11. Bölüm: Öfkeli Chill

65 10 46
                                    

"Bana sadece mahallede turlayacağını söylemiştin!"

"Hyung, bağırma lütfen..."

"Ne yaptığının farkındasın, dimi?! İki yasak çiğnedin!"

"Hyung..."

Bazen her şey yolunda ilerler iken her şey bir anda bozulur, bu da o anlardan biriydi. Kanetabe toplantısından dönen Yoshinori, Haruto'nun arabasından indiği sırada marketten çıkan Hyunsuk'a yakalanmıştı ve lideri de onu yakasından tuttuğu gibi eve getirmişti, azarlıyordu. Neyse ki Jihoon ile Doyoung alt katta dans pratik odasındaydılar. Yoksa Hyunsuk bağırdığı için her şeyi duyabilirlerdi.

"Nedir açıklaman?" diye sordu Hyunsuk sesini sakin tutmaya çabalayarak ancak bunda başarısızlığa uğruyor gibiydi. "Senin mahalle dışına çıkman ve Haruto ile görüşmen şirket tarafından yasaklanmışken bir de korumaların olmadan çıkman çok büyük bir sorumsuzluk Yoshi! Sosyal medyadan sana yüz binlerce küfür yağıyor, insanlar sırf yalan bir habere kandıkları için senden nefret edip imajını karalamaya çalışıyorlar, şirket de seni korumaya çalışırken böyle davranman... Çok sorumsuzca! "

Utançtan yerin dibine girecekti Yoshinori az daha. Büyüğünün yüzüne bakamıyor, sadece başını eğip onun azarlarını dinlemekle yetiniyordu. Yalan söylemenin vermiş olduğu utancın yanında liderinin kendisine olan güvenini yerle bir etmişti. Geçerli sebepleri vardı! Ama bunları anlatamazdı... Tarikat ve Kalkınma sır olarak kalmalıydı.

Hyunsuk elini uzattı. "Telefonunu ver bana, hemen!"

Yoshinori ikiletmeden cebinden telefonunu çıkardı ve başını kaldırmadan ona verdi.

"Böyle yapma! Kendimi gerçekten kötü hissediyorum Yoshi! Böyle zavallı gibi durma ve beni ikna edecek bir şey söyle! Neden yasakları çiğnedin? Hiçbir şey senin can güvenliğini sağlamaktan daha önemli olamaz!"

Yoshinori yutkundu. Acaba Hyunsuk'a neden bunları yaptığını açıklasa mıydı? Tarikattan söz etmeli miydi? Her şeyi anlatmalı mıydı? Ama eğer anlatırsa neler olurdu? Hyunsuk onun Kalkınmadan çıkmasını ve bir daha böyle işlere bulaşmamasını ister, üstüne bunu şirkete açıklayabilirdi... Böyle bir riski göze alamazdı!

"Ben... Be- ben... Sadece... Şey..."

"Konuş Yoshi, neden?"

Ama yine yalan söylerse Hyunsuk anlardı. Ona inanmazdı bu saatten sonra, doğruları anlatsa bile.

"Lanet olsun Yoshi! Bana düzgün bir bir açıklama yap da sana hak vermek için bir bahane bulayım! Sana bağırdıkça çok kötü hissediyorum!"

"Neler oluyor?" Jihoon ile Doyoung, pratik odasından çıkıp oturma odasına girmişlerdi. İkisi de Hyunsuk'u sinirli görünce, hele de daha önce kimseye göstermediği bu öfkesini en güvendiği arkadaşı Yoshinori'ye  gösterdiği için büyük bir şok yaşadılar. Normalde liderine çoğu konuda söz geçiren Jihoon bile çekiniyor gibi görünüyordu. Doyoung'dan gık çıkmıyordu.

"Çıkın odadan ikiniz, hemen!" dedi Hyunsuk en sakin sesini kullanmaya çalışarak, o bile sinirli çıkmıştı.

"Hyunsuk, ne oldu?"diye sordu Jihoon. "Neden öfkelisin? Çocuğumuza niye bağı-"

"Jihoon derhal çık bu odadan! İkimizin konuşması gereken konular var ve siz burada olmamalısınız!"

"Ona kadar saymaya ne dersin?"

"Jihoon, çık bu odadan."

Doyoung'un liderini daha fazla bağırtmaya niyeti yoktu, Jihoon'u kolundan tutup kapıya yöneldi ve arkasından kapıyı yavaşça kapattı. Ayak seslerinin kaybolmasını bekleyen Hyunsuk, ortam sessizleşince sesinin tonunu biraz düşürüp sordu gene.

Suimin Jikan: Kopter | TREASUREWhere stories live. Discover now