16. Bölüm: Bebek Odası Krizi!

866 53 2
                                    

En son kalbimin bu kadar hızlı çarptığı anı anımsıyorum da o zamanlar on iki yaşındaydım ve karşımda yakışıklı bir erkek yerine öfkeli bir keçi vardı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

En son kalbimin bu kadar hızlı çarptığı anı anımsıyorum da o zamanlar on iki yaşındaydım ve karşımda yakışıklı bir erkek yerine öfkeli bir keçi vardı. Evet yanlış duymadınız. Bildiğiniz ayaklarını öfkeyle yere sürterek bana çifte atmayı bekleyen gerçek bir keçiden bahsediyorum. Keçiden o kadar çok korkmuştum ki kalbimin çarpıntısını aradan geçen senelere rağmen hala hatırlıyorum. Ruhum desem bedenimi terk etmişti. Ama şimdi karşımda korkmam için bir sebep yok. Peki neden şu lanet olasıca kalp ona baktıkça daha da hızlı çarpıyor?

"Bebek firarda," dedi Atlas gülerek elindeki havluyu bir kenara koyarken. İşte şimdiki zamanın keçisi üzerime üzerime geliyor. Hala kaçmak için bir şansım var. Sonuçta bahçe kapısı açık ve sadece arkama bile bakmadan koşmam yeterli. Ama neden ben kılımı bile kıpırdatamıyorum?

"Hiçbir yere gidemezsin bebeğim. Beraber daha yeğen için beşik bakacağız," dediğinde tam dibimde durmuş gülümseyerek gözlerimin içine bakıyordu. Kalp atışlarımı duyduğunu düşünsene bir. Atlas'ın sırıtmasını durdurmamın imkanı olmazdı. Hatta bu seferde Ada'nın kalbi benim için çarptı diye dün geceninkine benzer çılgın bir parti daha verirdi. Düşüncesi bile korkunç! Acilen normale dönmem lazım! Evet şimdi derin bir nefes al Ada!

Nefes almayı unuttuğum için onun yerine bedenimde kalan iki gram oksijeni de sıkıntıdan dışarı vermiştim. Zar zor, "Kaçmıyordum. Sadece hava alacaktım," dedim kelimeleri yuvarlayarak. Atlas bu söylediklerimi yemediğini belli edercesine pişkin pişkin sırıttı. Ortada komik bir durum yokken neden gülüyor ki şimdi?

"Peki dediğin gibi olsun. Ben hazırım bebeğim. Artık çıkabiliriz."

Atlas parmaklarıyla saçlarını çekiştirerek şekil vermiş sonra da onu izlediğimi fark etmiş olacak ki göz kırpmıştı. Adamın işi gücü şov! Başka hiçbir şey değil. Gözlerimi devirip onun peşinden evden çıktım. O an aklıma arabasını kitapçının oralarda bir yerde bıraktığı gerçeği geldi.

"İyi de senin araban yok ki. Mecbur otobüsle gideceğiz," dedim kollarımı bilmiş bir tavırla göğsümün altında bağlarken.

"Otobüse gerek yok bebeğim. Yedekte bir uzay mekiğimiz daha var," dedi garaj kapısını açarken. Garajdaki arabaya baktım ve buna araba dersem çarpılacağıma inandım. Araba araba değil bambaşka bir şeydi. Biraz sonra beyaz bir Ferrari'ye mi bineceğim gerçekten? Bu bir rüya olmalı. Biri beni cimciklesin!

"Beşik bakmaya bununla mı gideceğiz cidden?"

Atlas şaşkınlığıma karşılık kahkahayı patlattı. Omuzlarımdan tutup beni arabaya doğru itekledi. Benim için kapıyı açıp centilmen bir tavırla içeriye geçmem için eliyle koltuğu işaret etti. Oturduğumda bu seferde eğilip emniyet kemerimi taktı. Küçük bir bebekle ilgilenir gibiydi. Belki de bana bebeğim demesinin sebebi buydu. Kemerimi taktı ve gözlerime baktı. Işıldayan gözlerine bakarken yutkundum.

Senle Ben Where stories live. Discover now