Adsız Bölüm 11

33 6 20
                                    

Tüm koma çilesinden sonra Hoseok'un kendisinde fark ettiği bazı değişiklikler vardı. Daha önce çoğunlukla kayıtsız kaldığı kapkeklere karşı bir iştahı vardı.

Krema kokusu bile onu gülümsetiyordu, dudakları bilinçsizce kıvrılırken ağzından kıkırdama şeklinde mutlu bir hava kabarcığı çıkıyordu.

Ekranda onu huzurlu bir bilinçsizliğe sürükleyen, yatıştırıcı bir arka plan gürültüsü yaratan hangi program veya film olursa olsun, televizyon açık olmadan uykuya dalmakta güçlük çekiyordu. Anlamadığı garip bir gece ritüeli haline gelmişti.

Şimdiye kadarki en garip gelişme ise duvarlara karşı ani ve şiddetli nefretiydi. Orada öylece durup onu bilinmeyen bir korkuyla tehdit eden lanet olası şeylerden nefret ediyordu. 

Mantıksız bir şekilde onlara dokunmaktan korkarak herhangi bir, büyük dikey yüzeyden aceleyle uzaklaştığını fark etmişti.

Jimin ve Taehyung onun yeni keşfettiği bu fobiyi fark etseler bile bundan bahsetmemişlerdi. Garip gelişmeler bir yana, Hoseok normal hayatına iyi bir şekilde adapte olmuştu.

Fizyoterapi, kaybettiği kas gücünü geri kazanmasına yardım ediyordu. Genç olanın karşı çıkmasına rağmen Jimin ile her gün dans stüdyosuna gidiyordu.

Hoseok dayanıklılığını kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyordu ama yorgunluktan yere yığılmadan önce iki dakikalığına da olsa müzikle birlikte hareket etmekten mutluydu.

İyi uyum sağlıyordu ve zorlu dönemlerde ona yardım etmek için oda arkadaşlarının -aşırı hevesli de olsa da- sürekli desteğini alıyordu. Gayet iyi gidiyordu.

Bu yüzden Beyaz Günün olduğu gece yarısı neden ağlayarak ve sarsılarak uyandığını anlamamıştı.

Beyaz Gün , Japonya Çin ve Korede ikinci sevgililer günü olarak kutlanan sevgililerin ya da birinden hoşlanan insanların birbirine hediye verdikleri gündür.

Yüzünü yastığa gömdü, hıçkırıklar göğsünü sıkıştırırken bile ağlama seslerini boğmaya çalıştı. Yan tarafına kıvrıldı, kollarını göğsüne doladı, nefes almaya çabaladı.

Kalbi, sanki bir şey elinden alınmış gibi acıyordu. Parmaklarını iki yanında kenetledi, parmaklarını derisini zedeleyecek kadar sert bir şekilde avucuna batırdı.

Yine de elleri boşmuş, parmakları kaybettiklerini geri almak için çaresizmiş gibi hissediyordu. Önemli bir şeyi düşürmüş gibi hissediyordu.

Yastığına inledi, burnu tıkalı ve gözleri yaşlarla bulanıklaşırken ağlamak için kendisine izin verdi. Yas tutmasına, acısını göz yaşlarıyla akıtmasına izin verdi ve anlayamadığı görünmez bir şeyin özlemini çekti.

Bir saat sonra uyuyakaldı, yanakları hâlâ gözyaşlarıyla ıslaktı ve ellerinin üzerinde gezinen ve asla gelmeyen bir dokunuşun hayaletini bekliyordu.

&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&

"Hyung, geliyor musun?" Hoseok, dans stüdyosunun soğuk zemininden Jimin'e baktı ve gülümseyerek başını salladı.

"Biraz daha kalmak istiyorum." Jimin kaşlarını çatarken omzundaki spor çantasını düzeltti.

"Kendini fazla yormamalısın. Hastaneden çıkalı daha üç hafta olmadı." Hoseok omuzlarını silkti ve ağrısını biraz dindirmesini umarak baldırlarındaki kaslara masaj yaptı.

TANIDIK HAYALET ⟬ 2SEOK ⟭Where stories live. Discover now