final.

4.3K 515 208
                                    

yasli amcayi mustafa sarigul olarak dusunun ben oyle yaptim💋

son update 2 ayi geckin sure once olunca nasil da yarrama benziyor insan ama de mi

fici hatirlamiorsaniz hizli bir reread yapmaniz onerimdir

"kaç, kaç amına koyayım!"

yokuş aşağı koşmamızın sebebi keşke biraz daha heyecan barındıran bir şey olsaydı. ama sakin mahallede yankılanan 12 liseli gencin ayak seslerinin sebebi sahibinden izin almadan kiraz ağcını resmen soymamızdı.

"hızlı koşun, yakalayacak!"

resmen 65 yaşındaki bir adamdan kaçıyorduk şu an. ama kovalıyordu bildiğiniz. hiç yaşlı gibi değildi.

"dağılalım, haberleşiriz!"

"tamam!" birbirimizle bağırarak konuşurken yunjin, kazuha, felix ve changbin önümüzdeki yol ayrımından sola döndü. ben de kendi sevgilimi çekmek için jisung'a yaklaştım. elini tuttuğum gibi kendimle beraber sağ taraftaki dar sokağa çektim bizi.

adam diğerlerini takip etmek yerine bizi seçtiği için büyük bir siktir çektim içimden. düşmüyordu yakamızdan illet adam. birden fazla ara sokağa girdim, yine de düşmedi peşimizden. bizi durdurursa kirazlarını kusmamızı falan isteyecekti sanırım.

sağa saptım önüme çıkan ilk aralıktan. çıkmaz bir sokaktı, market vardı. düşünmeden içine attım ikimizi de. adam arkamızdan geliyor muydu emin değilim ama rafların arasında hızla yürüyüp olabilecek en gizli köşeye çektim bizi.

yere çömelip beklemeye başladık, bir dakika boyunca kimse girmedi dükkandan içeri.

"kusucam şimdi." dedi jisung elimi sıkı sıkıya tutarken. "nasıl beddua ettiyse dakikasına etki gösteriyor piçin."  refleks olarak dudaklarımın önündeki alnına bir öpücük bırakıp elini daha sıkı sardım. adamın girdiğini anladığım anda kalkıp koşmamız gerekecekti.

birkaç dakika daha bekledik ama gelen olmadı, biz orda öylece oturup soluklanırken marketin sahibi olduğunu anlayabildiğim genç bir kadın belirdi reyonun başında.

anında olduğum yerden kalktım, jisung'u da çekip kendimle beraber kaldırmıştım. birkaç saniye garip bir sessizlik oldu aramızda. kadın anlamamıştı neden o şekilde orda olduğumuzu.

"yardımcı olabileceğim bir şey var mı?"

"şey... soğuk sular ne taraftaydı acaba?"

"tam karşınızda."

"oh." jisung hızla iki şişe su alıp kadına gülümsedi. kadın ise kendisini takip etmemizi söyledi. jisung cebinden çıkarttığı bozukluklarla suların parasını ödeyip dükkanın içinde içmeye başladı. koştuğumuz için fazla susamıştık zaten ama şu an dükkanın içinde içme sebebimiz adamın gelip gelmeyeceğini beklemekti.

yani ben öyle olduğunu düşünüyordum.

"başka bir isteğiniz var mı?" dedi kadın. gitmemizi istediği belliydi, hoşuna gitmiyorduk. gerçi, gecenin bir yarısı marketine girip birinden saklandığı bariz olan iki liseli kimin hoşuna giderd iki? muhtemelen kimsenin.

tinnitus , minsungWhere stories live. Discover now