İlk Tören

606 62 55
                                    

"Ogvay.." dedi Naddik şaşkınlıkla. Ama yüzünde oluşan gülümseme onun bu teklife sevindiğini de gösteriyordu.

Ogvar, yanındaki heybeden oyma bir mamut figürü çıkardı ve gence uzattı. "Bu şans içindir Naddik. Sen benim şansımsın ve sakınca yoktur umarım  yani zevkine göre mi bilmem." O an gencin vereceği cevaptan korktuğu için ona kendisi için ne kadar değerli olduğunu anlatmanın başka bir yolunu bulamıyordu.

"Bunu sen yaptı??" Sesi hayranlık doluydu Naddik'in. Normalde onun toprağa hayvan resimleri çizdigini de görmüşlüğü vardı ama bu tahtadan oyma figür kat kat daha güzeldi.

"Sanki..." dedi Naddik heyecanla. "Ogvay sen Mamut ruhunu almış buna koymuşsun!"

Ogvar, kolları arasındaki gence güçlü bir kahkaha attı. "Hayvanın ruhunu ele geçirmek için kullanırız. Bu da avda bize şans getirir." Dedi daha fazla hayran olup kendisiyle gelmeyi kabul etmesi umuduyla. "Tabii benim yaptıklarım acemice. Ama evimde daha iyi oymacılar var. Hatta, heykeltraşçılar, mezarcılar ve kutsal duvarı boyayan ressamların yaptıkları... Özellikle onları görmelisin." dedi.

Lakin Naddik bir cevap vermemişti. Ogvar, onun bu sessizliğine karşın başını gencin göğsüne dayadı. "Yüce Shepha sadece benimle gel, lütfen..." dedi fısıldar bir tonda.

Naddik ne diyeceğini bilmiyordu. Ya Ogvar'ın evi onu sevmezse ya da kabul etmezse? Peki ya Kaplan? Onu kabul edecekler miydi? Bu düşüncelerle gözlerinin dolmasına engel olamazken gözyaşları ondan bağımsız bir şekilde yüzünün kenarlarından akmaya başlamıştı.

Kimsenin onu kabul etmeyeceğini biliyordu. Ogvar, iyi bir insandı ama  herkes bunu yapmazdı.

Ogvar, duyduğu zayıf hıçkırık sesleri ile başını yaslandığı yerden kaldırdı ve onun ağlayan ifadesini gördüğü an içinde tarif edilemez bir hüzün hissetti. "Naddik? Neden ağlıyorsun, teklifim seni bu kadar üzdü mü?"

"Ogvaa senin aile beni alır ? Harhar'a da bakar mı? Bilmiyorum." dedi sesi kırık çıkarken. "Burada çok şey var, burda kalalım Ogvaa." dedi ardından mağarayı gösterdi. "Yemek, su, silah ve Harhar da var." dedi.

Ogvar, onun asıl endişesini duyunca rahatlamıştı. Meğerse korktuğu onu kabul edip etmeyecekleriymiş. "Başka insanları da tanımalısın Naddik. Emin ol herkes seni çok sever. Annem, kız kardeşim sana bayılacaklar. Arkadaşlarım, Coharan ve Dalanar da öyle."

Naddik, gözyaşlarını nazikçe silen adama baktı bir süre. Ogvar, "Naddik, seni seviyorum ve seni almadan da buradan gitmek istemiyorum." dediğinde genç şaşırmıştı.

"Sevmek ne?" diye sordu Naddik. Ona her şeyi öğretmişti ama bu kelimenin anlamını hiç duymamıştı.

"Ne mi demek... Ogvar seni aptal!" Adam ayağı kalktı utançla. "Her kadının hatta erkeklerin bile aşık olduğu fiyakalı ben... Hay lanet. Ben kimseye seni seviyorum dememiştim ve şuan bunu sana söylemekten de gurur duyuyorum yanlış anlama. Sadece sen anlamını bile bilmiyorsun!"

