Bölüm 4: Başlangıç Noktası

581 108 84
                                    

4. Bölüm

Aralık, 2033

''Kendinizi çok yalnız hissettiğiniz günler oldu mu diye sorsam olmadı diyen çıkmaz herhalde... Çıkarsa da ona yalnızca başkalarına iyi görünmek için kendini kandırdığını söyleyebiliriz. Ve lütfen kimseyi en başta da kendimizi kandırmayalım. Çünkü hepimizin hayatında böyle bir an mutlaka olmuştur. Öylesi bir anda da koskoca dünyada sesimizi duyan kimsenin olmadığını düşünmüşüzdür mesela. Yanılıyor muyum?''

Sözlerinin ardından bir süre bakışları geniş salonu taradı genç kadının. Çoğu kişinin kararsızlıkla önüne dalıp gittiğini, kendi içinde bu yalnızlık kavramını sorguladığını anladı o anlarda. O yüzden hepsine biraz zaman tanıdı. Düşünsünler, bir yalanı doğru saymaktansa kendi gerçekliklerini bulsunlar istedi.

Tuhaf şeydi aslında şu yalnızlık denen illet. Kimi zaman insanın kendi tercihi olsa da genellikle istenmeyen bir duyguydu. Çünkü insan yalnız kaldığında bir tek kendi sesini duyar, bir süre sonra da o ses ona hep aynı acı gerçeği fısıldardı.

'Yapayalnızsın bu dünyada. Kimsen yok. Ve hep böyle kalacaksın!'

Düşüncesi bile insanın içini ürpertiyordu doğrusu. Bir vakitler böyle hissettiği günleri anımsadığında kalbinde bir yerler tıpkı o günlerdeki gibi sızlasa da neşeyle parıldayan bakışlarını yeniden karşısında ona umut dilercesine bakan kalabalığa çevirdi.

''Merak etmeyin. Bugün böyle hissediyorsanız bile bir gün bu histen kurtulacak, bu anı da gülümseyerek hatırlayacaksınız. Çünkü ben öyle yaptım. Yıllar evvel içinde debelendiğim yalnızlığımdan kurtulduğumda o vakte kadar hep duyduğum ama ilk kez gerçekten hissettiğim cümlenin anlamını kavradım,'' deyip kendisine merakla bakan yüzlere gülümseyerek hayat mottosunu tekrarladı.

''Hiçbir gece sonsuza dek sürmez. Güneş er ya da geç doğar.''

***

Eylül, 2023

Üç kişilik sınırlı dünyamızda bu zamana kadar şaşırdığımız daha doğrusu hayatımızı etkileyecek şaşkınlıklarla yüzleştiğimiz pek fazla an olmamıştı. Ben okula gider gelirdim, babam okula gider gelirdi, halam da çoğunlukla evde çeviri işleriyle uğraşırdı. Bir şehirde en fazla iki sene kalınca da öyle aman aman komşuluk ilişkileri kuramazdık. Kendi yağımızda kavrulur, kendi kendimize yeterek fazla sıradan hayatımızı devam ettirirken İstanbul'a taşınma kararımızla birlikte sanki her şey bir anda değişmişti.

Tüm hayatımız alt üst oldu desem ne kadar doğru olur onu da bilemiyordum. Yaşadığımız şey her yeni güne başka bir belirsizlikle başlamak ve bunu da hayat rutinimiz olarak kabul etmekti belki de...

Dakikalardır bahçenin ortasında farkında olmadan oluşturduğumuz çemberde herkesi ilgilendirecek bir karar vermeye çalışıyorduk. Daha doğrusu kararı verecek olan babam olsa da ona sıra gelmeden her kafadan başka bir ses çıkıyordu.

''Ömer amca lütfen hemen karşı çıkmayın. Gerçekten burada olduğunu bile hissettirmeyeceğim size. Hiçbir yere zararı dokunmaz zaten, her ihtiyacıyla ben ilgileneceğim söz veriyorum,'' diyen Osman Huriye'si eve daha doğrusu bahçeye kabul edilsin diye babamın ayaklarına kapanacak haldeydi. Aralarındaki bağa hayret etsem de hayran olmamak elde değildi.

''Müstakbel ev sahibimiz pek kıymetli Ömer amcacığım, bu konuda ben de kuzenime sonuna kadar kefilim. He sen kimsin de kefil oluyorsun, daha adından başka bildiğimiz bir şey yok diyecek olabilirsiniz -ki derseniz de alınmam kesinlikle ama tanısanız beni çok seversiniz- ama inanın Huriye buradaki herkesten daha zararsızdır. Sözüm meclisten dışarı tabii... Yani onun tek isteği Osman'dan ayrı kalmamak, o yüzden siz de burada kalmasına izin verirseniz hiçbir sorun yaşatmayız size. Öyle işi uğraşı da olmaz onun, biz her işiyle kendimiz ilgileniriz söz veriyoruz,'' diyen Ferit'te kuzenine destek çıkarak babamı ikna çalışmalarına nefes almaksızın devam ediyordu.

ÇATI KATIOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz