Uzay & Nehir Özel Bölüm

47.7K 1.1K 304
                                    

"Uzay, kaç kere söyleyeceğim sessiz ol." derken kollarını belime sarmış, burnunu saçlarıma sürten adama fısıldadım.

Elimde ki çiçek buketi ile kapıyı açmakta zorlanınca buketi yere bırakıp tekrar anahtarları takmayı denedim. "Çok güzelsin." deyip burnunu boynuma sürttü, gülerek anahtarı taktıktan sonra ona döndüm. 

Saçları dağılmış, ela gözleri kapandı kapanacak gibi bakıyordu. Sarhoş olmaması konusunda onu uyarsam da beni dinlememiş, tüm gece içmişti. Ama buna kızgın değildim çünkü eğlenceli saatler yaşamıştık birlikte.

Kapıyı açıp hafifçe içeri doğru ittim, yerde ki çiçek buketini almak için eğildim, tam bu sırada ellerini bacaklarımın altından geçirip beni kucağına aldı. Ağzımdan kaçan ufak çığlıktan sonra ellerimle ağzımı kapatıp şaşkın gözlerle ona baktım.

Gülerek içeri girdi, ayağı ile kapıyı kapattıktan sonra odasına ilerledi. Beni siyah çarşaflı büyük yatağa bıraktıktan sonra önümde diz çöktü. Pembe, simli ayakkabılarımı çıkarmadan önce çıplak bacaklarımı okşadı. Ayakkabıları çıkarıp özenle bir kenara koyduktan sonra üzerinde ki gömleği çıkarmak için elleri düğmelerine gitti.

Elinden tutarak onu yatağa çektim, daha doğrusu elinden tutup yatağa gelmesini için gözlerine baktım, o da yanımda oturdu. Bir bacağımı diğer tarafına atarak kucağına yerleştiğim de derince bir nefes aldığını duydum.

Pembe ojeli uzun tırnaklarım gömleğinin düğmelerini açtı usulca, bütün düğmeleri bitirdiğim de omuzlarında ki kumaşı aşağı indirdim. Kaslı ve büyük omuzları, karnında ki şekilli kasları gözler önündeydi. Tırnaklarımı omuzlarına sürterek kucağında kıpırdandım.

"Nehir." sesi fısıltı gibiydi, bir eli sertçe belimi kavrarken diğer eli çıplak bacaklarım da geziyordu. "Uzay." o kadar yakındık ki nefeslerimiz birbirine karışıyor, tıpkı ruhlarımız gibi havada dans ederek birleşiyorlardı.

"Sarhoş musun?" bunu neden sorduğunu öyle iyi biliyordum ki, bir an nefesimi tutmadan edemedim. Hayır anlamında başımı salladığım da gülerek bacağımda ki elin dokunuşları sertleşti.

"Sen sarhoş musun?" beklemediğim şekilde beni yatakta altına aldı, bacaklarımın arasına yerleşip burnunu boynuma sürttü. "Seni gördüğüm her an." kulağıma fısıldadığı bu ufacık cümle bile bedenimde ki alevi harlamaya yetti.

Dudakları boynumda gezdi, daha sonra çenemde. Dudaklarıma geldiğin de onay istercesine bana baktı, ellerimle saçlarına gittiğin de çarpık şekilde gülümseyip hızla yakaladı dudaklarımı.

Öpüşü yumuşaktı, zevkini çıkarıyorduk. Elleri kalçamı kavrayıp sertçe sıkana kadar değişmedi öpüşmemizin melodisi. Elleri kalçalarımı sıkıyor, sonra sıktığı yerleri yavaşça okşuyordu.

Dudaklarımdan ayrıldı, sonra vazgeçip ufak bir kaç öpücük kondurdu. Bunu birkaç kez yaptığında gülmeden edemedim. "Kopamıyorum." diye fısıldadı dudaklarıma.

Bacaklarımın arasında üzerimden kalkarak bana baktı, dudakları şişmiş, saçları daha da dağılmıştı. Elleri elbisemin kenarlarına gitti. "Çıkarabilir miyim?" cevap vermeden kalçamı havalandırdım, bu harekerime gülerek elbiseyi tek hamlede üzerimden çıkardı.

Uzay beni ilk defa çıplak görmüyordu ama onların hepsinde çocuktuk. Şuan karşısında çıplak göğüslerim ve ince pembe iç çamaşırım ile kalmak ellerimi titretecek kadar heyecanlandırıyordu beni.

Bedenimi süzdü, elleri belimde iken tekrar üzerime eğildi. Göğüslerim ortasında ki küçük, uzay gemisi dövmesini öptü. Birkaç kere bıraktığı öpücükler yerlerini göğüslerime bıraktığı sert öpücüklere bıraktı.

K E D İ/ textingWhere stories live. Discover now