Bölüm 21 'Veda'

10 4 0
                                    

Çağrı'nın Anlatımıyla

19.07.2022/Çarşamba/

Pars, Emre hakkında öğrendiği her şeyi mesaj olarak atmıştı. Daha önce bir suç işlememiş, böyle bir girişimde de bulunmamıştı. Yani; şiddet haberleri, gerçekten de medyanın uydurması olabilirdi. Fakat kolundaki morluklar için herhangi bir fikrim yoktu. Çünkü Eylem, sürekli bir yerlere çarpan birisi değildi. Kendine zarar verecek birisi de değildi.

Ekrana sürekli bakmaktan başım ağrımıştı. Saate baktım, 02.33. Telefonun ekranını kapatıp, gözlerimi sıktım. Şakaklarıma bastırıp ağrıyı durdurmaya çalışsam da işe yaramadı. Koltuğun üzerine koyduğum telefonum titremeye başladı. Numara kayıtlı değildi ama kayıtlı olmasına gerek yoktu. Yanılmamak için tekrar tekrar okudum numarayı. Eğer birkaç saniye daha beklesem kapanacağını bildiğim için telefonu açtım ama hiçbir şey söylemedim. O da söylemedi.

Sonra bir hıçkırık yükseldi telefonun diğer ucundan.

"Lütfen, cevap vermesen bile dinle beni. Yalnızca dinle, kapatma." Cevap vermedim.

"Her şey için çok özür dilerim. Bunu söylediğim için öyle utanıyorum ki, kalbim sıkışıyor." Cümlelerini toparlayamıyordu. Yine bir şey söylemedim.

"Kendimi yapayalnız hissediyorum Güzeşte'm. Sana yaptıklarım için beni hiç affetme olur mu?" Ağlıyordu ama bu onun hiç umurunda değildi. Konuşmasını engellemiyormuş gibi davranıyordu.

"Şu an sana sarılmayı çok istiyorum ama karşımda bile olsan bunu yapmaya hakkım yok."

"Neler yaşadığımı niye anlatamıyorum Çağrı?!" dedi birden bağırarak. Gözümden bir damla yaş akmıştı.

"Buna hakkım yok biliyorum ama bir şey isteyeceğim, son kez, gerçekten son kez görsem seni. Yemin ederim bir daha hiçbir şey istemeyeceğim. Hiç yaşamıyormuş gibi olacağım, yok olacağım yemin ederim." Bir damla yaş daha kayıp gitti.

"Lütfen Çağrı, yalvarırım. Konuşmasan da otur karşımda, olmaz mı?" Çaresizliği paramparça etti beni. Bir zamanlar aynı evde uyandığımız kadının bu hâle düşmesi nefesimi kesti. Olabildiğince büyük bir nefes aldım ve kendimin bile beklemediği bir anda melodiler döküldü dudaklarımdan kısık bir sesle.

Doymadım doyamadım sevmelere seni ben.

Kimseyi koyamadım yerine yeniden.

Saymadım sayamadım sensiz geçen yılları.

Ne inkâr, ne itiraf bu yalnızca sitem.

(Sezen Aksu-Yalnızca Sitem)

Daha çok ağladı ve ben sadece onun ağlamasını dinledim. Burnunu çektiğinde, sonunda konuşmaya başladım;

"Yalnızca bir saat." dedim. Sesim öyle yorgun, öyle yaralı çıkmıştı ki ben bile şaşırmıştım. "Tamam!" dedi heyecanlı ama bir o kadar da çatallı bir sesle. Hiç beklemeden kapattım telefonu. Başımı yastığa koydum, kıvrıldım koltuğa. Gözyaşlarımın yastığı ıslatması umurumda değildi. Yüreğimi dağlayan ağrıyı unutmanın tek yolu uyumaktı.

20.07.2023/Perşembe/

Uyandığımda saat 12.47'ydi. Telefonumda onlarca mesaj vardı. Bir kısmı Pars'tandı.

Pars: Oğluumm, burası çok iyi!!!!!

Pars: Atla uçağa gel yani. O kadar güzel.

Çağrı: Ne kadar güzel.

Pars: Bu kadar mı?

Çağrı: Ne dememi bekliyorsun?

Pars: Kızlar çok güzel desem, bir şey dersin bence.

GÜZEŞTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin