kırk altı

7.8K 712 85
                                    

"Kutay çok özür dilerim, uyuyakaldım. Çok aptalım. Ben gerçekten özür dilerim."

Çantamı sıkı sıkıya tutup dolu gözlerimle yüzüne baktığımda hızlıca elimden tutup kendi oturduğu gibi çimenlere oturttu.

"Deniz hayır, ne olacak birtanem ben anladım seni zaten." deyip şaşkınlıkla ellerimi tuttu.

"Ama 2 saattir beni bekliyordun. Gerçekten özür dilerim sadece sabahladığım için buluşmaya kurduğum alarmı uyku sersemliğiyle kapattım."

Elini yüzüme çıkarıp ıslanmış gözlerimi parmaklarıyla kurulayıp kolunun altına aldı beni.

"Şhh tamam. Panikleme bu kadar güzelim benim ben sorun etmedim. Sanki bilmiyor muyum seni, hmm?"

Yanağıma ufak bir öpücük kondurdu.

"Buluşmayı unutmadım yemin ederim, sadece uyuyakaldım."

"Geç kalmanı hiç sorun etmedim ama biraz daha özür dilersen kızacağım."

Burnumu çektim.
"Tamam tamam." diye mırıldandım.

Dönüp gözlerimin içine baktı. Mavilikleri yine parıl parıl parlıyordu.
"Hem, iki saat ne ki? Ben seni bir ömür beklesem yine sorun etmem."

Etrafta bizi rahatsız edebilecek kimsenin olup olmadığını kontrol edip üzerindeki polo yaka tişörtün yakasından tuttum ve dudaklarına dudaklarımı bastırdım. Dolgun dudakları benim dudaklarım altında ezilirken elini belime koydu.

Geriye çekilip burnumu burnuna sürttüm.
"Konuşma şöyle." dedim kısık bir sesle.

Oyunumu sürdürüp dudaklarını dudaklarımı aralasam değecek noktaya getirdi. Burnunu burnuma sürtmeye devam ediyordu.

"Nasıl konuşmayayım?" diye mırıldandı.

Gözlerimi uzun bir süre kapatıp usulca araladım.
"Böyle işte. Aşıklar gibi." deyip güldüm hafifçe.

O da güldü.
"Aşığım, ondandır."

"Ben de, çok aşığım."

Küçük bir öpücüğü dudaklarıma bıraktı. Elim ensesine çıkmış, yeni tıraş olmuş saçlarıyla ilgilenir olmuştu.

Bir süre sessizce çimlerde oturduktan sonra bana döndü.
"İçeriye girelim mi?"

Kütüphaneye baktım, başımı salladım.
"Olur."

Son buluşmalarımızda hep ya kütüphaneye ya da birbirimizin evine gidiyor ders çalışıyorduk.

"Aşkım." diye seslendim.

"Efendim Merkür Retro'm?" dedi başımı yeniden bana çevirdikten sonra.

"Belki şimdi pek fazla ilişkimizi yaşayamıyoruz ama söz veriyorum sınavdan sonra böyle olmayacak. Önce geleceğimizi garantiye almalıyız."

"Bugün yine kendi kendine yine kendine karşı kurulup kurulup gelmişsin. Konuşma biraz daha ısırırım seni. Bu sefer canını acıtarak ısırırım ama." deyip sesli bir öpücük kondurdu yanağıma.

"Ya o anlamda demedim. Sadece sınav geçince rahat olacağız diyorum. Şunun şurasında ne kadar kaldı ki sınava?"

"Cidden az kaldı bu arada."

"Gidelim hadi."

Birlikte kütüphaneye girdik. Sürekli oturduğumuz ve gözden uzak olan arka masaya geçip çantamı masaya koydum. Test kitaplarımı ve kalemliğimi de bıraktım. Geliştiğimi sadece deneme netlerinden değil artık ne tarih ne edebiyat için hiçbir şekilde notlarıma bakmaya ihtiyaç duymayışımdan anlıyordum.

Merkür Retrosu (bxb)Where stories live. Discover now