yuzlesme

368 41 3
                                    

bolumu adele - set fire to the rain ile okumaniz onerilir!!

"Hanbin nerede?" Jiwoong elini beline koymuş öylece dururken sordu.

"Hazırlanıyordu en son. Gelir 5 dakikaya." Taerae cebinden çıkardığı küçük aynaya bakıp saçlarını düzeltirken cevap verdi.

"İyi. Geç kalmasın da."

Matt'in terastan içeri adımını atmasıyla Jiwoong, ona doğru koştu. Ceketinin düğmelerini ilikledi, Matt'in koluna girmesi için kolunu uzattı.

"Kalsın. Gerekli değil."

Jiwoong reddedilmenin hayal kırıklığıyla yüzünü astı. Matt'in yanında ona eşlik etti. Matt'in yüzüne şirin bir gülümseme yayılmıştı. Jiwoong'la oyun oynamak hoşuna gidiyordu. Biraz daha bu oyunu devam ettirecekti. En azından gecenin sonuna kadar.

Hao terastan içeri girerken bütün gözler ona dönmüştü. O kadar yakışıklıydı ki... Üstündeki siyah takım elbise her ne kadar basit olsa da onun üstünde hiç olmadığı kadar eşsiz görünüyordu. Saçları siyaha dönmüştü. Siyah gözlüğünü yavaşça çıkardı ve ona bakan gözlere karşı kaşlarını kaldırdı.

"Neden öyle bakıyorsunuz?"

Elindeki gözlüğü katlarken çocukların yanına gelip sordu.

"Çok güzel olmuşsun da. Aşık olduk sanırım."

Matt, Jiwoong'un koluna çimdik atınca Jiwoong, kendini düzeltti.

"Hanbin nerede?" diye sordu Hao.

Taerae zorla gözlerini Hao'dan kapıya çevirdi.

Ordaydı.

Hanbin oradaydı işte. Beyaz bir takım giymişti. Yakaları siyah, düğmeleri siyah. Alnını açmıştı, saçları da siyah olmuştu. Yüzünde şirin bir gülümseme vardı. Çocuklara bakıp el salladı.

Hao bedenini ona çevirince yutkunma gereği hissetti.

Hanbin. Çok yakışıklıydı. Prens gibiydi. Yürüyüşü, gülümsemesi, gülümserken gözlerinin altında oluşan o gamzeleri o kadar güzeldi ki Hao kalp atışlarının hızlandığını hissetti.

"Selammm. Çok beklettim mi?"

Hanbin gülümseyerek ortaya sorunca hepsi kalakalmıştı öylece. Güzellik yarışmasına mı gelmişlerdi, partiye mi anlamaya çalışıyorlardı. Her biri o kadar güzel olmuştu ki, dışardan görenler muhtemelen güzellik yarışması sanabilirdi.

"Hayır. Çok güzel olmuşsun."

Ricky gözlerini Hanbin'den ayıramadan konuştu.

Hao hala ona bakıyordu.

Ona sarılmak istiyordu. Kokusu tam burnunun ucunda eski anıları canlandırıyordu. Evet, hala aynı kolonyayı kullanıyordu. Beraber çiçekçiden aldıkları o yasemin kolonyasını. Söz vermişlerdi birbirlerine, eğer ayrılırsak birbirimizi bu kokudan tanıyacağız diye. İşte şimdi o küçük çocuk Hao'nun karşısında duruyordu. Ona dokunması için elini kaldırması yeterliydi. Sarılması tek bir hareketine bakardı. İçi öyle bir özlemle dolmuştu ki, Hanbin'i tüm benliğiyle kucaklamak, ayrı kaldıkları yılların hasretini çıkarırcasına öpücükler kondurmak istiyordu her bir tarafına.

"Teşekkür ederimmm. Öyleyse başlayalım partimize !!!"

Taerae çoktan DJ standına geçmiş şarkıyı başlatmıştı. Ricky de ışıkları kapamış, ledleri ayarlamıştı. İçki işini Jiwoong'a vermişlerdi. O da uzun masalara içkileri dizmiş, karton bardakları da yanlarına koymuştu. İçki istemeyenler için de kokteyl ya da çeşit çeşit meyve suları vardı.

bestfriend | haobinWhere stories live. Discover now