O kadar büyülü bir andı ki. Kelimelerimle nasıl ifade ederdim bilmiyorum. Yumuşacık dudaklarını dudaklarımda hissetmek.. daha önce yaşamadığım bu şey bu tutku. Aniden durup gözlerime kitlendi. Utanıp kafamı önüme eğdim. Alnını alnıma dayadı. Tuhaf hissediyordum. Kelimenin tam anlamıyla kalbim göğüs kafesimden fırlayacak gibi atıyordu. Nefesi tenime her değişinde vücudumda derin titremelere sebep oluyordu.
Çenemi tutup yüzümü yüzüne hizaladı. Sokak lambasının vurduğu teninde gözleri tıpkı kara bir girdabı anımsatıyordu. Ve ben o girdapta kaybolup gidecek gibi oluyordum.
Gözlerini benden kaçırıp, kafasını sağa sola salladı. Afalladım. Bu neydi şimdi. Bana dönüp
"Özür dilerim Ayça. B-ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Bu anı hiç yaşamamış gibi devam edelim mi? Üzgünüm batırdım her şeyi"
Konuşmamı beklemeden içeri girip balkon kapısını sertçe kapattı arkasından. Aniden boşluğa düşmüş gibi hissettim. Ne yani, pişman mı olmuştu beni öptüğü için? Gözlerim dolmuştu. Şuan keşke Ani bir şey olsa da ortadan kaybolsaydım diyordum.
Yaklaşık yarım saat kadar boş boş balkonda oturduktan sonra ayaklandım. Ses çıkartmamaya özen göstererek içeri girip yavaş adımlarla koridorda ilerledim. Odaya girer girmez kendimi yatağa attım telefonumu alıp açmaya çalıştım. Şarjı çoktan bitmişti. Acaba neler diye düşünmeden duramıyordum. Annem ve Efe iyi miydi?
Telefonumu şarja takıp tekrardan uzandım yatağa. Yorganı kafama kadar çekip uyumaya çalıştım. Uykum vardı fakat demin olanlar yüzünden uyuyamıyordum. İlk anlar aklıma gelince istemsiz bir tebessüm oluştu yüzümde. Dudaklarıma dokundum. İçim alev alev yanıyordu resmen. Sonu kötü bitse bile, o anı yaşamaya devam ediyordum. Onu düşünerek kendimi karanlık boşluğun kollarına bırakmıştım.
Tuğra'dan
Onu öper öpmez pişmanlık tüm bedenimi sarmıştı fakat dudaklarımı ondan ayıramamıştım. Onu incitmekten korktum. İlk kez birini incitmekten bu kadar korkmuştu Tuğra Alpman
Hızla odama girip kapıyı ardımdan kapattım. Şimdi yüzüne nasıl bakacaktım? Ya evden giderde beni yalnız bırakırsa? Ona çok alışmıştım. Daha iki gün olmasına rağmen.. kapı sesini duyunca aniden duraksadım. Odasına girip ardından kapıyı kapatmıştı.
Odamda volta atıp duruyordum. Gözlerime uyku girmemişti. Ayca ile ilgili olan tüm düşüncelerimden sıyrılıp şehirden gitme planları kurmaya başladım kafamda. Daha fazla burada kalamazdım. Telefonumu alıp Eralp'i aradım. Sesimi duyar duymaz bağırıp küfretti. İki gündür telefonlarına çıkmamış iyi olduğuma dair bir haber vermemiştim. O çoktan şehirden ayrılmış İstanbul'a gitmişti. Neler yapacağımız hakkında biraz daha konuştuktan sonra telefonu kapattım. Eralp daha fazla orada kalmamamı en geç yarın akşam yola çıkmamı söylemişti. Ama tek sıkıntım Ankara'dan çıkışım olacaktı. Dolabı açıp en alt bölmeden silahımı çıkartıp yastığımın altına koydum. Yarın buradan gidiyordum. Dolabı açıp birkaç kıyafet alıp küçük bir valize yerleştirdim. Geçen geceden almayı başardığım paraları da sırt çantama koyup, almayı unuttuğum bir şey var mı diye bakındım. Her şey tam anlamıyla hazır gibiydi. Yatağa uzanıp tavanı seyretmeye başladım. Ayça benimle gelir miydi bilmiyordum. Onu kendimle bu tehlikeli yola sokmakta pek içime sinmiyordu doğrusu. Ama burada kalırsa ailesi Onu bulabilirdi. Ve bulduklarında yapacakları şeyleri düşünemiyordum bile. Gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım. Ama her seferinde yüzü gözlerimin önüne geliyordu. Bu kız bana neler yapmıştı hiç anlam veremiyordum. Daha fazla uykusuzluğa dayanamayıp hayallerle dalmıştım uykuya..
Sabah alarm ile gözlerimi açtım. Gün yeni yeni aydınlanıyordu. Vakit kaybetmeden kalkıp duşa girdim.
Hızla duşumu alıp hazırlandıktan sonra sessiz olmaya dikkat ederek evden çıktım. Sabahın garip rüzgarı nemli saçlarım arasında dans ederken içimi bir ürperti kaplamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIŞ
Teen Fiction"Tıpkı ilk tanıştığımız. günlerdeki gibi" dedi gülümseyerek "Sanki üzerinden yıllar geçmiş gibi konuştun" dedim hafif tebessüm ederek. "Bana öyle geliyor. Tıpkı yıllardır tanıyormuşum gibi seni." "Al benden de o kadar" dedim dumanı üflerken.