eleven

920 73 93
                                    

Kurguyu son anda değiştiğim için aklıma ilk başlarda bir şey gelmiyor bu yüzden bölümler bu kadar geç geliyor. Ama en kısa zamanda inanıyorum ki tekrar eski hızımla devam edeceğim bölüm yazmaya.

Neyse çok uzatmayacağım zaten. İyi okumalar.

1 hafta sonrası

Yatakta uzanan gence baktı son kez. Bir insan bu kadar güzel olamazdı. Uyku hali bile kusursuzdu. Gülümseyerek yanına yaklaştı ve baş ucuna oturdu. Elini sevgilisinin saçlarına koydu ve yavaşça okşamaya başladı. Sevdiği adamı uyandırmak istemiyordu. Alnına küçük bir öpücük kondurup geri çekildi. Yatakta bir hareketlilik fark edince ayağa kalktı. Yavaş adımlarla ilerlerken elini tutan el ile yatağa döndü. Kendisine gülümseyen gence baktı ve tekrar yanına oturdu.

"Günaydın bebeğim"

"Günaydın sevgilim"dedi ve yanağını öptü. Genç olan yatakta doğruldu ve sevgilisine sarıldı.

"Güzel uyudun mu?"

"Çok güzel uyudum güzelim. Ya sen?"

"Bende çok güzel uyudum"dedi gülerek.

"Hadi kahvaltıya inelim Chan hyung kızmasın"

"Kızmaz bize ya kıyamaz bana"dedi kahkaha atarak.

"Ya ne demezsin kellemizi alınca göreceğiz kıyamamayı"

"Haklısın Bay Kim- Pardon Bay Bang"

"Şebekliği bırak Chang hadi aşağı inelim" Changbin başını sallamış ve yataktan çıkmıştı. Banyoya yönelmiş ve 10 dakika sonra hazırlanarak çıkmıştı. Sevgilisinin yanına yürüdü ve elinden tutarak odadan çıktı. Seungmin uzun süredir ilişkilerinin olmasına rağmen hala ilk gün gibi utanıyordu. Gülümseyerek sevgilisini takip etti. Büyük salona gelince Changbin elini çekti ve kapıyı açarak içeri girdi. İçeride sadece Yongbok ve Chan vardı. Gülümseyip yerlerine oturdu ikili ve diğerlerini beklemeye başladılar.

Yongbok'tan

Güneşin ilk ışıkları odama vurduğunda yavaşça gözlerimi araladım. Yatakta doğrulmadan önce kollarımı gerdim ve oturur pozisyona geldim. Günün en sevdiğim vaktiydi güneşin ilk doğduğu an. Üzerime bir şey alıp balkona çıktım ve doğan güneşi izledim. Güneş gözlerimi rahatsız edince başınımı çevirdim birazcık. Benim gibi balkona çıkmış ve güneşi izleyen Bay Bang'ı görünce başımı tekrar gökyüzüne çevirdim. Çok güzel görünüyordu. Derin bir nefes alıp tekrar sağıma baktığımda Bay Bang yoktu. Derin bir nefes verip bende odama girdim. Banyoya yöneldim ve işimi halledip çıktım. Ne giyineceğimi bilmiyordum. Bize geleneksek kıyafetler verilmiş olsa da giymek istemiyordum ama başka da seçeneğim yoktu. Dolaptan sarılı bir şey çıkartıp giydim ve odadan çıktım.

Büyük salonun kapısının önünde durdum ve kapıdaki askerlere gülümsedim. Onlarsa gülümseyip kapıyı açtı. İçeri girdiğimde tek başına oturan Bay Bang'ı görmeyi beklemiyordum. Bana bakıp gülümsedi ve oturmam için yanını işaret etti. Bende zoraki bir gülümseme ile yanına oturdum.

"Günaydın Yongbok"

"Günaydın Bay Bang"

"Rahat uyudun mu?"

"Evet Bay Bang çok rahat uyudum. Ya siz?" sorduğum soru ile biraz duraksamıştım. Sormamam gerekirdi ama fark etmeden ağzımdan çıkmıştı bir kere.

"Çok rahat olmasa da uyudum Yongbok"

"Anladım Bay Bang ama merak ettiğim bir şey var"

KINGDOM | CHANLİXWhere stories live. Discover now