2

7.6K 474 227
                                    

"Aşkın Lavinia Kılıç %99'9 oranla Kartal Arslan'nın kız kardeşidir."

Pardon?

Kızıdır olması gerekmiyor mu amk

Nasıl kardeş

ne kardeşi abicim

"Ne kardeşi lan?!" gibi bir tepki de bulundum. Allah belamı versin de kurtulayım.

Verdi zaten, o cani dediğin hocaların artık ablaların heheheh.

Sus sussss

"Baba olması gerekmiyor muydu?" diye çekine çekine sordu İbo.

Ben Aşkın Lavinia Arslanoğlu, yaklaşık 2 dakika önce bunca yıldır ailem olarak tanıdığım insanların ailem olmadığını  öğrendim.

Ve Özdemir Asafın "Ama Gitme Lavinia" şiirinin benim için olduğunu düşünü-

Yav he he

Sg pls

Ok. Bb.

Ok. Tşk. Bb.

_***_

Yaşadıkları aslında bi hatıraaa

Bir sebeple suratlar hep asık

Ona değil ona maruz kalanaa yazık

Yazıkk

"Ay benim gece seniiiin bakar bakar gülümserim." mırıldandım.

Malikelerine gelmiştik

Onlara gelmiştim yani

Ailene salak

Hemen ailem diye kabul edemem ya amk

Bir kaç bir şey öğrenmiştim, babaları ve anneleri onlar ile yaşamıyordu mesela. Ya da varmıydı bilmiyorum.

Aynı watty hikayelerinde ki gibi kız kardeşle anlaşamıyorlardı. Kız 4 yıl önce gerçek ailesini bulmuştu ve onlarla yaşıyordu. Ve evet bana ön yargıydılar.

Şaşırdık mu? TABİ Kİ HAYIR.

Gerçek ailesi benim ex aile değil

O nası oluyosa artık

Kapım tıklatıldı, içeri bana benzeyen bi genç girdi.

"Gel deseydim keşke," sessizce olan mırıldanmamı duymuş olmalı ki sırıttı.

"Yemek yiyeceğiz, Kartal abim 19:30'u geçmeden burada olsun dedi."

Saate baktım, 19:25'di.

"Niye o saati geçmeyecek mişiz? Kurul toplantısı filan mı yapacağız."

Güldü, omuz silkti.

"Abimin kurallarından biri, sabah 7:30 da masada akşam da 19:30 masa da olmamız gerekiyor. Alışırsın merak etme." dedi omzumu sıkarak.

Ayağa kalktım bende.

Ne biçim kuraldı bu be

"Niye olmazsak örümcek ağaya filan mı kaplanıyoruz? " Kahkaha attı.

"Çisel ablamın öğrencisiymişsin, az çok tanıyorsundur onu. Onun 2 katıda Çise ablam zaten. Onu da biliyorsundur. Bizim ailede despotluk genetiktir. "

Suratımı buruşturdum.

"Hadi gidelim." başımın salladım, onu takip etmeye başladım. Ben ikinci kattaydım, benim olduğum katta Çisel hoca ve Çise hocanın odası vardı. Ve Kartal beyimizin .

Bu adamın kardeşleri üzeeinde kuralları olduğu açıkça belliydi. Bana öyle bir şey yapmaya çalışacağını sanmıyordum ki yapamazdı zaten.

Ben kısıtlanmaya gelemezdim.

Huyum kurumasın.

"İyi akşamlar." dedim en sonunda bir kat inip, yemek odasına geldiğimiz de.

Zorlukla hepsi iyi akşamlar dedi.

Silah mı tuttum zorla herkese amk

Demezseniz demeyin

Zaten Kartal beyimiz deme zahmetine girmemişti.

Nezaketen dedim bende

Meraklı değilim siz "Arslan" ailesine.

Göz devirdim, ve boşta olan Çise hocanın yanına oturdum. Karşımda Kartal beyimiz vardı çaprazımda ise Çisel hoca.

Kartal beyimiz'in;
"Afiyet olsun." demesiyle yemeğe başladılar.

Zengin yemekleri vardı. Yemeğe başlamışken beşiktaş marşı çaldı.

Ya da benim TELEFPNUM

Cebimden biricik telefonumu çıkarıp sessize aldım, aynı anda ayağa kalkarken yemek odasının dışına çıktım. Çıkarken duyduğum diyolog sadece şuydu;

"Vay be kardeşim de beşiktaşlıymış!"

"Bu kadar çabuk alışma bence Efe. Öncekinin ne olduğunu gördük sonuçta." otoriter sesiyle konuşan kişi kesinlikle Çise hocaydı.

"Efendim ibolokto."

"Of abla ya! İbolokto ne."

Diyerek sızlanmasına güldüm.

"Tıç tıç, ablaya oflanır mı? O dilin taş kesilir taş!"

Güldü

"O el değilmiydi ya."

"Şııışşt, dil de olur ne olcak. Allah Allah."
Dedim gülerek bende. Özlemiştim sıpayı.

"Özledim seni ya."

"Tabi oğlum, ben özlenmicek insanmıyım? Ben olsan bende beni özlerdim."

Gülüp ofladı.

"Hadi kapat yemek yiyicem"

"E Lavinia hanım, öğretmenlerinizle aynı masaya oturmak nasıl bi his?"

"Berbat. Seni hain veled yemekle aramamı giriyorsun. Bunun cezası ölümdür! Seni bulduğum an kelleni alacağım ulan!"

"Aman dultanım olur mu hiç öyle şey? Ne haddime yemekle aranıza girmek."

"Heh aferin sultanı veledus. Şimdş kapat hadi Allaha emanet."

Diyerek yüzüne kapattım. Ardından yemek odasına geçerken yüzümü ifadesiz tuttum.

Geri yerime otururken bakışları üstümde hissettim.

"Kimdi?"bunu beni çağırmaya gelen kişi söylemişti.

" Erkek kardeşim." istemsiz bir tebessüm oluştu suratımda. Onun ise yüzünde anlamdıramadığı bir ifade oluştu.

Geri yemeğime döndüm. Bir çatal bırakma sesi hissettim. Ardından uyarıcı bir öksürük sesi. Kafamı kaldırdım.

Kartal beyimiz di

"20:30'dan önce evde olunuyor, olunmak zorunda. Sende bu evde yaşıyorsan bu kurallara uymak ve bilmek zorundasın. Eve genellikle çok abur cubur girilmez. Sabah 7:30 da sofrada akşam da yine aynı saatte sofrada olunur. Bana,Çise, Çisel, Barlas ve Yavuza  haber vermeden dışarı çıkamıyor Efe, bu kural önceden sadece Efe için geçerli olsa da şuan senin içinde geçerli."

Konuşması bitince derin nefes verdi ve beni izlemeye başladı.

Ciddi niydi bu adam?

İnanmayan ve alaycıl bakışlarımı ona diktim.

"Ciddi misin sen? Ya da böyle bir şeyin olacağına gerçekten inanıyor musun?"

Ciddi olduğunu anlayınca alaycıl ifadem gitti. Tek kaşım havaya kalkarken  onun bakışları bir anda Çisel hocaya döndü.

Sonra geri bana döndü.

"İnanıyorum. Yapmak zorundasın çünkü,"

"Çünkü ne? Yapmak zorunda filan değilim."

"Çünkü bu evde yaşıyorsun."

Bu aileden değildim, sadece evlerinde yaşıyordum ve en kısa zamanda gidecektim.

Spiderman 🕸️Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz