nueve; beso

575 36 18
                                    

Dudaklarıma işkence etmeyi bırakıp Pedro'ya baktım. Tekli koltuğa oturmuş, başını bacaklarına dayadığı kollarının arasına almıştı. Buradan biraz... Kendiyle kavga ediyor gibi görünüyordu.

Oldukça sesli bir biçimde boğazımı temizlediğimde -bunu bilerek yaptım- bakışlarının yüzüme odaklanması bir saniyesini almıştı. "Ee," dedim üzerimdeki gerginliği atmaya çalışarak. "Neden geldiğini anlatmayacak mısın?"

"Reyna'yla beraber misiniz?" Benimle aynı anda sorduğu soruya karşılık gözlerimi kırpıştırdım. Bunu neden merak ediyorsun?

"Karmaşık." Cevabım onu tatmin etmemişti. Arkasına yaslanıp bakışlarını benimkilere odaklamasından anlamıştım bunu. Devam et, diyordu kendi dilinde. "Bu pek aydınlatıcı bir cevap değil."

Omuz silktim. "Seni aydınlatmam için önce kendim aydınlanmam lazım." Ve o günün yakın olduğunu pek sanmıyorum. "Üzgünüm, Pedro."

"Olma."

"Anlamadım?" Kaşlarımı çattım.

"Üzgün olma diyorum," dedi saçlarını karıştırırken. Utandın mı sen biraz? Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. "Olmam."

Garipti.

Onunla ilgili hiçbir şeyi tam anlamıyla tarif edemiyordum aslında. Normalde az ve kesin kararlar veren biri olmama rağmen, Pedro kafamın karman çorman olmasına sebep olduğundan onunla ilgili durumlarda tam tersini yapıyordum.

Yakınımdayken nefes alamıyor, uzaklaşma ihtiyacı duyuyordum ama uzağımdayken de aramızdaki mesafeden rahatsız oluyordum.

Şu an olduğu gibi.

Karşımda değil de yanımda olmasını isterdim, nedeniniyse bir türlü anlayamıyordum.

"Dün gece Abril evime geldi."

"Evini nereden biliyor?" Sorum onu afallatmış olacak, ne diyeceğini bilememiş, sertçe yutkunmuştu. İnan bana, neden sorduğumu ben de bilmiyorum. Belki de görüşmüşlerdi o geceden sonra, bilemezdim. "Barcelona'da evimi bilmeyen yok maalesef."

"Abril Sevilla'da değil miydi?" En son haber aldığımda öyleydi en azından. Aylar olmuştu gerçi ama...

"Bilmem," dedi omuz silkerek. "En son o gece gördüm." Diliyle dudaklarını ıslattı, sırtını dikleştirdi ve bakışlarını benimkilerle buluşturmadan hemen önce derin bir nefes aldı. "Seni sordu." Sesi oldukça kısık çıkmıştı. Muhtemelen vereceğim tepkiden çekiniyordu. Yani, ona hak veriyordum. Bu konuya pek açık değildim.

"Ne alakaymış?"

"Geçen maç sonu ropörtajının fotoğrafları düşmüş sanırım sosyal medyaya. Biz ikimiz yan yana olunca... Görüştüğümüzü sandı sanırım."

Dudaklarım hafifçe yukarı kıvrıldı. Görüşüyoruz zaten.

"Yani görüşüyoruz da..." Konuştukça saçmaladığını fark ettiğinde dudaklarını birbirine bastırdı. Alttan alttan yüz ifademi inceliyordu.

"İlginç bir yüzsüzlük," dedim sakince. Sanıyordum ki bu olay beni eskisi kadar sarsmıyordu. Daha doğrusu, beni kıran asıl şeyin Abril ya da Mateo'nun bana bu yaşatmış olması olmadığını fark ediyordum. Öfkem, kırgınlığım kendimeydi çoğunlukla.

Nasıl bu kadar aptal olabilmiştim, nasıl bu kadar savunmasız kalabilmiştim..?

Mesele hiçbir zaman onlar olmamıştı, ben yaşadığım gerçeklikten kaçarken bunu fark edememiştim. Zaman geçtikçe uyanıyordu işte insan.

amante | pedri gonzalezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin