4. Kontrolsüz sinir

158 32 18
                                    

"Hyung bu adam bizi dağ başına kesmeye mi getirdi."

"Getirdi değil Jungkook, biz enayi gibi geldik."

Jimin ve Jungkook'a gözlerimi devirerek toprak yolda etrafa baktım. Ayağımla çakıl taşlarını sinirle öne doğru savurdum.
Şerefsiz bizi dağ başının ortasına getirmişti. En acı kısmı buraya gelmeyi kabul eden bendim. Takıntılı olmak bazen kulağa pek iyi gelmiyor ama o bilgisayarın içinde hayatım yatıyor ve gerekirse onun için ölüme doğru yürürüm.

"Size gelmeyin demiştim. Ne zaman sözümü dinleyeceksiniz!" Sinirimi onlardan çıkarırcasına bağırıp bir kez daha ayağımın altındaki çakıl taşlarını ileri doğru savurdum. Kahretsin!

"Hyung adam idolüm. Beni çağırmış nasıl gelmeyin?"
Hoseok benim yapmayı istediğim şeyi Jungkook'a yaparak kafasına bir tane patlamıştı. Dudaklarını aasagi doğru sarkıtması tabii ki içimdeki merhameti açığa çıkarmayacaktı.

"Bir katilden idol olunmaz!"

"Hoseok sen de biliyorsun o adam bir katil değil. Bize yardım etmek isteyen biri sadece."

Jimin arabanın arka tarafından elinde turuncu halatla çıkıp ucunu Jungkook'un Göğüsüne vurdu. Arabaya yaslanarak daha ne kadar gevezelik edeceklerini göz devirerek dinlemeye başladım.
Asla olgunlaşamıyorlar, ilk günkü gibi saf salak çocuklar.
O zaman neden onları ekibime kabul ettim anlamıyorum.
Bütün davalarda tek yaptıkları çene çalmak, korkudan kaçışırlen birbirleriyle dalga geçmek. Evet, kaslı Jungkookda arasıra korkabiliyor.

"Bilmiyor farkında mısın ama idolüm dediğin insan başımızı derde sokmak için Namjoon hyung'un bilgisayarını çalıp bizi bir dağ başına kendi isteğimizle getirtti. Nasıl fena bir adam görüyorsun değil mi?"

Kook dişlerini Jimin'e göstererek korkunç olduğunu düşündüğü kahkahalardan birini atarken onaylamaz bir şekilde başımı salladım.

"İşte bu yüzden idolüm ya! Sağı solu belli olmuyor kaosa bayılıyorum."

"İflah olmaz sümsük böceği gibi yapıştın o lanet adama! Akrep götlü tavşan dişli hödük."

Hoseok'un anlaşılmaz hakaretleri şüphesiz hepimizin hoşuna gidiyordu. Her ne kadar onlara kızsam da hepsini sevdiğim su götürmez bir gerçekti. Garip hareketlerine o kadar alışmıştım garipseyemiyordum.

"Hyung burda kurt olmaz değil mi?"

"Korkma Hoseokcuğum penguenler gibi onlarlada iyi anlaşacağına eminim!" Kook o günün hıncını alırcasına Hoseok'u korkutma çabası güldürmüştü. O günün üzerinden iki yıl geçmişti ama Jeon Jungkook kinci biriydi.

" Ya kurt'u bırakın yılanlar varsa? Tarlanın içindeyiz tam onlar evi!" Korku dolu gözlerle hadi geri dönelim dercesine bana bakıyordu. Bunlar benim sorunum değildi. Onlara gelmeyin dememe rağmen gelmişlerse bayılsalar dahi yoluma devam ederdim.

"Buraya kendi istediğinizle geldiniz beyler, kıçınızı kaldırında etrafa bakalım. Kurtarmamız gereken bir bilgisayar ve yakalamamız gereken bir şüpheli var."

Üçüde sessizce onaylayıp peşime düşmüşlerdi.
Toprak yolda araba kullanmayacağımız için yürümek zorundaydık ve o ahmak adamın bize nasıl bir şeyin içine düşürdüğünü tahmin bile edemiyordum. Belimdeki silaha parmaklarımı dolayarak temkinlice ilerliyordum ama bomboş bir tarladaysanız yerin üstünden değil altından korkacaktınız.

"İlerde parlayan bir şey var sanki"

Jimin'in parmağıyla gösterdiği yere gözlerimi kısarak baktım bir ışık vardı ama kaynağı neresiydi göremiyordum.

Hacker -Namjin-Where stories live. Discover now