Naddik ilgiyle adamın mağaranın içinde bir ileri bir geri gitmesini izledi. Tek konuştuğu şey ise sevgi hakkında olması onun merakını iyice artırıyordu.

"Ogvaa sevmek ne?" diye sorusunu yineledi genç.

Ogvar, Naddik'in önünde diz çöktü. "Bu sana çok daha önce açıklamam gereken bir sözcüktü. Sevmek, ilgi gösterdiğin birine duyduğun his. Ailen, kardeşin için hissettiklerin ya da arkadaşların ve yemekten hoşlandığın yemek için bile duyduğun his de olabilir. Bizim durumumuzda benim sana duyduğum his Naddik. Anlıyor musun?"

Naddik, duyduklarının doğruluğunu düşündü. Onun demek istediklerini anlıyordu. "Ogvaa kelimeyi bilmem ama ne dediğini biliyorum." Gözlerini kapattı ama duyduğu rahatlama ve sevinç gözyaşlarından kurtulamadı. "Ogva ben de seni severim."

Ogvar aldığı karşılığın sevinciyle ona yaklaştı ve ona yeni bulduğu, kaybetmekten ya da kırılmasından korktuğu, bir hazineye sarılır gibi sarılıp şefkatle saçlarından öptü.

Ardından dudaklarına bir öpücük kondurduğunda sorusunu yineledi. "Naddik, benimle gelir misin?.."

Genç ona sıkıca sarılırken başıyla onu onayladı. Ogvar, aldığı sessiz cevapla ufak bir kahkaha attı. "Madem kabul ediyorsun neden yüzüme bakarak söylemiyorsun?" dedi gülerken.

"Çünkü Ogvaa şey yaptı..."

"Ne yaptım?"

Naddik başını ondan ayırıp şaşkın gözlerle adama baktı. Kendi dudağını onunkine değdirmişti ama buna nasıl karşılık vereceğini bile bilmiyordu. "Sen dudak dudağa yaptın ya. Ne o?" diye sordu parmaklarını onun dudaklarına değdirirken.

"Öpüşmek bu. Yani ilk öpücüğün falan değildir ya, değil mi?"

Naddik ikinci kez sessiz kaldığında onun yüzünün ne denli kızardığını gördü. Ardından bir eliyle saçlarını sinirle karıştırdı. "Naddik, ben baya aptalım..." dedi utançla ikinci kez yüzünü kapatırken.

Bir gün içinde daha kaç hata yapabilirdi bilmiyordu! Naddik tamamen yabancı bir kültür içinde doğmuş yetişmişti.

"Ogvaa deme, sen aptal değil!" Dedi eliyle adamın yüzünü görmek için onun elini çekmeye çalışırken. Lakin adamın boyunun uzun olmasından pek de yetişebildiği söylenemezdi.

"Aptalım Naddik. Senin yanındayken hep aptalca davranıyorum." dediğinde kendine gülmemek için zor duruyordu.

Naddik, "Ogvaa aptal değil, güzeldi. Tekrar yap!" Dedi oldukça ciddi bir ifadeyle ona bakarken.

Ogvar, duyduklarından emin olmak için elini biraz yüzünden çektiği sırada ona kaçamak bir bakış attı. "Gerçekten mi?"

Naddik başıyla onayladı. "Gerçekten!"

"Peki sadece öpücük mü? İlk sefer töreni de yapalım mı?" diye sordu yüzünde daha fazlasını bekler bir ifadeyle.

Ogvar onun bu teklifle geri adım atacağını düşünmüştü ama Naddik tam tersi, adama daha da yaklaştı ve elini onu göğsüne koyarak, "O da güzel olacak Ogva?" Diye sordu.

"Eğer izin verirsen Naddik, daha da güzel olacak.."

Mağara AdamıWhere stories live. Discover now