one

2.7K 133 146
                                    

Yeni fic bu yüzden çok heyecanlıyım nskdmsksk. Neyse işte hoşuma giderse ki sizinde hoşunuza giderse devam ederim beğenmezseniz de silerim. Neyse iyi okumalar.

Deli gibi başı ağrıyordu Chan'ın. Bugün bir çok askerin eğitimine şahit olmuş ve çok fazla sese maruz kalmıştı. Şimdi odasında baş ağrısının geçmesini bekliyordu. Odanın kapısı açılınca bakışlarını oraya çevirdi. İçeri askerlerinden biri , aynı zaman da Chan'ın en yakın dostuydu, içeri girdi.

"Geçmedi mi baş ağrın?"dedi Chan'a ilaç uzatarak.

"Geçmiyor Minho çok fazla sese maruz kaldım. Kafam toprağa da girse geçmeyecek bu ağrı"dedi sinirle.

"Al şu ilacı iç iyi olursun biraz" dedi ve daha çok gözüne sokmaya başladı. Chan sinirle gözüne sokulan ilacı alarak.

"Su ver bari"dedi ilacı ağzına atar. Uzatılan suyu aldı ve tekte başına dikti.

"Yavaş olsana Chan boğulacaksın"dedi içeri giren genç.

"Bana bir şey olmaz kardeşim korkma"dedi gülerek.

"Gerçi bana bir şey olsa tahta geçeceksin sevinmelisin"

"Saçmalama hyung sen ölsen biz bu ülkeyi batırırız"dedi abisinden sonra odaya giren genç.

"Jİ haklı Chan. Tahtında gözüm yok yeter ki ölme. Ölürsen ölürüz biliyorsun"dedi gülerek.

"Biliyorum Changbin ben olmasam sen mahvedersin ülkeyi"dedi yalancı bir kahkaha ile. Kardeşlerine takılmayı severdi. Koskoca hanedanlığın kralı olsa bile.

"Hyung kötü olduğunu söylediler koşarak geldim iyi misin?"dedi abisine sarılan küçük.

"İyiyim bebeğim biraz başım ağrıyordu ama Minho ilaç vermese ne olurdu halim"dedi yalancı bir üzüntü ile.

"Siktir amk ya"dedi Minho sinirle.

"Farkındaysan kralına küfür ediyorsun. Vurdururum kelleni"

"Hee vurdur da götünü toplayacak adam kalmasın"

"Haklı"dedi Changbin otururken.

"Doğru dedin Minho. Şuan kelleni vurduramam"

Kapının çalması ile herkes susmuş ve kapıya bakmıştı. Chan gel deyince kapı açıldı ve içeri itilerek dizlerinin üzerine düşen bir genç girmişti.

Flashback

Sarayı inceliyordu küçük çocuk. Daha önce hiç bilmediği ülkenin bir şehrindeydi tek başına. Tek bildiği şey saraya gitmesi gerektiğiydi. Adımlarını yavaşlattı ve sarayın duvarlarını takip edip kapıya yöneldi. Kapıda asker yoktu bu yüzden rahatladı biraz. Birisi kim olduğunu sorsa anlatamazdı asla.

Köşeyi döndüğünde karşısına çıkan iki asker ile geri çekilmişti. Askerler karşılarına bakan küçük çocuğa bakıyorlardı. Kimdi ve saraya nasıl girmişti?

"Hey sen kimsin?"dedi asker. Sessiz kalmayı tercih etmişti küçük olan. Adam soruyu bir kaç kere daha tekrar etmiş ve yine küçük olan sessiz kalınca sinirlenmişti. Küçük olanı kolundan tuttu ve sürüklemeye başladı. Çocuk hareket edip kendini kurtarmaya çalışıyordu. Fakat cılız kolları kendisini kurtarmak için fazla güçsüzdü. Pes etti ve askerlerin kendisini götürmesine izin verdi. Adamlar bir kaç koridor ilerledikten sonra kocaman bir kapının önünde durdular ve kapıyı askerlerden biri açtı. Diğeri küçük olanı kolundan itti ve ardından içeri girdi.

Flashback bitti.

Hepsi yere düşen çocuğa bakmıştı. Minho hemen yere düşen çocuğa koştu.

KINGDOM | CHANLİXOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz