Twenty-one

93 3 3
                                    

Yaralayan O'nun elidir,
Iyileştiren yine O'nun elidir.

Iyi okumalar!!

Yazarın ağzından:

Ikiside beraber aşağı indiklerinde içlerinde bir boşluk vardı.O boşluğu her hissettiklerinde birbirilerine kızıyorlar,sinirleniyorlar ve hatta kırıyorlardı.Sorun şu ki; Her ne kadar kırılsalar bile gelecekleri tek yer yine birbirlerinin kollarının arası oluyordu.Bu doğru değildi,bu gerçek aşk değildi,bu takıntı değildi,bu sevgi değildi.Bunun adı ihtiyaçtı. Birbirlerini ihtiyaçları oldukları zaman destek olup,severlerdi.Peki ya diğer zamanlar? Keyifleri yerinde olmadıkları zaman? Işte o zaman kıyamet kopardı.

O günden sonra ikiside birbirlerine düşman oldular,Yoongi ne kadar olamasa da.Jimin ona akıla gelmeyecek eziyetler etti, kalbini kırdı paramparça etti.Bu da yetmedi ruhunu öldürdü,onu yaşarken öldürdü.Yoongi kahroldu ama hiç itiraz etmedi çünkü hak ettiğini biliyordu,onun gözünde kendisi her şeyi hak ediyordu.Bir yandan annesi ve babası Yoongi ile uğraşırken diğer yandan Jimin daha beterini yapıyordu ve Yoongi kapana kısılmış gibiydi ama yinede isyan etmedi,kabullendi çünkü arkadaşını öldürmüştü.Biricik Jungkook'unu,kardeşini,ailesini,her şeyini,onu seven ve olduğu gibi kabullenen tek kişiyi.

Böyle aylar geçti,ikiside büyüdü ama içlerinde ki çocuk büyüyemedi.Çünkü hep eksik kaldılar.Anne sevgisinden,baba sevgisinden,bir arkadaş ve belki de bir sevgilinin sevgisinden mahrum kaldılar.Jimin içindeki çocuğun hırsını Yoongi den çıkarıyordu,Yoongi ise kendinden.Yoongi 20'li yaşlarındayken uyuşturucuya başladı, Jimin Jungkook'un sözünü tuttu(belki de sadece Yoongi'yi düşündü.) ve ona daha da yakınlaştı.Jimin Yoongi'ye uyuşturucuyu bıraktırmaya çalıştı ve bıraktı sandı ama Yoongi bırakmamıştı.

Sevgili oldular ama şu birbirleri için her şeyi yapan,çok seven,deliler gibi eğlenen, birbirinin arkasında duran sevgililerden değil.Nefretin vücut bulmuş haliydi onlar.Jimin sadece Yoongi'yi gözünün önünde tutmak için onunla sevgili oldu.Yoongi de onu gerçekten sevdiği için beraber olmadıklarını anlamıştı ama sesini çıkarmadı çünkü Jimin'e hala deli gibi aşıktı.

Bir kaç yıl daha geçti ve Jimin polis oldu, Yoongi uyuşturucuları konusunda daha dikkatli olmaya başladı.Her şey normal giderken birden yine mahvoldu ve lisede ki,birbirinden ölesiye nefret eden Yoongi ve Jimin ikilisine geri döndüler.

Böyleydi onların geçmişi,ortaokula kadar olan mükemmel bir arkadaşlık lisede bozuluyordu.Nefret,öfke,kin ve daha bir çok kötü duygular ile birbirilerine karşı çıkıyorlardı.Kalplerini bir kenara bırakmış, akılları ile birbirilerine kafa tutuyorlardı.Bazen ikisinin de duyguları daha ağır basıyordu ve o zaman gerçekten olmak istedikleri kişi oluyorlardı.

Ölesiye sevmek diye bir söz vardır ya,işte o sözün vücut bulmuş haliydi onlar.

Birbirlerini ölesiye kırarlar, ölesiye döverler,belki de gerçekten öldürecek raddeye getirirler ama sonunda hep yine beraber olurlar.

Garip gelebilir ama bu onların gerçeği,doğruları,her şeyiydi.Peki onlar bunu kabullenmiş miydi? Hayır.Içlerinde verdikleri bir savaş vardı ve onlar bu savaşı belki de kazanacak veya kaybedeceklerdi.

Bu hikayede kazanan veya kaybeden olmayacaktı.Ya ikiside kazanacaktı,ya da ikiside kaybedecekti.

Min Yoongi'nin ağzından:

Beni apar topar arabaya bindirdi ve yolda gitmeye başladık.Hiç iyi hissetmiyordum,Jungkook ölmüştü.Ben öldürmemiştim Jungkook'u çünkü ben asla isteyerek ona zarar vermezdim.Kafamı çevirip Jimin'e baktım,sinirli olduğu her halinden belliydi.Direksiyonu öyle bir sıkı tutuyordu ki,neredeyse direksiyon yerinden çıkıp elinde kalacaktı.Ona baktığımı anladı ve kafasını bana doğru çevirdi,o sırada ben kafamı cama doğru çevirdim.

Enemies / YoonminWhere stories live. Discover now