elli üç

412 25 32
                                    

talha.

"Yürüyecek kadın yok muydu, angut herif?"

Dorukhan'ın ensesine vurduğumda oflayıp içeceğinden bir yudum almıştı.

"Yoktu Talha ama görsen nasıl güzel, nasıl tatlı, nasıl-"

"Sus Dorukhan sus, tamam ideal eş adayın anladım."

"Çocuklarımın annesi olması gerekirdi, önümüze taş koydular be Talha."

"Önüne taş koymamışlar Doruk, insan gibi gidip tanışmak istesen böyle yapacaklarını zannetmiyorum."

Dorukhan başını hızlıca sağa sola salladığında vereceği cevabı beklemeye başlamıştım. Berat, Yaprak ve Simay markete gitmişti ve ben bir saattir Dorukhanla bahçede oturuyordum, sözde sohbet ediyorduk. Sohbetin tek konusu Dorukhan'ın uğruna mekandan kovulduğu kadındı.

"İnan ilk defa insan gibi yaklaştım, hem kafam yerindeydi bir kere. Sağlıklı düşündüm."

"Sen mi sağlıklı düşündün?"

"Ya neden inanmıyorsun ki bana, ciddiyim oğlum düzgün davranıyordum işte hem o rahatsız olmadı iyi davranıyordu bana şansa babasına denk geldik işte."

İyi davranıyordu dediği süre on dakika falandı sanırım çünkü Yaprak çok kısa konuştuklarını söylemişti bana.

"Adı ne peki?"

"Esin."

"Soyadını da biliyorsan bulsana Instagram'dan."

"Lan! Çok mantıklı, elim dolu aç telefonumu. Yüz şeyi istiyor, tutsana bana doğru, hadisene Talha!"

Hem akıl veriyordum hem taşlanıyordum şaka gibi.

Telefonu Dorukhan'ın yüzüne çevirdiğimde ekran açılmıştı, bende Dorukhan daha fazla konuşmadan uygulamaya girmiştim.

"Soyadı ne?"

"Limon?"

"Limon soyadları mı, ciddi mi lan bu?"

"Bayağı ciddi kanka, neyse iyi yönden düşünelim soyadı limon olan kaç Esin vardır ki?"

Dorukhan hayatındaki sayılı doğru cümlelerden birini kurduğu için kızmamış ve yeğenlerimin annesi olmasını umduğum kadının adını arama motoruna yazmıştım.

"Profilini büyütsene benim Esin'e benziyor Talha."

Dorukhan'ın tabiri caizse kölesi durumunda olsamda fazlasıyla heyecanlı olduğu için hevesini kırmak istememiştim. Dediğini yapıp profil fotoğrafını büyütüp ona göstermiştim.

"Valla bu, istek at."

"Kabul etmezse ortada kalırsın. Görürüm seni."

"Onu da o zaman düşünürüz Talha'm."

Simay'ın bünyesi Emre'den sonra birde Dorukhan'ı kesinlikle kaldıramazdı.

"Simay duymasın."

Göz kırpıp konuşmuştu. "Aramızda."

Dorukhan sonunda tostunu bitirdiğinde ağzını silmiş ve peçeteyi top hale getirip boş tabağın için bırakmış geriye yaslanmıştı.

"Nerde kaldı bunlar, dönmediler hâlâ? Berat'ı da götürdüler zaten."

"Berat gidelim dedi, evdeki her şeyi dana gibi yemişsin."

"Ben dana? Taş gibiyim maşallah, çekemediğinden söylüyorsun bunları bence."

"Bünyem biraz daha seni kaldıramaz yordun beni."

"GELDİM İŞTE DOSTUM, YÜZÜN
GÜLSÜN BE!"

Gelen sesle birlikte arkama doğru dönmüş Simay ve Berat'ı görmüştüm. Berat omzunun üzerinde büyük bir kaset çalar taşıyordu. Kaset çalar son seste çalışıyorken Simay'da bağırarak eşlik etmeye çalışıyordu ona.

×|×|×

selam!

bu tatil bölümlerinde bayağı eğlenceğiz gibi.. yüzümüz gülecek güzel günler..

geliyor güzel günler

bb!

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 10, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

getir bir mutluluk, t. talha sanuç Where stories live. Discover now