(Slow Update)
Biz, artık kendi yolumuzu çiziyoruz... Yürüyeceğimiz yolu kendimiz çizeceğiz. "Bu yolda yürü" nefret ettiğim bu sözün artık bir önemi yok. 𝚂ı𝚗ı𝚛da kalan bir intikam... 𝙸̇𝚕𝚔 𝚐𝚞̈𝚗den beri yanıp tutuşan kalpler ve akan göz yaşla...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
♪Seventeen - Super♪
⚜
Nefes sesleri duyulmuyordu. O kadar gergin bir ortam vardı ki, belki de herkes nefesini tutuyordu.
Duvardaki saatin sesi yankılanıyordu her yerde; tik-tak, tik-tak, tik-tak...
Arada bir Yuin kanat çırpıyor, ona fazlalık yapan tüyler dökülüp kafesten dışarı uçuyordu. O bile konuşmuyordu.
Kapı yumruklanmaya başlanmıştı. Kimse kalkıp kapıyı açmıyordu. Belki de herkes anlamıştı, bu adamı almaya gelen diğer adamlardı onlar.
Yavaşça oturduğum koltuktan kalktım. Aralarında oturduğum Jungwon Ve Sunghoon'da benimle birlikte kalktı.
Kapıya birlikte gidip yavaşça açtık. Maskeli ama burnunun üzerinde, gözlerine doğru uzanan bir yara izi olan adam yumruklamıştı kapıyı.
Yeniden hiç bir ses çıkmadı. Kimse konuşmadı. Maskeli adam uzun ve ince bir kutu uzattı. Sunghoon dikkatle ve yavaşça aldı kutuyu.
Maskeli adam kutuyu verir vermez gitti. Biz de arkasından kapıyı kapattık. O adamın çok değişik bir havası vardı...
"O kimdi?" ~Jake
"Maskeliydi." ~Jungwon
"Ve bir kutu verdi..." ~Sunghoon
Sunghoon elindeki kutuyu bana uzattı. Bende tuttum ve açmadan önce "bomba olsa yine bana vereceksin..." dedim Sunghoon'a.
"Açsam içindekini bile anlamam. Sende Jungwon'a ver o zaman." ~Sunghoon
"Aç hadi." ~Jungwon
Jungwon'un komutu ile diğer elimi de kutuya uzattım.
Hepsi başıma toplanmıştı. Hoobin'in babası bile...
Kutuyu açtım ve içindekine baktım. İçindekinin ne olduğunu anlamamla kutuyu ayrı bir yere, kendimi ayrı bir yere fırlatıp, çığlık atmış, ağlamaya başlamıştım.
Diğerleri de erkeksi(!) çığlıkları ile tepkilerini göstermişlerdi.
"Sh*t..." ~Jay
"İğrenç, iğrenç, iğrenç!" ~Niki
Yere çömelip gözlerimi ellerimle kapatarak korkudan ağlamaya devam ettim. Sanki kafamda bu parmağın sahibi çığlık atıyordu.
"Biri şunu kaldırsın!" ~Jake
Acaba şu ben miydim? Çünkü bende havaya kalkmış, koltuğa oturtulmuştum.
"Bana bak! Cheonsa, bana bak! Bir şey yok!" ~Heeseung
"Hyung... Var! Bir şey var! Lanet olsun ki var! Birinin parmağı var!! Ben o herifin peşinden gidiyorum!" ~Jay