12

22 0 0
                                    

26 Şubat 2018

1 hafta, yedi gün. Ne çok az, ne çok. Dile kolaydı. Her ne kadar sık kullandığımız bir zaman olsa da yedi gün kısa bir gün değildi. Sanki bu yedi günün sonunda yeni bir başlangıç yapıyor, ama aynı zamanda aynı yere geri dönüyorduk.

Aslında hızlı geçen bir hafta olmuştu. Hızlı geçse de sıkı geçmiş sayılırdı. Şarkıları seçmiş, ardından bu şarkıların üstünde çalışmıştık. Sadece iki gün sonra şarkıları kaydetmeye başlamıştık. Aeri ve Hara çoktan kayıtlarını bitirmişti. Onlardan iki gün sonra benim kayıt işim bitmişti ve en sonda Nina bitirmişti, zoru seçmişti.

Bu geçen hafta içinde kayıtlar bitmişti ve şimdi ki hafta da bizim tanıtımımız için yayınlanacak dans videosunun koreografılerine çalışmaya başlamıştık. Bu koreografıleri bizim dans hocamız değil, şirketin daha profesyonel iki dansçısı oluşturmuştu.

Aslında danstan önce seçtikleri müziği merak etmiştim. Seçilen müzikler, hazırlanan koreografılerden daha cazip gelmişti bana. Sanatçı aşina olduğumuz biri olsa da müzik o kadar tanıdık değildi benim için.

Lady Gaga, Bloody Mary

Daha önce açıp dinlemiş olduğum bir şarkı değildi ama yabancı gelmiyordu kulağıma.

Şarkının üstünde ufak tefek oynamalar yapmışlardı. Şarkının süresini kısaltmışlardı. Şarkının başından değil, ilk kısım bittikten sonra başlayan kısmı almışlardı.

Şarkının sonunda olan kısmı Dance Break için çok uygundu ve bunu dinlediğimiz de hepimiz biliyorduk. Öylede olmuştu zaten.

Hocalar ve tanımadığım iki kişi daha oluşturulan koreografıler için bir dans videosu çekmişlerdi. Şarkıların demo hâli gibiydi.

Hepimiz ilk başta dikkatlice izlemiştik. Dance Break kısmının uygun olduğu yer geldiğinde hepimizin olduğundan daha dikkatli izlediğini biliyordum. Keskin, belirgin ve sert hareketler vardı. Normalden daha hızlı ilerleyen bir kısımdı. Senkronizasyon'un ön planda tutulduğu koreografınin her yerinden belliydi.

Sert, keskin, belirgin, hızlı ve senkronizasyon.

Anahtar kelime bunlardı. Hareketler o kadar belirgindi ki, ufak bir farklılık gözler önüne seriliyordu. Şarkının 'dumdum- dadida' kısmına gelmeden önce havada atılan bir takla vardı. Yere düşerken tek bir dizinin üstüne çöküp, ardından geri kalkıp 'dadida' kısmında ki koreografıye devam etmesi gerekiyordu.

'Gaga' kısmında ki koreografı daha çok hiphop havasına sahipti, bu yüzden daha hızlı ve belirgindi.

Hava da takla atan kişinin, ana dansçı olduğu için Hara'nın yapmasının gerektiğini söylediler. Onların sözleri, Hara'nın mı yoksa başka bir üyenin yapıp yapmayacağı, ya da Hara'nın yapabilecek mi oluşu değildi. Onlar için Hara bunu yapmak zorundaydı.

O sırada, Hara'nın yüzünde ki baskıyı görmüştüm. Vücut yapısı iyi olsa da, esnek olsa da takla atmaya alışık olmadığını biliyordum. Bu kısmı yapabilmesi için çok çalışması gerekiyordu ve şöyle bir sorun vardı ki, bu basit değildi.

Düşecek ve yaralanacaktı ve bu bir çok soruna yol açacaktı. Buna gönlüm razı değildi ama benim yapabileceğim pek bir şey yoktu, itiraz etsem bile beni umursamayacaklardı. Bu yüzden sustum.

Dansı o gün öğrenmeye başlamıştık ki bu dans kendi şarkımızın dansını ezberlemekten daha zor ve disiplinliydi. Hızlı öğrenmeye çalışmamız gerekiyordu, bu yüzden molalar çok az ve kısaydı. Dans hocaları bile terler içinde kalsa da devam ettik.

That Day ^•^ Lee TaeyongWhere stories live. Discover now