1. bölüm

565 49 64
                                    


Yeni bölümlerin gelip gelmemesi sizin beğenip beğenmemenize bağlı olarak değişir muhtemelen. Bu yüzden oy vermeyi ve görüşlerinizi yorumlarda belirtmeyi ihmal etmeyin.

bölüm sonunda tanışır, konuşuruz. iyi okumalar :)

♣️♣️♣️

[ Yazar ]

Bedeni sığındığı yatakta küçücük olmuştu. Cesaretli olmak adına attığı her adımda hayat onu karanlığa gömmeye devam ediyordu. Çaresizdi, bir o kadar da umutsuz. Kulağına ulaşan her bir yumruk sesinde biraz daha gömdü başını yorganın altına. Titriyordu, evet soğuktu odası. O an sadece soğuktan titriyor olmayı her şeyden çok isterdi lâkin titremesinin en büyük nedeni bedenine dolup taşan korkuydu. Babasının kapıyı açması adına kapıya geçirdiği her bir yumrukta sıçrıyordu korkuyla. Tutmaya çalıştı hıçkırıklarını, aciz sesini.

"Jungkook aç şu lanet kapıyı! Ne demek çalışmak istemiyorum lan!? Sürekli sorun çıkarmaktan başka bir sike yaradığın yok!"

Bir kez daha geçirdi adam yumruğunu kapıya. Ölesiye korkuyordu kapının açılacak olmasından. Babası olacak adamın sesi bile kapıyı kırmak istercesine sert çıkıyordu.

"Zaten sana lazım olan paranın neredeyse tamamını ben karşılıyorum şerefsiz! Ben olmasam üniversiteye gidemezdin! İşi bırakmayacaksın duydun mu lan beni!? Patronun arar da işe gelmediğini söylerse o zaman görüşeceğiz seninle!"

Üvey annesinin bıkkın sesi duyuldu çok geçmeden. "Tamam bırak artık şu çocuğu. Zaten anladı demek istediğini, daha fazla bağırma uykumu kaçırıyorsun." diye kendi rahatlığını düşündüğünü belli etmesi adamı biraz daha sinirlendirdi.

"Sen kes sesini be kadın!"

Adam kapının önünde bir süre öfkeyle duraksamış, ardından karısının yanına gitmişti. O sırada yatakta ufacık kalmış titreyen beden hıçkırıklarını tutmakta zorlanmaya başlamıştı. Birkaç hıçkırık titreyen dudaklarından firar ettiğinde iki elini de üst üste sıkıca ağzına bastırıp hıçkırıklarını engellemeye çalışmıştı. Hayatın hiçbir zaman adil olmadığı aşikârdı lâkin Jungkook bu kadarını hakettiğini düşünmüyordu.

Yorganın altında yavaş yavaş ısınmaya başlayan bedeni ile iyice sessizleşen ağlamaları yavaşça uykuya dalmasına neden olmuştu. Ağzına bastırdığı elleri yavaş yavaş yastığına düşmüş, gözyaşlarının ıslattığı yanakları kendini kurumaya bırakmıştı.

[ Jeon Jungkook ]

"Sikeyim açıl artık." diyerek elimdeki birbirine dolanmış kulaklığımı çözmeye çalışıyordum. Çantamda ne yaşadıysa artık kırk yıllık gemici gelse böylesine bir düğüme hayran kalırdı. Sonunda çözüldüğünde kulaklığı kulağıma geçirdim ve aşağıya doğru sallanan ucunu telefonuma taktım. Ne dinleyeceğimi bilmediğim bir ruh hâli içerisindeydim. Rastgele birini seçip, okula doğru yürümeye devam ettim. Sahi... şu lanet üniversite ne zaman bitecekti? Oysa daha ikinci senem..nasıl dayanacağımı cidden bilmiyorum. Zorla gittiğim yetmiyormuş gibi bir de okul masraflarımın bir kısmını karşılamak adına yarı zamanlı işte çalışıyorum. Resmen yirmi bir yaşında çürüyordum, ne boktan bir durum.

"Jungkook! Jungkook!"

Kulağımı dolduran şarkıya rağmen işittiğim ismim ile arkama döndüm. Başımın belası bir gün eksik olur muydu hiç?

"Ulan şerefsiz! Sana demedim mi yürüyerek gideceğin zaman bana da haber ver diye?"

"Kafa mı kalıyor bende Jimin? Unutmuşum işte, biliyorsun evdeki durumları." dememle haklı olduğumu belli edercesine başıyla onaylayıp, tek eliyle sırtımı patpatladı "Haklısın Kookie."

Dark Streets | TaekookWhere stories live. Discover now