ooh, baby, ooh, baby, I'm in love

910 52 37
                                    

     ~I can see my sweet boy swayin'~

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

     ~I can see my sweet boy swayin'~

+18 ama kim sikine takar amaanBen uyarımı yapayım yine deSmut warning ⚠️Dirty talk 🔫Daddy/kitty kink ☠️İyi okumalar👅

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


+18 ama kim sikine takar amaan
Ben uyarımı yapayım yine de
Smut warning ⚠️
Dirty talk 🔫
Daddy/kitty kink ☠️
İyi okumalar👅


Saat 22.28. Bedenimde adrenalin hakimiyet kurmuş, beni alt üst ediyordu. Minho'nun gelmesini hem dört gözle bekliyordum hem de bir o kadar geç gelsin diyordum içimden.

O gelmeden önce banyomu yapmıştım. Çok sevdiğim çilek aromalı duş jelimle son dokunuşu yapmıştım. Ama onun istediği gibi kendime dokunmamıştım bile tüm gün. Ahh çok zordu gerçekten. O her saniye aklımdayken onu düşünüp kendimi tatmin edememek çok zordu. Banyodan sonra almak için çok paralar döktüğüm kremimi bile bol bol sürmüştüm vücuduma. Cidden harika kokuyordu. Ondan sonra da bileklerime iki fıs, Paris'te galasına katıldığım YSL özel seri parfümümü sıkmıştım. Ondan sonra ise full onu beklemek ve evin içini gece için ayarlamakla geçmişti günüm.

Evimde normal beyaz aydınlatıcılar dışında kitap okuduğum zamanlarda dinlendirsin bedenimi diye yaptırdığım sarı-turuncu ışığı açtım sadece. Onun istediği kırmızı şarabı koydum iki kadehle birlikte tezgâhın üstüne. Bir tabak dolusu meyveyi de dilimleyip bekleyen şarabın yanına koydum. Amerikan mutfak tarzı olan evimde, mutfağın bulunduğu odada bulunan televizyonda sahte şömine görüntüsünü ayarladım. Her şeye kadar tamamdır. Sadece o eksikti.


Minho gelene kadar dilimlediğim meyvelerden şeftaliyi gözüme kestirip ağzıma attığımda kapı çaldı. Mutfakta bulunan saate baktığımda saat 22.32 idi. O zaman komşulardan biridir diyerek kapıya ilerledim. Kapıyı açmamla bir kolunu kapının pervazına yaslamış, diğer kolu arka cebinde, üstü başı hafif dağılmış, deri ceketli minho görmeyi düşündüğüm son şey bile değildi. Tüm kanın yüzüme ve boynuma doğru ilerlediğini hissettiğim halde ne bakışlarımı ondan çekebiliyordum ne de yerimden kıpırdayabiliyordum.


" Güzelim içeri geçmeme izin verecek misin? " Bana biraz daha yaklaşıp sessizce konuştuğunda yutkunup geri çekildim. O da yaslandığı yerden ayrılıp içeri geçti. Kapıyı kapatıp ellerimi yanaklarıma koyup bekledim. Yanıyordum. Hem de çok fena. Ellerimi yüzüme doğru sallayıp ufak bir esinti oluşturmaya çalışsam da içimdeki bu alevi kimse söndüremezdi.

west coast / hyunho Where stories live. Discover now