1- FARE

26 22 2
                                    

Merhaba arkadaşlar herkese iyi günler diliyorum 🌸

Şimdiden herkese hayırlı Ramazanlar

Çok fazla uzun bir bölüm değil ama Geç Kalınan İntikam'ın ilk bölümüyle karşınızdayım.

Ağır bir kurgu yazmak istediğim için nasıl bu hikâyeyi nasıl yazacağımı hâlâ düşünüyorum. O yüzden bölümler geç gelebilir.

Hikâyede kötü örnek olabilecek davranışlar mevcuttur.

Tamamiyle hayâl ürünüdür.

Bir anda çalan alarm onu kesik kesik uyuduğu uykusundan uyandırmıştı.

Hareket ettiği her an kaburgasına giren ağrıyla iki büklüm oluyordu.

Yine de acele etmeye çalışarak alarmı kapatmak için hızla doğruldu.

Doğrulmasıyla beraber hissettiği ağrıyla ağzından ister istemez bir inilti çıktı.

Yavaşça uzandı ve sonunda çalmakta olan alarmı kapattı.

Ağrıyan yerlerine dikkat etmeye çalışarak yatakta doğruldu ve yataktan kalktı.

Üzerine örttüğü örtüyü katlamak için arkasını döndü ve eski püskü görünen divana baktı. O kadar eskiydi ki orta kısımları içerisine çökmüştü, uyurken dönünce içerisinde bulunan yayların seslerini duyabiliyordu.
Katladığı battaniyeyi bir kenara koydu.

Dışarıya yönelmek için yavaşça kapıya döndüğü sırada gözüne köşedeki sandalyenin üzerinde duran okul forması çarptı. Derin bir nefes aldı ve gözlerini kapattı buna daha ne kadar dayanacaktı.
Bitmesini umdukça, bekledikçe, sabrettikçe herşey daha da artıyordu daha da çekilmez hâl alıyordu. Ne yapacağını bilmiyordu.
Biraz daha dayan diyordu kendi kendine az kaldı diye avutuyordu kendini.

Aralık kapıdan sessizce çıkarak lavaboya yöneldi oradaki işlerini bitirip çıkınca mutfaktan yolda giderken atıştırmak için bir şeyler aldı.
Sessiz bir şekilde odasına gitmek için hareket ederken birden vucüduna giren ağrı tekrar inlemesine sebep oldu. Gözleri korkuyla açıldı ve elini hızla ağzına götürdü.
Başını çevirerek televizyonun karşısındaki koltukta sızmış olan bedene baktı.
Sızmış beden hareket edince aldığı nefesi de tuttu ve bekledi. Uyandığını sanmıştı ama uyanmamıştı.

Hafifçe hareket eden beden onu korkutmuştu.

Hâlâ uyuyan bedeni görünce rahatladı ve elini ağzından çekti. Şöyle bir odaya baktı.
Kirli perdelere, masanın üzerinde duran boş yemek tabaklarına, bardaklara, pislenmiş halıya en son da gözleri yerde duran boş şişelere takıldı. Gözlerini kırpıştırdı. Bir sızmış bedene bir de boş şişelere baktı ve odasına geçti.

Köşede bulunan masanın üzerinde duran bir yudum aldı. Sandalyenin üzerindeki gömleğini giydi ve sırt çantasını alarak dış kapıya yöneldi.

Bu süreçte ses çıkartmamaya gayret ediyordu. Ayakkabılarını da giyerek evden çıktı.

Kolundaki saate baktığında eğer hızlı hareket etmezse okula geç kalacağını gördü.

Hızlı bir şekilde yürümeye başladı ama daha hızlandığı ilk an kaburgasına giren ağrıyla durmak zorunda kaldı. Nefesi kesilmiş iki büklüm olmuştu. Derin nefesler alarak elini göğsüne bastırdı ve ağrının biraz da olsa hafiflemesini bekledi.
Bir süre sonra bir az da olsa azaldığını hissedince elini göğsüne bastırmış şekilde yürümeye devam etti.

Korkulu rüyasına hızla yaklaşırken hissettiği ağrılar ona geçen gün olan olayı hatırlatmıştı.

Onlara karşı çıkmayı ilk deneyişi değildi bu ve elbette ki onlara karşı ilk yenilgisi de değildi.

Cenk, Burak ve Enes...

Onun en güzel geçireceği yılları bir kabusa çeviren etkenlerden sadece bir tanesiydi.
Onun için güzel diye bir kavram yoktu gerçi hayatında hiç olmamıştı. Ama onların neden bu şekilde davrandıklarını neden ondan nefret ettiklerini bir türlü anlamıyordu.

Anlamlandıramıyordu.

Geçen o kadar yıl sonunda artık alıştım dese de alışamıyordu. Bazı şeylere alışılmazdı.

O gün de sınıfın ortasında her zaman olduğu gibi onu aşağılar bir şekilde konuşmuş ve gülüp eğlenmeye başlamışlardı. Ama bunu artık umursamıyordu yaptığı işi yapmaya devam ediyordu fakat Cenk'in ağzından çıkan bir cümle onun kendisini bir anda Cenk'in üzerinde ve ona saldırırken bulmasına neden olmuştu.

Gülerek Burak ve Enes'e dönmüş ve

"Annesi bile bu piçe dayanamayıp intahar etmiş."

Bunu nasıl öğrendiğini bilmiyordu ama bu cümleyi duyunca gözü dönmüştü. Bir anda kendisini Cenk'in üzerinde onu yumruklarken bulmuştu. Daha sonra sınıftakiler onları ayırmış. Öğretmenler araya girmiş bir dizi işittiği azardan sonra gidip Cenk'ten özür dilemişti.
Zaten okul şimdiye kadar hep onlardan yana olmuştu.

O günün sonunda okul bitiminde eve dönerken Cenk, Burak ve Enes onu bir köşede sıkıştırmış ve dakikalarca dövmüştü. Artık bayılacağını hissettiği anda ise onu o kuytuda bırakıp kaçıp gitmişlerdi. Orada saatlerce yatmış ve en sonunda ayıldığında ise saatin çok geç olduğunu görmüştü.

Eve gitmek için çok geç kalmıştı. Bir posta da eve geçince yediği dayakla durum daha da kötü olmuştu.

Aradan iki gün geçmişti. İki gündür okula ilk defa geliyordu.
Hâlâ durumu kötüydü ama yapabileceği bir şey yoktu.

Okula bahçesine gelmişti. Zorlanarak yürüyüşünü duyduğu ses durdurmuştu.

"Hey fare!"


İlk bölümlük bu kadar fikrinizi söylerseniz sevinirim.

Okuyan herkese teşekkürler.

Unutmayın ki;

"Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölmeye mahkûmdur. "

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 25, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Geç Kalınan İntikam Where stories live. Discover now