Suskun şehir Amed.
Yıkık kentin masalı.
Acıların feryat olup yürek yaktığı şehir. Güneşin kızıllığa kanla büründüğü.
Acının çiçek olup büyüdüğü.
Yeşilin en güzel tonunda ölüm olduğu karanlıklar şehri.
Törenin kanun kabul edildiği.
Her sur taşında...
Çokkk uzun bir bölümle geldim. Yazarken ben ne yapıyorum dedim ama aklımda olan şeyi yaptım malesef 🥺🥺 cani falan değilim.
Ramazana özel sürpriz bölümdeki Awir gibiyim yorgun ama ayaktayım.
Yorumlarınızı eksik etmeyin büyük bir merakla okuyacağım🥺
Beni burdan takip edip 34zerya21 duyuru ve kesitleri okuyabilirsiniz.
Vote sınırı 230 Yorum 520 Hak edecek bir bölüm oldu.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Bazı vedalara kalp dayanmaz.
Parça parça bitmişliğin tümden kopmasına veda deniyordu. Belki veda birikmiş acıların son haliydi. Bazen veda ederken ruhunu teslim edersin de fark edilmez. Tek sözde ne sırlar gizlidir de görülmez.
Bir bakış gördüğünü mü anlatırdı. Yoksa yüreğinden geçeni mi? Var saydığı mıydı yüreğini yakan yoksa yok oluşumuydu dünyaya küstüren.
Bazen sana gelmeyenden de gitmek zordur ya, o anlardan biriydi işte Berdanın yaşadığı.
Berdan elini kalbinin üzerine götürerek gözlerini sıkıca kapatmıştı. Bu gördüğü sondu, rüyaydı, kâbustu...
Berdan acıyan kalbinin acısını dişlerinden çıkarırcasına sıkıyordu. O kadar çok sıkıyırdı ki artık diş etleri bile acı vermeye başlamıştı. Ruhunun yanındaki acının yanında bu hiçti.
Gözlerini açtığında ruhunu teslim etmek istemişti. Kabus değildi Barın kanlı canlı karşısında çocuk gibi ağlıyordu. Elindeki sigaranın parmaklarını yaktığını fark etmeyecek kadar soyutlanmıştı. Peki az önce kimseye bakmadığı gibi Barına bakan karısı neredeydi.
Berdan tüm öfkesi ve heybetiyle düğünün ortasına dalmıştı. Kara kızıl gözlerinin tek istediği karısını görmekti kız kardeşinin karısının kolunu tutmuş zorla oyuna götürdüğünü gördüğü gibi hedef noktasını belirlemişti.
Delal gülümserek ezraya bakmıştı " Bak abim de geliyor hem beraber oynarsınız. Düğünde oynamayan mı olurmuş hem ayıp derler. " Diye abisini işaret ediyordu.
Berdan Ezranın kolundan tuttuğu gibi oyunun ortasından almış büyük adımlarla çıkışa doğru deyim yerindeyse sürüklemişti.
Ezra daha ne olduğunu anlamadan arkasından " Kızım " diye bağıran babasına buruk bir gülümsemeyle veda etmiş gibiydi.
Ailesine son kez bakıyormuşçasına aylar sonra gözünün içi ışıldamıştı. Ama bunun son olacağını bilmiyordu.
Ezra arabaya binerken iki eliyle Berdanadan kurtulmaya çalışmıştı ama nafileydi. Berdan onu bir çuval gibi arabaya atıp kendisi de saniyeler içinde binmişti.