2.Görev

32 16 120
                                    

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın:)


-X-

Motoru durdurup kontağı kapadım.Sağ ayağımı yere basıp, kaskı kafamdan çıkardım.Etrafa bakındım.Askerler dışında kimsecikler yoktu.Saçlarımı düzeltip tamamen motordan indim.

O kargodan sonra zaman kaybetmemek için ilk uçakla Ankara'ya gelmiştim.Karargaha gitmem riskliydi ne de olsa köstebek olma olasılığı yüksekti.Bu yüzden onunla burada buluşup bana gönderilen kellenin kimin olduğu ve neden bana gönderildiğini öğrenmem lazımdı.

Hızlı adımlarla içeriye girdim. Burası gözden uzak sakin bir yerdi.Gölün bulunduğu terasa doğru yürüdüm.Bir zaman sonra durdum, etrafa bakındım işte oradaydı tuğgeneral Tevfik Toprak.Emin adımlarla masaya doğru yaklaştım.

"Komutanım" deyip
Ellerimi düz bir şekilde aşağıya uzatıp başımla selam verdim.

Elini kaldırıp sandalyeyi gösterip "otur yüzbaşım" dedi.

Bakışlarımı ondan ayırmadan
sandalyeyi çekip oturdum.

"Çay içer misin yüzbaşım?"

"Kısa keseceğim komutanım O koliyi bana neden yoladınız?" işte bu kadar da açık sözlüyümdür hiçbir zaman lafı dolandırmadım lafı dolandırmak zaman kaybından başka bir şey değil benim için.

Bakışlarında şaşkınlık yoktu saf gurur vardı. "Rize sana yaramış" deyince tebessüm ettim.

Kesinlikle Rize yaradı yoksa sabah yanıma gelip görevi kabul etmeyince akşam evime insan uzvu yollanması hiç dikkatimi çekmemişti.

Derince nefes alıp konuşmaya başladı "o kargo bana iki gün önce yani senin yanına Rize'ye gelmeden 1 gün önce yollandı. Sana, bundan görevi kabul ettikten sonra bahsedecektim ama sen beni şaşırtmayıp kabul etmedin" deyip gözlerini bana dikti.

"Ben de Akın'ı kargocu kılığına sokup senin yanına yolladım, nâmını duyunca kabul etmesi zor oldu."

Bu da kargocunun neden karşımda ecel terleri döktüğünü açıklıyordu.

Boşuna dert etmiş karşımda durmadığı sürece sıkıntı yok benim için.

Rahat bir şekilde konuşmaya başladım.
"Koliyi yolladınız çünkü koli bana ulaştıktan sonra buraya geleceğimi düşündünüz ama düşünemediğiniz bir şey var ben hâlâ bir şey kabul ettiğimi hatırlamıyorum" deyip gülümsedim.

"Cağrı'yı görmeye gittin mi?"

Gülümsemem aniden yüzümden silinirken "konumuz bu değil" dedim.

"Konumuz tam olarak bu yüzbaşım senin vicdanın" dedi.

"Bedelini benim ödediğim hayat kimseyi ilgilendirmez."

Kesin bir şekilde mesafeyi belirlediğimde
derince nefes alıp bakışlarını göle cevirip konuşmaya
başladı.

bundan 27 sene önce Hakkari'de görevdeyken bir ihbar almıştım. Bir baba "çocuğum kaçırıldı." deyip ihbarda bulunmuştu.Olayı anlamak için çocuğun evine gittiğimde çocuğun babası beni içeri almayıp dışarıda konuştu. Çocuk bahçede oyun oynarken babası evden seslenmiş çocuk cevap vermeyince dışarı çıkmış, çocuğu göremeyince bizi aradılar.

Çocuğun annesiyle konuşmak istediğimde adam hasta deyip geçiştirdi bir şey diyemedim.

3 ay sonra çocuğu teröristlerin kaçırıp yetiştirdikleri çocukların arasında olduğu haberini aldım. Baskın yapıp çocukları kurtardık.Aileye çocuklarının kurtarıldığının haberini vermek için döndüğümde öğrendim ki adam alkoliğin tekiymiş.Karısıyla çocuğunu ölesiye dövüp onların acı dolu haykırışlarıyla içkisini içen şerefsizin teki.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Oct 28, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

KISKAÇ Where stories live. Discover now