3.7

1.4K 255 416
                                    

Yoichi bir öpücüğün, birini dudaklarından öpmenin nasıl hissettirmesi gerektiğini neredeyse hiç düşünmese de geriye kalan son kaçış mekanizması panik yüklüydü. Evet, Rin'i sevdiğini çoktan kabullenmiş ve isim koymasalar da aralarında gelişen durumdan kaçınmayı bırakmışlardı ama öpüşmek bambaşka bir olaydı.

El ele tutuşmak, sarılmak, şefkatli temas ve yüzeysel öpücükler kondurmak, hatta birlikte uyumakla bile kıyaslayamazdı Rin'i öpmeyi... Tamamen tecrübesizdi ama gerçekten de böyle mi hissetmeliydi?

Yoichi daha şimdiden Rin'in aralık, şarapla tatlanıp kayganlaşmış dudaklarına bağımlı olduğundan emindi. Hele o şirin iç çekme sesine, ensesine kayan titreyen eline ve elmacık kemiklerine sürtünen uzun kirpiklerine ayrı vurulmuştu...

Yoichi'nin amacı yumuşak, kısacık bir öpücük verip geri çekilmekti esasında ama Rin dudaklarını aralayıp kolunu omuzuna dolayınca kaçma dürtüsüyle boğuşmayı seçip duraksamıştı. Kaçarsa Rin'i kırardı ve çekeceği hiçbir acı bununla kıyaslanamazdı.

Şakaklarındaki ağrı şiddetlenmiş, burnu sızlamış, artan hassasiyeti Rin'den yayılan koku ve sıcaklığın bile canını acıtmasına yol açmıştı ama yine de kaçmamıştı. Can havliyle Rin'e tutunmasa, odağını koruyabilmek için de dikkatini dudaklarını sarmalayan dudaklara vermeseydi kriz geçireceğinden emindi.

Rin, Yoichi'nin isteğine rağmen gerilip bocaladığını anlayınca başını hafifçe yana yatırıp kontrolü eline aldı ve dudaklarının arasındaki kuru dudakları acemice emmeye başladı. Bir yandan da Yoichi'nin ensesindeki tutamları ve avucunu dayadığı yumuşak yanağı parmak uçlarıyla okşayarak gergin çocuğu gevşetmeye çalışıyordu.

Bu cidden yaşanıyor, düşüncesi hafiften bulutlu zihninde belirirken beceriksiz öpücüğün içinde gülümsedi. Ciddi ciddi yaşanıyor!

Yoichi'ye biraz soluklanma hakkı sunmak için gerileyip gözlerini aralayınca gördüğü manzara fikrini hızlıca değiştirip kızarık dudaklara bu kez çok daha yoğun bir açlıkla yapışmasını sağladı. "Kahretsin," diye mırıldandı dilini Yoichi'nin şişmiş dudaklarında gezdirmeden hemen önce. "Sana katlanamıyorum, Yoichi."

Yoichi'yi ilk defa gördüğü anı düşünürken kavradığı omzu sıkıp gövdelerini yapıştırdı Rin. Meguru, sıradan bir okul gününde her zamanki gibi gevezelik yaparken sanki dünya üzerindeki en doğal şeymiş gibi Yoichi'nin fotoğrafını öylece gösterivermişti Rin'e.

Fotoğraftaki Yoichi, Batılı tarzda bir okul forması giyiyordu ve kare çerçeveli gözlüğün ardındaki gözleri Rin'i ürpertecek kadar maviydi. Gözleri dışında tamamen sıradan, hatta silikti ama yaydığı aura neredeyse telefon ekranının dışına taşacak cinstendi.

O an, karın boşluğunda biriken yakıcı histen ölümüne tiksinmiş ve Yoichi'den nefret etme kararı almıştı. Onunla tanışmayı reddetmiş, konusu açıldığında gözlerini devirip homurdanmış ve düğümlenmeye meyilli bağırsaklarını lanetleyip durmuştu.

On altı yaşındaki hali, günün birinde cayır cayır yanma pahasına nefret ettiğini zannettiği çocuğu yiyip bitirmeye kalkışacağını asla bilemezdi.

Rin'in giderek hızlanan kalp atışları göğsündeki boşluğu doldururken içini çekip biraz geriledi ve "Sanki ben sana katlanabiliyorum da," diye mırıldanıp ince dudaklara tekrar yapıştı.

Kamuya açık alanda, yoldan geçebilecek insanların onları kolayca görebileceği bir noktada, görkemli bir ağacın altında sevdiği çocuğun dudaklarını emmekte hiçbir mantık yoktu belki de ama Yoichi'nin aldırdığı söylenemezdi. Yakınlığa, öpücüğün yoğunluğuna alıştıkça da Rin'e aynı açlıkla karşılık vermeye ve hangi noktada kavradığını bilmediği saçları çekiştirmeye başlamıştı.

wannabe hero || blue lock Where stories live. Discover now