "Merhaba ben Ahu Özsoy. Bu sınıfa yeni geldim. İzmir den taşındık. 17 yaşındayım. Bu kadar yeterli sanırım. " bu cümleleri söylerken elim ayağım titriyordu. Sınıfa bir göz attığımda en arkadaki sıra dışında başka boş yer yoktu. Üstelik orada da bir çocuk oturmaktaydı. Utanarak çocuğun yanına geçtim. Çocuk bana "Merhaba" demesine rağmen duymamazlıktan geldim. Tahtaya baktığımda ders matematikti.  En iyi olduğum derslerden biriydi. Derse döndüğümüzde yanımda oturan çocuk sürekli olarak sorulara parmak kaldırmaktaydı. Hoca derste bana da soru sorunca hemen cevapladım. Ama yanımda ki çocuk cevaba itiraz etmişti. Bende onun cevabına itiraz etmekteydim. Söz hakkı hocaya gelince de hoca iki cevabında olabileceğini söylemişti ve hoca bu soruyu proje ödevi olarak vermişti. Yani sorunun cevabını bulanın sözlüsüne 100 verecekti. Tüm sınıf bunu kabul etmişti. Ardından yanımda ki çocuk benden soru hakkında tartışmak üzere numaramı istedi. Bende tereddüt ederek numaramı bir kağıda yazarak verdim. Acaba vermemeli miydim? Neyse en fazla ne olabilirdi ki?.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 28, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

YENİ HAYATLARWhere stories live. Discover now