26: Hoşgeldiniz

11 3 0
                                    

Araba karşımda durunca derince nefes verdim ve Eric arka kapıyı açıp bana baktı. Ben de bir an ona baktım ve sonra yanına oturdum. Şirketin şoförü ve babası ön taraftaydı. Annesi ve Eric de arka tarafta oturuyordu. Ben de Eric'in yanına geçtim ve telefonumda konumu açıp şoföre verdim. Eve doğru sürmeye başladı.

-Rahat ol, dedi kulağıma doğru. İrkilip ona baktım. Sonra biraz başımı eğip annesine baktım. Uyuyordu.

-Nasıl olayım? Çok heyecan verici.

-Ben de bir tuhaf oldum. Ama teşekkür ederim.

-Ne için?

-Ne için mi?

-Ha ev için mi? O hiç sorun değil. Ama umarım kültür zıtlığı çekmeyiz.

-Mari...onlar da bu memleketten ne zorluğu?

-Öyle diyorsan tabii.

-Sakin ol, dedi ve elimi kavrayıp gülümsedi. Ben de ona gülümsedikten sonra elimi çektim.

-Yanlış anlayacaklar, dedim ve başımı pencereye çevirdim. Vardığımızda Eric dönüp annesini dürttü.

-Anne, vardık, dedi. Annesi irkilerek uyandı ve Eric'e bakıp söylediklerini sindirdikten sonra başını sallayıp dikleşti. Ben de hemen arabadan atlar gibi çıkıp evin kapısına koştum. Bir kaç ufak merdivenimizi çıkıp kapıya geldiğimde elim ayağıma dolanmıştı. Eric valizlerden birini yanıma getirmişti. Anahtarı bir türlü kapıya koyamadığımda elimden almış ve kendisi açmıştı.

-Şifre.

-Ha doğru, diyerek şifreyi girdim ve kapı açıldı. Dudaklarımı birbirine bastırmış, utancımdan yok olmak istemiştim.

-Tanrım, diye mırıldanarak güldü Eric ve valizi içeri bırakıp yanıma geldi.

-Böyle daha tuhaf görünüyorsun. Bana ver anne, diyerek annesinin elinden de başka bir çanta aldı ve babasıyla beraber içeri girdi. Babası da elindeki diğer valizi içerideki valizin yanına bıraktı.

-Mari.

-Hm?

-Girsene, annem seni bekliyor.

-Beni neden?

-Ev sahibi sensin.

-Önce ben mi gireyim?

-Mari, diye şaşkınlıkla seslendi ve ben de başımı aşağı yukarı sallayıp içeri girdim. Önlerine terlik koyup içeri buyur ettim.

-Hoşgeldiniz, dedim ve teker teker içeri girmelerini izledim. Üçü de içeri girince kapıyı kapatıp derince nefes verdim.

-Buyrun. Buyrun oturun, diyerek koltuğu gösterdim ve sonra çantamla kabanımı çıkarıp astım ve yanlarına geçtim.

-Üzerinizdekileri alayım isterseniz, dedim ve montlarını verince onları da asmaya götürdüm.

-Eviniz ne de temiz ve düzenli. Annen çok hamarat bir kadın olmalı.

-Evet...Evet öyledir, dedim şaşkınlıkla. Pst diye yok benim annem yok diyememiştim. Neden bilmiyorum ama ağzımdan çıkamamıştı. Eric ile birbirimize baktık ve sonra Eric annesine döndü.

-Anne. Bu Mari, Do Mari.

-Memnun oldum.

-Ben de.

-Baban ne iş yapıyor kızım, diye sordu babası.

-Aaah! Babam polis. Ama benimle kalmıyor.

-Sen ayrı eve mi çıktın?

-Hayır. Aslında...derken Miyeong yatağından kalkıp yanıma gelmiş ve havlamaya başlamıştı.

WHERE IS MY MIND?Where stories live. Discover now