"Merhabalar," dedi Ece sesini değiştirerek. Rümeysa'yı aramıştı. "Rümeysa Sulh'la mı görüşüyorum?"

"Evet?"

"Rümeysa, abini görmek istemez misin?"

"Abimi mi? Abim öldü benim." dedi Rümeysa telefonun diğer ucundan.

"Hayır, seni kandırmışlar. Abin ölmedi, yaşıyor ve elimizde." dedi Ece gülümseyerek. Rümeysa'yı en hassas yerinden vurmuştu.

"Abim... Sizde mi?"

"Evet," dedi Ece. "Onu almak istiyorsan gel de al. Ama bir şartım var."

"Şartınız nedir? Abim için herşeyi yapmaya hazırım!"

"Güzel," Ece saatine baktı. "Saat 23.40'da sana söyleyeceğimiz yere Uralp'i getir. Ve abini al."

"Uralp mi? Uralp ne alâka?"

"Abini görmek istemiyor musun?" dedi Ece şüpheyle. Eğer şuan istemezse tüm plan boşuna giderdi.

"İstiyorum..." Kısa bir sessizlik oldu. "Konumu gönder..."

Ece gülümsedi. Amacına ulaşmıştı.

~Saat 23.40~

Maskesini örtmüş, arabada bekleyen Ece yanında duran dev siyah poşete baktı. Gülümsedi. "Kardeşini özlemiş olmalısın?" dedi. Daha sonra yanına gelen arabayla, kendi arabasından dışarı çıktı.

Rümeysa da maske takmıştı, arabadan indi. Onun da yanında siyah bir poşet vardı, Ece'nin yanındaki poşetten biraz küçüktü.

"Abim nerede?" dedi Rümeysa telaşla.

"Önce Uralp," dedi Ece. "Uralp nerede?"

Rümeysa acımasız bakışlarına geri döndü. "Arabada," dedi. "Poşetin içinde. Merak etme öldürmedim, sadece bayıldı."

Ece'nin kaşları çatıldı. Rümeysa eski haline mi dönüyordu?

Ece arabadaki poşeti zorlukla kendi arabasına aldı. Gerçekten de içinde bir insan vardı. Kendi arabasındaki poşeti ise Rümeysa'nın yardımıyla Rümeysa'nın arabasına götürdü.

"Anlaşma bitmiştir." dedi Rümeysa ve hızlıca bacağındaki bandajdan aldığı bıçağı Ece'nin karnına sapladı. Ece'nin gözleri şaşkınlıkla açılmıştı, Rümeysa sürekli anlaşmaya uyardı?

"Süpriz." Ece'nin arabasındaki poşetten çıkan Uralp, elinde silah tutuyordu. "Süprizimiz nasıldı ama?"

"Alçak," dedi Ece. "Anlaşmaya nasıl uymazsın!?"

Rümeysa başıyla kendi arabasındaki poşeti gösterdi. "Alçak olan sensin. Abim diye, abimin cesedini getirmek anlaşmadan sayılmıyor!" diye bağırdı. Ece şaşkındı, nasıl anlamışlardı ceset olduğunu?

"Vaay, bakın burada kimler de varmış..." Buse kolunu, Uralp'in hemen yanında duran Ege'nin omzuna attı. "Naber?" Uralp'in sert bakışlarıyla karşılaşan Buse korkmuştu ancak yine de çekilmedi.

Ege, omzuna dolanan elle kasıldı; Uralp Buse'nin elinin hâlâ oradan ayrılmadğını görünce Buse'nin eline sertçe vurdu. Buse ancak öyle elini çekti, Uralp silah verdi ve ikisine birden gelen Ece'nin adamlarına daldılar.

Bölüm kısa oldu, farkındayım. Ama şuan sınavlarım var. Müsait olduğum zaman yazıp atmaya çalışıyorum.

DENEK -DENEY : 0001-Where stories live. Discover now