4

359 27 29
                                    

Bir haftadır yaşadıkları eğer bir rüya değilse o zaman belkide aptal bir kamera şakasıydı.
Bir süre böyle düşünmüştü Barış ama şimdi bu düşünceside ufak ufak yok oluyordu.Birincisi ona kamera şakası yapabilecek kimse yoktu,belki Sasha ama o da şimdiye kadar çoktan bundan vazgeçmiş olurdu.

Tüm bunların gerçek olduğunu düşünmek ise delilikti.Birisi çıkıp size bugüne kadar adını bile duymadığınız,üstelik halkı periler,cüceler ve elflerden oluşan bir ülkenin prensi olduğunuzu söylüyordu.Bir de tabi sizden nefret eden ama aynı oranda sizi arzulayan bir nişanlınız vardı.Bu arzu olayı geçiciydi tabi ama şimdi mühim olan bu değil.Olay tüm bunların yaşanıyor olması,bu da galiba Barış'ı tımarhanelik bir deli yapıyor.Ne de olsa anneside zihinsel sorunlar ile uğraşıyordu,demek ki annesinin mükemmel ötesi genleri ona vurmuştu.

Bu en olası açıklamaydı ama sorun şu ki Barış kendini deli gibi hissetmiyordu.

"Hadi ama majesteleri çıkmamız gerekiyor!"

Bir de Ariana denilen bu kız vardı,bütün gün etrafında dolanıyor ve sürekli onu neşelendirmeye çalışıyordu.

"Tamam,giyiniyorum şimdi,"dedi hala başında inatla dikilen kıza.Kız onun söylediği ile kocaman gülümsemiş ve seke seke gardıroba doğru gitmişti.Yeşil tonlarında bir pelerini Barış'in üzerinde oturduğu yatağa attı.Pelerin altın rengi iplikler ile işlenmişti,sol tarafında tam kalbe denk gelen yerinde altın sarısı bir gül yer alıyordu.Krem tonlarda bir gömlek ve siyah bir pantalon da az sonra pelerinin yanındaki yerini aldı.

Ariana,giyinmesine yardımcı olmak için yerini almıştı.İlk günler bu da ayrı tuhaf geliyordu,kızın önünde iç çamaşırları ile kalmak ve kendisini giydirmesine izin vermek.Lakin şimdi bu duruma alışmaya başlamıştı,bu yüzden hiç sesini çıkarmadan Adriana'nin işini yapmasına izin verdi.Barış'ın üzerinde ipek bir pijama takımı vardı,kız onu üzerinden sıyırıp yatağın üstündekileri giydirmeye başladı.

"Konsey toplantısı için hazır mısınız?,"Diye sordu kız gömleğin düğmelerini iliklerken.Barış'ın herşeyi unutmuş olması yüzünden-yani onlar öyle düşünüyordu-konsey toplantısı ertelenmişti.Bu yüzden nihayet bugün konseyi yönetmesi gerekiyordu.Bunu nasıl yapacağı konusunda bir fikri yoktu ama general,adamı düşünmek bile ellerinin karıncalanmasına ve dudaklarında onun tadını hissetmesine neden oluyordu.Hayatı boyunca ki bu tam yirmi üç yıl ediyordu,hiç bir erkeği ya da kadını bu derece arzulamamıştı.General tüm bunların bir ay süreceğini söylemişti,daha sonra herşey yoluna girecek,aralarında ki çekim kaybolacaktı.Ha tabi bir de düğün mevzusu vardı,henüz veliaht prens sayılıyordu çünkü Ariana'nın dediğine göre kral olabilmek için yirmi beş yaşında olması gerekiyordu.Yirmi beş yaşına gelince tahta oturacak ve general ile evlenecekti,şimdilik ülkenin yönetimi babasının elindeydi.

Tüm bunları Ariana anlatmıştı,inanmak hala zor geliyordu ama ayak uydurmaya çalışıyordu.İnkar etmek yerine inanmış gibi yapıyor,sadece aklının biraz karıştığı yalanını sürüyordu.Ariana zaten ona yardım etmeye dünden razıydı,açıklarını bu şekilde kapatmaya çalışıyordu.Tek dileği tüm bu işlerin sonunda gözlerini bir timarhanede açmamaktı,ya da zaten burası bir timarhaneydi.

"Ne yapacaktım bir daha anlatsana,"dedi Barış.Ariana,pelerinin iplerinin dikkatle bağladı ve bir adım geri çekilip Barış'ı süzdü.Tatmin olmuş olacak ki kafasını olumlu anlamda salladı.

"Siz girdiğinizde babanız ve konsey üyeleri çoktan gelmiş olacak,general ise sizi girişte bekliyor.İkiniz birlikte gireceksiniz salona,tabiki general sizi bir adım geriden takip edecek..."

"Neden ki?" Diye sorup kızın sözünü yarıda kesti Barış,madem ki nişanlısıydı eşiti olması gerekmez miydi?

"Ah majesteleri! Umarım kafanız gerçekten karışmıştır ve benimle eğlenmiyorsunuzdur,"dedi Ariana ve sanki bir kanıya varması gerekiyormuş gibi genç adamı yeniden süzdü ama sonra yeniden konuşmaya başladı."General soylu bir aileden gelmiyor.Normalde bir kraliyet üyesi sadece soylu biri ile evlenebilir ama sizin durumunuzda işler biraz farklı."

RedamancyWhere stories live. Discover now