1.1

783 29 29
                                    

Karşısında sigara dumanını üfleyen gence çıkardı gözlerini. Bir yandan da elindeki lolipopu arada ağzına sokup her yerine bulaştırıyor ve çekerken de üzerinden uzayan salyasını görüp kahkaha atıyordu. Bu lacivert saçlı genç oldukça güzel görünüyordu. Pantolonunun arasına özensizce sıkıştırdığı formasının yakasında üç düğmesi açıktı. Öyle ki dolgun göğüsleri ve beyaz ten rengi hoş bir görüntü çıkarıyordu ortaya.

"Ne bakıyorsun? Ne?! Sürtük!"

Bağırınca yanında duran Chan yavaşça başını o çocuğa çevirdi. Jis'i izleyen o gence.

Koyu kahve saçları nemli bir şekilde dağılmış, formasının kravatı gevşek bir şekilde bağlanmıştı. Altında görünen şişliğe bakınca kahkaha attı. Birileri yine ve yine Jis'in sadece görüntüsüne azıyordu.

"Han Jisung?" yavaşça yürümeye başladı. Ona yaklaştıktan sonra Jis güldü ve başını hafifçe iki yana sallayarak neredeyse onunla dalga geçti. Diğer kahve saçlı genç  ise ağızdaki sigaraya uzanıp yanan ucunu ağzına aldı ve bir nefes çekti, ardından da sigarayı diliyle söndürüp, kısık gözleri ve o her zamanki ateş eden bakışıyla geri çekilip, dumanı yavaşça Jisung'un yüzüne üfledi. Sönen sigarasına ve bir yandan da gencin gözlerine bakan Jisung'un gözleri biraz fazlaca aralandı. Sonra hemen, sanki fark etmesin diye normal haline dönüp kaşlarını çattı.

"Benimle akşam 9'da odamda buluş. Numara 72."

Yüzündeki sırıtışıyla yavaşça gözlerini kapatıp açarken kısa olana yukarıdan baktı. Sonra da arkasını dönüp gitti.

"Bu kendini ne sanıyor amına koyayım? Senin bir sürü randevun olup sırasını beklemesi gerektiğini bilmiyor herhalde. Aptal! Hahahah!"

Chan yeni bir sigara yaktı konuştuktan sonra. Ancak Jisung'un bakışları çocuğun gittiği yolda kalmıştı.

"Hey?" diye bağırdı Chan, sinirle kaşları çatılmıştı. Bir anda Jisung'un omzuna vurdu "Gitmeyeceksin değil mi?!"

"Git-gitmem. Beni çok! Çok güldürdü bu!"

Sigarasını yere attıktan sonra yeni bir tanesini yaktı.

[...]

Yavaşça kızıl saçlara uzanıp kulağının arkasına aldıktan sonra sandviçini yemeye devam etti. Hyunjin yavaşça gülümserken iştahla çilekli sütünü içiyordu.

"Bunun tadı bir harika Changbin!"

"Çilek sevseydim ben de içerdim tatlım. Ama ikincisini Beomgyu'ya verebilirsin. Bak, buraya geliyor."

"Ha?"

Hyunjin arkasını dönüp gözlerini bahçede gezdirdiğinde ifadesiz yüzüyle buraya yürüyen Beomgyu'yu gördü. Gülümseyerek el sallarken gelmekte olan genç de ellerini salladı ve sahte bir şekilde yan gülümsedi.

Hyunjin'in üzerine çoktan bir gerginlik çökmüştü. Beomgyu eğer Changbin'den değil de, Seungmin'in dediği gibi kendisinden hoşlanıyorsa eğer..

"Afiyet olsun."

...onu Changbin'den kıskanması çok normaldi.

Bankın üzerine oturduktan sonra Changbin'in gülümseyen yüzüne baktı.

"Ben de tam sana çilekli sütünü ayırmıştım." dedi kahve saçlı.

Beomgyu ise yavaşça kutuyu alıp açtı ve bunu yaparken aynı anda Hyunjin'e baktı.

"Nasıl gidiyor bakalım? Alışıyor musunuz birbirinize?"

"Zaten alışkınız." dedi Hyunjin. Şimdi, vardığı sonuçtan emin olmak için tam sırasıydı "Changbin ve ben gerçekten çok uyumluyuz."

Secret Club |MultishipWhere stories live. Discover now