1-Dağ Çiçeği

128 19 20
                                    

Ben bu kurguya ağzımı açıp da tek bir açıklama yapamıyorum.
Ciğerime saplanıyor.
İyi okumalar ^^

Şarkı
Sibel Bilgiç~Alışamadım

Ölüm.Herkes için anlamı farklı olan o dört harfli kelime.Bazıları için bir ceza,bazıları için ise tarif edilemez bir lütuf olan ama sonunda geride kalanların yüreğini dağladığı en ağır kelime.

Ölmüştü,bugün iki kişi ölmüştü ama aralarında bir fark vardı.Bir tanesi yakın zamanda toprağa verilecekti ancak diğeri onun mezarında dimdik ayakta dururken ölecekti asıl.
Gözünden bir damla yaş düşmesin,
hainleri sevindirmesin diye uğraşırken verecekti ölüm kalım savaşını.Ruhu kırılacaktı sonra ,hissetmeyecekti hiçbir şeyi ve yaşayan bir ölü olacaktı sonunda.Dimdik duran,ağlamayan,
gülmeyen ,eğlenmeyen,hissetmeyen ama yaşayan biri olacaktı geride kalan.Yaşayan bir ölü olacaktı çünkü artık kalmayacaktı kaybetmeye tahammülü ve acı çekmemek için gömecekti tüm hislerini en derinine.

Çıkaramazdı o hisleri.Çıkarmıştı da ne olmuştu sanki,oturuyordu şimdi ilk defa hislerini açtığı o kadının mezarında.Yaşamaya devam eden herkes ayrıldı bir bir mezarın başından ama o kaldı öylece.Ruhu ölmüştü ve yatıyordu toprağın altındaki sevdiceğinin yanında.

Ölüm,acı vericiydi.Ölüm,tek kişilik değildi bazen geride kalanın da kalbimi söküp alıyordu.

Geldi arkadan biri ve yaklaştı mezarın başındaki adamın yamacına,tuttu kolundan seslendi birkaç kere ama ölü ruhlar kendi düşünceleri arasındayken başkalarını kolay kolay duymazlardı.
Sarstı mezarın başındaki adamı "Komutanım,"dedi gözyaşları akarken.
Ağlıyordu bir diğeri,gidenle ölmemişti fakat kalanla yıkılmıştı.

"Ne yapacağım ben Etem?"diye sordu ruhunu bir mezara terk etmiş adam gözlerini,onu sarsan adama çevirdiğinde."Nasıl yaşayacağım?"

"Öyle demeyin komutanım,"dedi gözyaşlarını omzuna silen diğer adam ve çenesini dik tutarak ilk defa komutanına teselli veren kişi kendisi oldu."İntikam için de olsa dimdik yaşayacaksınız."


* * *

" Sana yüce yaradan cennetten yer ayırmış."

Genç kız koridorda koşarken kıvırcık saçları her dönüşünde birinin yüzüne çarpıyordu ancak o bunu pek umursamıyor gibiydi.Yetişmesi gereken bir haber olduğu için tüm çabasını buna vererek koridorda koşuyordu ancak bunu yaparken bile kendine saydırmaya devam ediyordu.Ne diye seçmişti bu mesleği sanki uyuyordu da onun kişiliğine?
Zıt,bir gram bile oluru yoktu ama girmişti işte bir yola.

Elindeki dosyalar ve yaka kartı en az kendisi kadar sarsılırken vardı yayın aracının kapısına.Derin bir soluk almak için ellerini dizlerine koyduğunda alttan alttan karşısında durup onu izleyen adama bakarken gülümsedi.Karşısındaki adam ise ilk başta kızma niyetindeydi ama kızın gülüşünü görünce kafasını iki yana sallayarak arabaya bindi sadece.

Onu takip etti kıvırcık saçlı kız,arabaya bindiğinde elindeki dosyaları düzeltip dizlerinin üzerine koyduğunda elleri ile sıkıca kavradı.
Stresliydi,nefes alış verişleri düzene girsin diye ayağı ile ritim tutarken dudağını kemiriyordu.Meydanda büyük bir patlama olmuştu ve asker ilk defa açıklama yapmayı kabul ettiği için büyük bir telaşla oraya gidiyorlardı ve ne yazık ki televizyon ekranlarında yer alacak bu haberi sunmakta kıvırcık saçlı kız başrolü oynayacaktı.Derin bir nefes verdi,
hissediyordu,birazdan kalbi durup yıkılacaktı sanki.

İTRİŞAHİNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