Sineme Çektim Seni

60 13 0
                                    

Bu sefer uyanmadım.

Çünkü uyumadım.

Ne bekliyordunuz yani.

Serkan ve Tugay markete gitmişti. Ben ise gitmemiş, şimdi ise yatakta boş boş yatarken üst ranzayı izliyordum.

Yurt boştu, çoğu kişi markete gitmişti. Sessizdi ve bu alışıldık değildi. Telefonumu elime alıp parmak izimi okuttum. Bunda da yapacak bir şey bulamıyordum artık.

Aklıma gelen fikir ile Ufuk'un hesabına girdim. Takipleşiyorduk ve yakın arkadaşlarına da eklemişti beni kahpe.

9 gönderisi vardı ve hepsinde de kendisi, Burak ve Kerem vardı. Bir de, sadece bir fotoğrafta erkek kardeşi Ulaş vardı. O İstanbul'da olduğu için pek fotoğrafları yoktu.

Ufuk neden Trabzon'da diyebilirsiniz. Hemen açıklayayım. Annesi ile babası boşanmış, Ufuk annesiyle Trabzon'a gelmiş, Ulaş babasıyla İstanbul'da kalmıştı.

Şimdi bana bunu sen nereden biliyorsun diyebilirsiniz. Tugay'dan dedikodu kaçmaz arkadaşlar ve bende onun en yakın arkadaşıyım. Ağzı pek sıkı değildir, anında bana anlatır. Özellikle de Ufuk ile ilgili olan konuları.

Son attığı hikayeye baktım ve beğendim. Bir manzara paylaşmıştı, neresi olduğunu bile bilmiyordum.

Onun kendisini paylaştığı bir postunu açıp bakarken telefon birden elimden çekildi. Yatakta dikleşip karşımdaki kişiye baktım, Ufuk'tu.

Ve onun postu açıktı.

Onun görmesi isteyeceğim son şey bile değildi. Hem bu kapıyı çalmadan niye odaya giriyordu?

"Kapıyı çaldım, duymadın." dedi telefonu kendine çevirip parmağıyla ekranı kaydırırken. Bozuntuya vermeden, sanki neye baktığını bilmiyormuş gibi devam ettim.

"Dalmışım." kafasını kaldırıp sırıttı.

"Bana mı?" dedi. Dün Tugay'a dediğim şeyi şimdi ben yapıyordum, evet. Ne demiş atalarımız, gülme komşuna gelir başına.

Atalarımızı dinleyin arkadaşlar, adamların bir bildikleri var.

"Ne sana dalıcam. Elim kaymış senin hesabına girmişim yanlışlıkla, abartma." dedim kollarımı göğsümde bağlayarak.

"Elin bana mı kaydı?" dedi.

"Şimdi elim sana kayacak ama hiç yumuşak olmayacak Ufuk." dedim. Ben bunu tehdit baabında söylemiştim ama o hiç de öyle anlamadı.

"Sert severim." dedi ve telefonu bana verip yatağa oturdu.

Anlık gelen dürtüyle yana kaydım gelmesi için. Tamamen saçmalıktı ki o da afallamış bir görüntüyle bana bakıyordu.
İki gün önce ana bacı girdiğim adamı şimdi yatağıma çağırıyordum çünkü.

O anlamda değil, fesat düşünmeyin. Yatağa yatması için çağırıyordum.

Hayır sadece yanımda yatması için.

Tugay'dan özür dilemeliydim artık.

Ben kendi dünyamda kaybolmuşken o çoktan açtığım yere yatmıştı. Kafamı çevirip onun kehribar gözlerine baktım. Ne güzel görünüyorlardı.

Pardon kahpe, kahpe kehribar gözleri.

Düşününce, gördüğüm en güzel gözlere sahipti.

Ufuk tavana bakmayı kesip bana döndü. Gerçi tavana bakmıyordu, üst ranzanın altına bakıyordu. Bedenini tamamen bana çevirip ellerini kafasının altına koydu. Şerefsiz gizlemiyordu bile izlediğini.

Ben de aynı şekilde ona döndüm. Şimdi yine bakışıyorduk. Biz sürekli bakışıyoruz amına koyayım.

Bana biraz daha yaklaştı. Evet arkadaşlar, bir şey oluyor.

Kolunu kaldırıp saçlarıma dokundu. Alnıma düşen saçlarımı geri atarken gözlerim istemsizce kapandı. Dudaklarım titriyordu ve ne yapmam gerektiğini asla bilmiyordum.

Saçlarımdaki elini daha çok bastırdı. Elini biraz aşağıya indirip ensemdeki saçları sevdi. Karşı çıkmıyordum, herhangi bir hareket de yapmıyordum.

Ensemden kendisine çekti. Nefesini yüzümde hissediyordum artık.

Bu ilk değildi onu fark ettim.

Hayatında bir kere bile öpüşmeyen bana bunlar çok geliyordu arkadaşlar.

"Korktun mu?" dedi fısıldayarak.

"Neden korkayım?" kesinlikle korkuyordum.

"İlkin değil mi?" dedi. Nefesim hızlandı. Beni gerçekten öpmeyi düşünüyordu.

Seslice güldü ve kafamı göğsüne çekti.

"Şaka yaptım, seni öpmem ben." dediğinde hayatımda ilk kez bu kadar kötü hissetmiş olabilirdim.

"Tipim değilsin." Kafamı göğsüne bastırdım. Kahpe.

"Kahpesin Ufuk." dedim sessizce. Elini saçlarımda gezdirmeye başladı yeniden. Ellerimi göğsünde gezdirdim. Kasları vardı hafiften. Benimde var amına koyayım.

Göğsünü bırakıp karnına indirdim elimi. Orada da kası vardı. Elimi yavaşça daha aşağıya indirince saçlarımı sıktı. Öteki eli ensemde hareket ediyordu.

Durmadım, elimi biraz daha aşağıya indirdim. Tişörtünün eteğinden tutup biraz yukarı çektiğimde teni açıldı.

"Yanlış anlama Ufuk, sadece kaslarını merak ettim." dedim. Kafamı kendine bastırdı. Göğsüne daha da yaklaştığımdan dudaklarıma değiyordu. Ben de ısırdım. 

Ne bekliyordunuz?

Hafifçe inleyerek saçlarımı çekti. Sırıtarak yüzüne baktım, kahpe Ufuk.

"Uykum geldi." dedi. İşime gelirdi açıkçası şuan. Nedenini açıklamak istemiyorum.

"Uyu." dedim.

"Kalkma, uyuyabilirsin burada."dedim yeniden.

Sessizce güldü.

"Tamam, gitmeyeceğim." dedi.

"Yalvarmıyorum sana ha. İstersen siktir git." dedim. Gururum asla izin vermiyordu yaklaşmama.

"Gidiyorum o zaman." Ellerini saçlarımdan çekerken. Tişörtünü sıkıca tuttum ve sarıldım.

"Gidemezsin." dedim. Aslında fısıldadım ama duymuştur.

"Tamam."

İkimiz de sustuk. Ama bu sefer gözleriyle değil göğsüyle bakışıyordum. Nasıl böyle olduk hiçbir fikrim yoktu gerçekten. Ama oldu diye şikayetçi değildim.

Arkadaşlarım gelince bizi böyle görecekti ama onu gönderemezdim. Onları çekebilirdim onun göğsünde uyumak uğruna.

Bu sefer onu sadece düşünmedim, beraber yatarken uyudum.

Trabzonlu Sevgilim(bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin