1. Bölüm

23 3 0
                                    

Candan usandıranlar insanlar vardır ki, bundan usanmazlar.

Bir zamanlar babam vardı düştüğümde dizimi öpüp, havada tutup yıkamaya götüren

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Bir zamanlar babam vardı düştüğümde dizimi öpüp, havada tutup yıkamaya götüren. Şimdiyse düşüyor, düştüğüm yerden kesikler içerisinde kalkıyordum. Ne kan vardı ne de yıkayan babam.
Kızım için de geçerliydi bu, baba görmemişti. Hoş, görse bile onun babası yaralandığından bile haberdar olamazdı.
Aynı benim gibi bakmazdı kızının yüzüne.

Asla iyi bir ayna olmadım, ailemden aldıklarımı kızıma yansıtma imkanım olmadı.  Para göndermekle kendimi anne sanıp, iş yerinde geriniyordum ben "Anneyim!" diye. Kızınla tanıştır diyenlere, diyemezdim onu 2 günlük uzaklıktaki bir köyde bıraktım diye.
2 günlük yol... iki gün önce buraya doğru yola çıkmadan hemen önce hatırlatmıştım bunu.

Zehra adında bir kuzenim var benden 12 yaş küçük. Felaket tellalım benim. Nasılda telaşla aramış, kalbimin durmasına neden olmuştu sözleriyle. Onun telefonundan sonra uyandığımda iş arkadaşlarım ve hemşireler beni ayıltmaya çalışıyorlardı. Komik bir andı belki de onlar için elimi kalbime götürüp öğürerek bayılmam.

Hiç unutmuyorum, London'dan gelen çocukluk arkadaşım Elisa gözlerini kocaman açarak köydeki feryad eden kadınlar gibi elini dizine vuruyordu.

"I thought you were dead. I thought you were dead!" Diyerek bayılmamın hesabını soruyordu birde ağlayarak. Galiba gerçekten beni seven birileri vardı hâlâ yaşayan.

Öldüğünü sanmıştım...

Elisa sanarken, hemşireler gerçekten de kalbimin bir saniyelik durmuş gibi attığını söylüyorlardı. Nasıl durmasın? Dayıma emanet ettiğim kızımın düğünü olduğunu öğrenmiştim.

En doğru limandı dayım. Fırtınasız, fırtınalardan koruyan, hafif esintileri olan bir limandı. Koruyan, kollayan bir limandı. Sahilinde insanları güvenle barındıran bir mekandı. Herkes için öyleydi. Öyleydi de, neden bana geldiğinde hortuma maruz kalmış gibi davrandı ki?! Doğurup emanet verdiğim kızı daha yetişkin olmadan, üstelik beni düğününe davet dahi etmeden nasıl kurban verebilirdi?!

Köydeyim, eskiden limanım vardı bari. Şimdi köyün her yeri toz, fırtına, hortum! Nefesime doluyor, boğuluyorum ama nefesim de normal. Dayımın limanı yok, nereye sığınacağım? Yine aynı his geliyor...

Öğürmek istiyorum, kalbim yine mi duracak?
***

İki evin arasından çıkıp ağzımı peçeteyle sildiğimde nerede olduğumu bilmediğimi fark ettim. Çok fazla kibar davrandığımı, buradan çıktığımı ama buraya ait değilmişim gibi davrandığımı fark ettim. Göze batanlardandım yani.

Onlar gibi konuşamaz ama onlar gibi davranabilirdim belki de. Kaşıklı köyü sanki ne kadar kendine has bir köydü ki, bilindik diğer köyler gibiydi. Ne cennetti ne cehennem. Her köyde karşılaşılacak mekanlar ve insanlar vardı karşımda. Tek farkı buradan çıkış ve buraya yeniden giriş şeklimdi.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 24, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Ofelya Where stories live. Discover now