¹²ɴᴏᴛ ᴋɴᴏᴡɪɴɢ

266 39 29
                                    

Bir müddet bakıştık annemle. En sonunda annem omuzlarını silkerek bize doğru yaklaştı ve ablamı benden uzaklaştırdı.

Ablam bana öldürücü bakışlar atarken, ondan iyice uzaklaşmıştım.

"Tahmin ediyordum zaten."

"Ha?"

"Ne?"

Anneler cidden korkunç varlıklardı.

Tahmin etmek bir yana, benim aklımın ucundan bile geçmemişti.

Annem odadan çıkarken, "Akşam yemeğinden sonra bunu konuşacağız Nishimura Konon," demişti.

Tabii ben o dakikadan sonra mızmızlanmaya başlamıştım.

"YA BENİMKİNİ ÖĞRENİR ÖĞRENMEZ SORGUYU ÇEKMİŞTİN! HAKSIZLIK BU!"

Ablam bana dil çıkarmış, daha sonra 'seni öldüreceğim' haraketiyle odamdan ayrılmıştı.

Bende tekrardan düşüncelerimle başbaşa kalmıştım...

Sunghoon, koşarak okula girerken, kendisine dönen bakışları umursamıyordu bile.

Kırmıştı onu.

Çektiği vicdan azabından çok, değer verdiği birini kırmış olmanın düşüncesiyle üzülmüştü Sunghoon.

Dün defalarca mesaj atmıştı ona, aramıştı hatta.

Ama bir dönüş alamamıştı.

Hangi sınıfta olduğunu hatırlamak için zihnini zorladı, sonunda hatırladığı şubeyle üçüncü kata çıkması bir oldu.

Sınıfa girdiğinde, dalgın olduğu her halinden belli olan çocuğun, kulağında kulaklıklarla şarkı dinlediğini gördü.

Sınıftaki üç-beş kişi, bir şey olduğunu anlamışçasına sınıftan çıkarken, Sunghoon Riki'nin yanına adımlamıştı.

Kulağındaki kulaklıkların birini çekerken, küçük olanın bakışları kendisine çevrilmişti ve Sunghoon'u karşısında görmesi, gözlerinin dolmasına yetmişti.

"Ne işin var burada?"

Cevap vermedi büyük olan.

Sadece Riki'yi kendine çekip sarılmakla yetindi.

O an Riki'nin dudaklarının arasından bir hıçkırık koptu.

Kırılmıştı.

Gerçekten kırılmıştı.

Ama yapabilecek bir şeyi yoktu.

Sunghoon onu defalarca kez kırmıştı.

Ama bilmiyordu Sunghoon onu defalarca kırdığını, aynen şu an Riki'nin bu denli ağlamasının sebebinin sevdiği çocuğun kendisine her şeyden habersiz sarılıyor oluşuna ağladığı gibi...

Onu da bilmiyordu.

Sunghoon onu kendinden uzaklaştırmış, göz yaşlarını silmişti.

"Ağlama daha fazla."

'Neden bilmiyorum, ama canım çok yandı sen ağlayınca,' diyemedi Sunghoon.

Kalbini kırdığı için, çektiği vicdan azabına yordu bunu.

Ama bilmiyordu, aslında içine düşen bir aşk kıvılcımı olduğunu...

"Ağlatma o zaman beni."

"Özür dilerim. Kavga etmiştim ve sinirliydim, sana patladım. Gerçekten çok özür dilerim Riki."

"Kavga mı ettin? Kiminle? Neden?"

Diyemedi Sunghoon; 'annemle her zamanki hâlim diye.'

Ama bilmiyordu, ileride o kavgalardan kaçıp bu çocuğa sığınacağını...

"Önemsiz bir şeydi, boşver."

"Önemsiz olsa, kalbimi o kadar kıracak kadar sinirlenmezdin."

Kalbi binbir parçaya ayrıldı Sunghoon'un.

Dediği şeyler altında bir kez daha ezildi.

Kişiliğinden bir kez daha nefret etti.

"Gerçekten önemsizdi. Ben fazla taktım sadece ve sana patladım. Özür dilerim."

"Peki."

İnanmamıştı elbette Riki. Ama onu sıkmak istemedi, kendisinden bıksın istemedi.

"Ne yapsam affeder beni Bay Nishimura?" diye sordu Sunghoon gülerek.

Hâlbuki bilmiyordu; Riki onu çoktan affetmişti bile.

"Çikolatalı milkshake ısmarlarsan, barışabiliriz... Belki?"

"Tamamdır! O zaman bugün okul çıkışı milkshake içmeye gidiyoruz!"

Riki'nin onaylayarak kafa sallamasıyla, Sunghoon gülümsemiş ve saçlarını karıştırmıştı.

Çalan zil onları bölerken, Sunghoon iyi dersler dilemiş ve çıkmıştı sınıftan.

Yüzündeki tebessümün nedenini, kabul edilmek üzere olan özrüne yormuştu.

Ama bilmiyordu...

Yüzündeki tebessümün nedeni olan çocuğun, bir gün her şeyi olacağını...

﹏﹏﹏﹏﹏
•2023-06-08•

Sınır:⭐15 💬15

Kᴀᴄ̧ɪɴ Kᴜʀᴀsɪ| HᴏᴏɴKɪWhere stories live. Discover now