Bölüm iki

1.7K 101 32
                                    


Alin Yılmaz...

Hayatımın en güzel dönemini yaşıyordum, Mert Hakanla.

Bu düğün hazırlıkları sürecinde bir tarafım buruk olsa da çok mutluydum.

Burukluğumun nedeni yanımda ailemin olmamasıydı.

Ailemi, küçük yaşta kaybetmiştim.

Dalgın bir şekilde dışarıyı izlemeye başladım.

Çok özlemiştim ailemi.

"Alin'im?"

Keşke yanımda olsalardı.

"Güzelliğim, bana bakar mısın?"

Elimin üzerine konan elle silkelenip Mert Hakan'a döndüm.

Mert Hakan arabayı müsait bir yere çekmiş öylece gözlerindeki endişe parıltalılarıyla bana bakıyordu.

"Ne oldu?" diye sorduğumda güldü "Asıl sana ne oldu? Daldın bir anda kaç defa seslendim duymadın." yanağımı okşadı, tüm şefkatiyle bana baktı "Neler düşünüp canını sıkıyorsun yine bakayım?"

"Hiç." diye mırıldandığımda inanmazlıkla bana baktı.

"Ben de yedim."

Gülerek gözlerimi devirdim, "Göster bana seni bu denli sıkan şeyi," yanağımı okşamaya devam etti "gidereyim bütün sıkıntılarını."

Başımı hafifçe eline doğru yasladım, "Sadece, ailemi özledim." diye mırıldandığımda derin bir nefes verip bana sarıldı.

Saçlarımı okşarken bir yandan öpücüklerini kondurdu, "Götüreyim mi seni yanlarına, ziyaret edelim. Gelinliğini aldığını söyleyelim."

"Sahiden mi?" dolu gözlerimle konuştuğumda geri çekilip alnıma bir öpücük kondurdu, "Sahiden, haydi gidelim ailemizin yanına."

Ailemiz.

Ailemi, ailesi gibi benimsemişti.

*******

Kabristana ailemi ziyaret ettikten sonra Gözde ve İrfan'la yemeğe gelmiştik.

Kendimi daha iyi hissediyordum.

Mert Hakanla ailemi ziyaret etmek çok iyi gelmişti.

Gözde telefonuna bakıp "Oğlumu özledim ben." diye mırıldandığında İrfan güldü, "Hayatım daha bir saat oldu." dediğinde Gözde omuz silkip telefondan oğlunun fotoğrafına baktı ardından bana gösterdi.

"Ay teyzesi baksana şu haline." diyerek gösterdiğinde İrfan Can düzeltti "Yengesi yengesi." gözlerimi devirsemde güldüm.

"Oo selam abilerim." diye sesi duyduğumuzda hepimiz dikkatimizi sesin sahibine verdik.

Gelen Kerem Aktürkoğlu'ydu.

Kerem ardından ben ve Gözdeye dönüp selam verdiğinde gülümseyerek aldık.

Mert Hakan ve İrfan Can ayağa kalkıp Keremle sarılarak konuşmaya başladığında onları izliyorduk.

Bir süre sonra Kerem gözlüğünü düzeltip bize tekrar selam vererek yan tarafımızdaki masaya doğru, masadaki erkek arkadaşının yanına doğru ilerledi.

Erkek arkadaşıyla göz göze geldiğimizde gülümsedi, hiç bir tepki vermeden önüme döndüm Gözdeyle, Can hakkında konuşmaya devam ettim.

Mert Hakan Yandaş...

Karşımdaki İrfan bana doğru eğilip, "Hediye işini ne yaptın?" diye sorduğunda hemen yanımdaki Alin'ime baktım.

Gözdeyle pür dikkat konuştuğunu fark ettiğimde İrfana dönüp onun gibi eğildim.

"İkimizin adına ayrı ayrı Mors alfabesi bilekliği yaptırdım, Alin böyle şeyleri çok sever. Bir de zor olsa da ikimizin olduğu bir resmi tablo olarak çizdim."

"Vay be, helal olsun." diye alayla konuştuğunda güldüm, "Bizde boş değiliz oğlum." deyip doğruldum.

İki gün sonra Alin'imin doğum günüydü.

Hemen hemen her hazırlık tamamdı, geriye sadece o günü beklemek kalmıştı.

Suyumdan bir yudum alıp kafamı sola doğru çevirdiğimde Kerem'in arkadaşının pür dikkat bizim masaya doğrusu Alin'e baktığını gördüm.

Vücuduma yayılan kıskançlıkla yerimde diklendim.

Alin'im saçma sapan kavgalardan rahatsızlık duyduğu için sakin kalmayı seçip, elime telefonumu alarak Kerem'e yanımıza gelmesini rica ettim.

Kerem bir dakika sonra yanımıza geldiğinde bir sandalye çekerek yanıma oturdu, kızlar hâlâ kendi aralarında konuşuyordu.

"Ne oldu abi?" diyen Keremle çatık kaşlarımla ilk yemeğini yiyen ama arada sırada bizim masaya bakan arkadaşına bakıp yumruklarımı sıktım.

"Şu arkadaşın olacak lavuğa de, gözlerine sahip çıksın yanlış yerlere bakıyor." dediğimde bir arkadaşına bir bana baktı.

"Abi yanlış bir şekilde bakmıyor öyle bir adam değil. Adam gibi adamdır hatta." dediğinde bu beni yumuşatmadı.

"Bizde erkek adamız Kerem, pembe don giyimiyoruz." dediğimde İrfan güldü.

Kerem şaşkınlıkla bakıp, "Kimse pembe don giyimiyor abi de," dediğinde sözünü kestim, "Kerem koçum, sen uyar arkadaşını benim uyarmam tatsızlık çıkarır, Alin'i huzursuz eder."

Kerem, arkadaşı adına özür dileyip yanımızdan ayrıldığında Alin'imin omzuna kolumu sarıp kendime çektim saçlarının kokusunu içime çekerek bir öpücük kondurdum.

Bir süre saçlarının kokusunu içime çekerek sakinleştiğimde, Alin bana döndü.

"Ne seni sinirlendirdi yine?" dediğinde beni bu kadar iyi tanımasıyla gülümsedim.

"Yok bir şey yavrum, hallettim." dediğimde Alin kaşlarını çattı, "Mert Hakan," uyarır tonla konuşmasıyla hemen kendimi açıkladım.

"Vallahi tatsızlık çıkarmadım, çıkarsaydım bilirdin."

"Yine kıskançlığın mı tuttu?" dediğinde ofladım.

"Ne yapacağım ben senin bu kıskançlıklarını?" deyip yanağımı okşadığında eline sindim, "Ne yapacağım ben seni bu deli gibi seven kalbimi?" dediğimle genişçe gülümsedi gülümsemesine bakıp derin bir nefes aldım.

Çok güzel, çok özel ve çok aşığım.

💘

18.04.2023

Sensedim| Mert Hakan Yandaş✓Where stories live. Discover now