6) big boy

100 8 0
                                    

sıcak yatağımın başlığına kafamı yaslamış, ayaklarımı sağa sola salladığım sıralarda sevgilimle mesajlaşıyordum

Oups ! Cette image n'est pas conforme à nos directives de contenu. Afin de continuer la publication, veuillez la retirer ou télécharger une autre image.


sıcak yatağımın başlığına kafamı yaslamış, ayaklarımı sağa sola salladığım sıralarda sevgilimle mesajlaşıyordum. sözlerine göre az vakit sonra kapımızı tıklayacaktı.

bugün babam onu yemeğe davet etmişti. aslında yemeğe değil de işleri ile ilgili konuşmak için çağırmıştı, yemek sadece bir aracıydı.

benim de işime gelmişti tabii ki. her hafta cuma günlerini sabırsızlıkla bekliyordum. hafta içleri hem benim stajım hem onun işi derken neredeyse hiç yüz yüze görüşemiyorduk. yorgun olduğumuz için ikimiz de birbirimizi zorlamak istemediğimizden buluşmalarımızı hafta sonuna denk getiriyorduk. ve ilk kez bizim evimizde onunla sevgili olarak görüşecektik?

'geldim, sevgilim.' yazısına gözüm dalmış kafamda akşamımızın hayalini düşlüyorken beni kendime getiren chanyeol'ün 'kapıyı açmanı bekliyorum?..' mesajı olmuştu. telefonu yatağa attığım gibi kapıya koştum. kapıyı çalsaydı babam açabilirdi, açmasa bile ben açtıktan kısa bir süre sonra yanımızda bitecekti. bu yüzden yalnız kalacağımız şu kısa süre zarfını iyi değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyordum.

siyah pijamımı ve onunla zıt renk olan beyaz üstümü saniyelik düzelttim, sarı saçlarıma elimi gelişigüzel atmış ve onları nazikçe karıştırmıştım. sonrasında chan'ı daha fazla bekletmemek adına kapı kulunu yavaşça aşağıya doğru indirdim.

bebek mavisi gömleğinin kolları kıvrık, yüksek ihtimalle elinde tuttuğu telefonda benimle olan mesajlaşmasına bakıyordu. kapıyı öyle dikkatli açmış olmalıydım ki fark etmemişti bile. bu yüzden telefon olan eline ellerimi doladım ve telefonunu kendime çektim. tahmin ettiğim gibi öğlenki mesajlaşmalarımızı okuyordu. benim de günlük aktivitem buydu çünkü. boş bulunduğum her an açıp açıp mesajlarımızı okuyordum. zevkliydi.

yüzü refleksle bana döndüğü anda yorgun gözleri sevgiyle ışıldamıştı.

kolları hızla belime uzandı ve orayı sarmaladı. ben de istekle sarılışına karşılık verdim ve kollarımı boynuna doladım. boyuna ulaşmak için parmak uçlarımda azıcık yükselmiş, yüzümü boynuna yaslamıştım. evet, günlerdir şu kokusunun özlemiyle yanıp tutuşuyordum. burnumun ucundan bir saniye gitmeyen yoğun parfümüyle harmanlanmış teninin kokusu beni cezbediyordu. dudaklarımın cildine dokunduğu yerden öptüm oracığı. daha da sarıldım sonra. göğsünde dinlenmem hiç bitmeyecek gibiydi, o belimi okşayana kadar.

"bebeğim, baban gelir birazdan." omzumu çekilmem için bir işaret verircesine küçükçe öptü. ona uydum ben de. usulca göğsünden ayrıldım ve yüz yüze geldik. sadece ona sarılmamla bile mayıştığımı gözlerimden anlamıştı. utangaç gülümsemesini dudaklarına yerleştirdi zira. ve büyük elleriyle dudağımın kenarını minik dokunuşlarıyla okşadı. biraz önce babamın gelme ihtimaline karşılık beni kendisinden uzaklaştıran o değilmiş gibi okşadığı yere küçük bir buse bıraktı.

chankai one shotsOù les histoires vivent. Découvrez maintenant