23.Bölüm: Uçurum

32 7 0
                                    

Çok derin uçurumlar vardır. Hayatımız gibi. Hayat, her an o uçurumun kenarında bizi bırakan insanların birleşimidir. O yüzden o uçurumun ta kendisidir.Tıpkı insanları gibi sahtedir uçurum. Sahteligini koruyan uçsuz bucaksız bir sahtelik. O uçurumun kenarında olanlar bu hayatın şansız insanlarıdır. Hayat hiç bir zaman gülmemiştir yüzlerine. Hiç bir zaman o mutlu ifadeyi sermemiştir suratlarına. Ama her zaman acı denen o yarayı saplamıştır kalplerine. Kalpleri acıyla serpilmiş dikenli varlıklardır. Dikenleri can yakmaz ama kendi kendini kül edene kadar kendi canını yakar. Uçurumlar her gün bir sürü misafir karşılar mezarlarına. Mezarları, duyguları acılarına hapis olmuş insanlarla kaplıdır. Duygusuz derler o insanlara. Acıdan başka hiçbir duygusu yoktur çünkü. Acıları yüzünden o uçurumun mezarlarında olmazlar mı zaten? O uçurum onlara mezar olmaz mı? Tıpkı hayatlarındaki sahte insanlar gibi. Tıpkı kalplerine o acı denen tohumu koyan insanlar gibi.

O hastaneden çıktıktan sonra bir süre yürüdüm. Tıpkı o gece gibi. Hiçliğe yürürcesine. Yürüdüm o yolları. İnanmıyacaksınız ama ayaklarım beni yine oraya götürdü. O sahil kenarına. Sanki bir umut Caner'i aorada görmek istercesine, ona kavuşmak istercesine yürüdü ayaklarım. Koştu desem de olur aslında. Ama yoktu. O bankta bir aile oturuyordu. Sanki hayallerimdeki aile gibiydiler. Bir baba bir anne birde yanlarında 5-6 yaşlarında bir kız çocuğu. Kız elinde pamuk şekerini yiyip gülücükler saçıyordu. Bir an onlara bakarken gözlerimin dolduğunu hissettim. Gözlerim daha fazla bu mutlu görüntüyü görüp acı çekmek istemiyordu. Hastaneden beş kuruş para almadan çıktığım için ona yürüyerek gitmek zorundaydım. Üstümde hastane kıyafetleri ile yürümeye başladım. Sadece yürüyerek şifamı aramaya gittim. Ama şifa bu kadar çabuk mu etki ederdi. Ben şifamı aramaya gitsem de bulacak mıydım? Saatlerce yürüdüğümü düşünüyordum. Ayaklarımda adım atacak hâl kalmadı. Çok susamıştım ki o tabelayı gördüm. Fatih Akıl Ve Ruh Sağlığı Hastanesi. Annemin yanı. Anne kucağında arayacaktım yine şifamı. O uçurumda dahi olsam anneme sığınacaktım. O hastaneden içeri girdiğimde ilk gördüğüm kişi bana şaşkınlıkla bakan Feride abla oldu. Feride abla bir anda yanıma koştu.

" Beste," dedi korkmuş bir şekilde." Bu ne hâl? Sen niye hastane kıyafetleriylesin?" dedi.

" Feride abla anlatıcam ama bana giyebileceğim bir kaç parça kıyafet verir misin? Annem beni böyle görmesin" dedim gözlerim dolu dolu.

" Tamam canım. Gel benim odama çıkalım orada yedek kıyafetlerim var, sana onları vereyim" dedi beni yukarı katlardaki odasına çıkarırken. Odasına girdiğimizde dolabından siyah bir eşofman takımı ve siyah şişme bir mont verdi.

"Hadi giy sen bunları üşümüşsündür. Ben dışarıda seni bekliyorum " diyip kapıdan çıktı. Bende üstümü giyinip saçlarımı alttan bir atkuyruğu yaptım. Üstüme de o şişme montu alıp çıktım odadan. Feride abla hemen odaya aldı beni ve konuşmaya başladı.

"Ne oluyor Beste? Bir kaç gün önce konuştuğumuzda biraz kafa dinlemek istediğini söyledin. Sonra bir hastane kıyafetleri ile buraya geldin" derken bir an başım döndü." Beste iyi görünmüyorsun gel şuraya otur" diyerek beni koltuğa oturtdu.

" Feride abla zor şeyler yaşıyorum. Hastanede çok önemli değil merak etme. Yalvarırım annemi görmeme izin ver onu çok özledim" dedim dolu gözlerimle.

" Beste bu çok zor. Bugün annenin görüş günü değil. Görüşmeniz yasak " dedi Feride abla. Ben yalvarırım der gibi bakınca gidip müdürü aradı ve özel izin istedi. Sağolsun müdürle aramız iyi olduğundan izni çok çabuk hallettik. İzni aldıktan sonra hemen annemin odasına girdim. Annem uyuyordu. Yanına gittim ve yanına yattım. Benim geldiğimi görünce heyecanlandı.

SayaçWhere stories live. Discover now