Chapter One

268 19 6
                                    

"Clint Eastwood?"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Clint Eastwood?"

***

One Chapter' Atlanta

"Buradan çıkmalıyız!"

Şehrin ortasında kapana kısılmıştık. Küçük kardeşim Lizzie korkuyla bana sarılırken camı yumruklayan ölüler artık ellerine taşlar alıp vuruyorlardı.

"Sakin ol Lizzie, bir yolunu bulacağız." Etraftaki eşyaları büyük çantaya ve küçük bir çantaya yerleştirirken, raftaki çikolatayı cebime sıkıştırdım.

Büyük çantayı sırtıma takıp sabitlerken, Lizzie'ye de küçük çantayı taktım. Ardından hemen kucağıma alarak arka çıkışa yöneldim.

"Boynuma sıkıca sarıl Liz." Kafasını boynuma bastırdım. "Ne olursa olsun, kafanı kaldırma. Anlaştık mı?" Lizzie korkuyla başını iyice sakladığında gülümsemeye çalıştım.

Silahımı hazır hale getirerek yavaşça arka kapıyı açtım. Bir ölü dışında kimse yoktu. Cembimdeki bıçağı arkadan sessizce yaklaşıp kafasına sokup çıkardım.

Sessiz adımlarla olabildiğince yavaş hareket ederken olacak her şeye karşı hazırlıklı duruyordum.

Ölü bir grup görmemle küfür mırıldanarak kendimi sakladım. At yiyorlardı. Bir adam ise tankın altına girmişti.

Sonra ise bir silah sesi duyuldu. Tankın içinden. Oh, pekala. Büyük ihtimalle yaşıyor. Arkamdan gelen sesle hızla arkamı dönüp silahımı doğrulttum.

"Hey, yavaş!" Çekik gözlü şapkalı adam bana ellerini kaldırarak baktı. Liz başını kaldıracakken hızla elimle kafasına bastırdım.

"Aylakların yemi olmak mı istiyorsun? Çık yukarı o adamı alıp geliyorum."

"Aylak mı? Hem sen de kimsin?"

Şapkalı çocuk bana bakmadan giderken merdivenlere baktım. Bir elimi Lizzie'nin beline sararken diğer elimle merdivenden tutundum.

Kısa sürede çıktığım merdivenden aşağı bakarken, şerif giyimli bir adam ve şapkalı çocuk gelmişti. Peşlerinden gelen ölüler çok hızlılardı.

Lizzie kafasını kaldırdığında aşağı bakmasını engelledim. "Bakma aşağı, Liz."

Şerif ve şapkalı çocuk yukarı çıktığında hızlı hızlı nefesleniyorlardı. "Ne güzel hareketlerdi onlar Clint Eastwood."

"Clint Eastwood mu?"

Glenn'in alayla söylediği şeye bende katıldım. "Sen yeni şerif misin? Şehri temizlemeye mi geldin?

Şerif gerginlikle başını salladı. "Niyetim bu değildi."

"Aman neyse ne. Yine de serserinin tekisin."

Şerif gülümseyerek bana döndü ve elini uzattı. Ardından Glenn ile el sıkıştı. "Ben, Rick. Teşekkürler."

"Rica ederim. Glenn."

Çok yardım etmişim gibi gururla öne çıktım. "Nancy. Ne demek, her zaman."

Aşağı gözüm takıldığında kucağıımdaki Lizzie'ye daha sıkı sarıldım. "Olamaz." Glenn ve Rick de benimle aynı tepkiyi verirken daha yukarı uzanan merdivene tırmanmaya başladım.

Dengesiz bir hareketimde Lizzie tehlikeye girer diye onu sıkı sıkı tutmuştum.

Çatının üstünden geçerken Rick aramızdaki sessizliği bozdu. "Sokağa sen mi barikat kurdun?" Glenn'in uzattığı eli tutarak demirden atladım. Lizzie hemen elime yapışınca onu tekrar kucağıma aldım.

"Biri kurmuş. Herhâlde şehir istila edildiğinde." Bende onaylar şekilde başımı salladım. "Kıyamet koptuğundan beri görüyorum bunları." Rick ve Glenn bana şaşkınca baktılar.

"Baştan beri burada mı yaşıyordunuz?"

Gözlerim aşağı değdi. "Ah, evet. 16 kişilik bir gruptuk, ama ayrılmak zorunda kalınca burada yaşamak zorlandı. Sadece erzaklar için burada kalıyorduk."

Ben konuşurken başka birkaç merdivenden daha inmiştik. Glenn telsize yönelik konuşurken cebimden bıçağımı çıkardım.

Ölülere doğru ilerleyecekken bir kapı açıldı ve iki kişi çıktı. "Onlar halleder. Gel Nanc."

"Hadi ama dört tanesini kolaylıkla hallederdik."

Kapıdan içeri diğer iki adamla birlikte girmemizle birlikte sarışın bir kadın silahı Rick'e doğrultarak bağırmaya başladı.

"Şerefsiz seni öldürmem lazım! Hepsi senin yüzünden. Öldük." Kadın ağzına geleni saydırıyordu resmen.

"Andrea sakın ol, silahı indir."

"Çocuk var Andrea. İndir şunu"

Kadın sonunda silahını indirmesini rağmen korkudan sayıklamaya devam ediyordu.

"Öldük. Hepimiz öldük. Senin yüzünden."

Lizzie'yi kucağımdan indirirken çantamdan hızla ona bir bisküvi verdim. Oradaki kavgayı dinleyecek durumda bile değildim.

"Anlamıyorum." Rick'in sesiyle bizi mağazanın ön kapısına getirdiler.

Aynı benim olduğum dükkanın önündeki gibi bir sürü ölü burayı kaplamıştı. Öndeki cam kapı kırılmak üzereydi.

"Bütün denyolara silah sıktın. Onların yemek zilini çaldın." Sarışın kadın korkudan kendini öldürecekti resmen.

Böyle burdan kurtulmak imkansızdı. Bir planımız olmazsa büyük ihtimalle karşımızda olan ölülerin yemeği olacaktık.

"Öğle yemeği olmaya hazır olun millet."

***

Başlangıç ve bitiş yapmak niye bu kadar zor?

Her neyse yaz yaz ve silme.

Umarım güzel bir kitap olabilir.

Try To Live | Daryl DixonWhere stories live. Discover now