Kimsin sen?

22 4 44
                                    

dustla yaptığımız anlaşmadan sonra ayağa kalktım ve yürümeye başladım. bana başından geçenleri anlattı. zaman çizelgelerini, alternatif evrenleri.. her şeyi anlattı. beynim tıka basa doldu gibi hissediyorum. ne karmaşık şeylerdi bunlar böyle?

"uhm, dust?.."

Dust: hm?

"şimdi bahsettiğin insan, frisk.. ondan önce kraliyet gardiyanlarının liderini mi öldürmen gerekiyor?.."

Dust: ..mhm..

kötü görünüyordu. zaten bana anlattıklarının ona hissettirdikleri yetmezmiş gibi.. ona bunu sorarak daha kötü hissetmesine sebep olmuştum. suçlu hissettim ve bunu bastırmak için dust'ın kolundan tutup kendime çevirdim. sıkıca sarıldım ona.

"sana kendini kötü hissettirdim, özür dilerim.. çok konuşuyorum. zaten bunları anlatmış olman yetmezmiş gibi daha çok moralini bozuyorum!"

dust hafif bir şekilde kızarmıştı. çok azdı ama belliydi. o an farkettim, aptalın tekiyim ben! neden böyle bir şey yaptım ki!

Dust: h-hayır.. önemi yok, Y/N..

sarılmama karşılık olarak kollarıyla beni sıkıca sardı ve bir kaç saniye sonra bıraktı. kızarmıştım. beklemiyordum böyle bir karşılığı. daha bir kaç saat önce, kardeşini öldüren dust.. şimdi sarılmama karşılık vermişti.

"emin misin?.."

Dust: kesinlikle.. ben buna.. çoktan alıştım..

onaylarcasına başımı salladım. sonra nereye gideceksek devam ettik. dust yolu biliyordu ama ben bilmediğimden dümdüz onu takip ettim. birden durdu ve bana döndü.

Dust: şimdi sen saklanacaksın, tamam mı?

"uhm.. pekala.."

sorgulamadan kabul ettim. bahsettiği canavarların hepsini tanıyan oydu, ben değil. şimdilik onun sözünü dinlemem yeterli olurdu sanırım. kenarda bir bitkinin arkasına saklandım. beklemeye başladım.

balık bir kadın çıktı. dust'ın dediklerini hatırlarsak, bu undyne.. kraliyet gardiyanlarının lideri. dust için fazla zor olmayacak sanırım. söylediğine göre kendini kraliyet yargıcıymış ama bütün bunları yapmak zorunda kalmış. ilk anlattığında onun adına çok üzülmüştüm. hâlâ üzülsem de, buna alışmış gibi ve pek belli etmiyor. kaba ve sert duran bu iskelet bir katil ama bir o kadar da nazik ve iyi kalpli. sadece halkını bu insandan kurtarmak istiyor..

Undyne: SEN, HAİN! GEBERECEKSİN NGAAAH!!

undyne dust'a mızraklar fırlattı. bir tane ve başka bir tane. dust hepsini nasıl ıskaladı öyle? hayran kaldım.. sonrasında dust bir anda bir kahkaha fırlatıp undyne'ı kemikten bir kafese kapattı.

Dust: ŞİMDİ KAPA ÇENENİ VE GEBER!

dust arka arkaya ağır hasarlar veriyordu undyne'a.

Dust: ÖL ARTIK, GEBER!!

dust çok sinirli duruyordu. kardeşine karşı böyle değildi. belli onu ne kadar sevdiği. belki undyne'ı öldürürken canı yanmıyordu ama papyrus ölürken onun yerine ölmek istediğine eminim..

bir anda uzaktan biri geldi. bu mor kıyafet.. frisk bu! dust'a seslenmek istedim ama sustum. konuşamadım. saklanmamı istediğine göre, ses de çıkarmamam lazım.

frisk'in iç sesi*

Chara: öldür onu frisk. sans'tan önce öldür onu!

Frisk: hayır.

Chara: madem sen yapmıyorsun, ben yaparım o zaman =).

gerçeklik*

frisk hareket etmeye başlarken, bir anda kıyafeti, ten rengi.. her şeyi değişip kendine dönmeye başladı. sanki dust'ın söylediği chara, frisk'i kontrol ediyor ve kendini frisk'in bedeninde yansıtıyor gibiydi. sanırım öyleydi de.

Dust x Reader | BittiWhere stories live. Discover now