Mavi Ay Işığı

21 2 0
                                    

O an Attion'un her bölgesine gelen güneş ışığı sadece bir alanı ısıtamadı o alan, o kadar çok soğuktu ki artık hareket edemeyecek hale gelindi , insanlık şu zamana kadar gelişti ama diğerleri her zaman ilerideydi, bilinme gerçeklik ise karşıkonulamazdı

" soğuk " kendimi karanlığın içinden çekemiyordum, annemin yolladığı karanlık bana bir kabuk oluşturdu, gitgide yalnızlığına gömüleceğim

" uyan almina sabah oldu " yanağımda beni dürten parmak ile gözlerimi aralamaya çalıştım ama olmadı

" birazcık daha uyusam olmaz mı daha dünyayı kurtarmaya çok var " yengemin kıkırdamaya başladığını duydum, daha gözlerimi bile açamıyordum 

" uyanmalısın , hep birlikte kahvaltı yapalım abinde geldi " duyduğum kişi ile bir hışımla yerimden doğruldum

" abim mi , iyimi " meraklı sorum yengemin tebessümü ile azaldı, bir şeyi yoktu

" evet iyi " yengem üzüntülü halinden birazcık da olsa çıkmıştı

" hadi yemek yiyelim " yengem mutluydu ve bende mutluydum ama bu mutluluk ne zamana kadar sürecekti ne zaman kadar mutlu kalabilecektik, ya aramızdan birisine bir şey olursa

" bir şey olmayacak " yengem karamsarlığımı fark etmişti ve kendini mutluymuş gibi göstermeye çalışıyordu

" haklısın olumsuz düşünmemeliyiz " ona doğru döndüm ve tebessüm ettim, üstümdeki yorganı kaldırıp ayağa kaktım ki, ayağa hızlıca kalktığım için başım döndü ama iyiyim, ah kendimi avutmayı bırakmalıyım bas baya ölüme gidiyorum off

kıyafetlerimizi düzeltirken asleyde kalktı onu da düzeldikten sonra siyah çadırdan çıktık ve büyük Ermono amblemlerinin daha fazla olup bayrağı olan beyaz çadıra girdik çadırın içinde 4 kişilik bir sofra 3 hizmetçi ve 6 muhafız vardı ama en çok göze çarpan kişi kafasında Ermano nun tacını takan kişi oldu, o artık velihat prens değil imparatordu yeşil gözlerimiz sabitlendi birbirimizin gözünün içine bakıyorduk o bir saniye benim için yıllara bedeldi , abim beni baştan aşağı süzdü 

" fiziksel yok ama... " sorusu cevap eklemiyordu ve normalde olsam vermeyeceğim ceap ile

" çok derin " bana hüzünlü bir şekilde baktı

" son anları... nasıldı ? " sorusu aniydi, cevabı ise mutsuz

" onlar , gülümsüyordu " hızlı cevap verdim ki yalan olduğunu anlamasın , bu cevabım kalbimin içindeki yarayı kanattı ve o yara asla iyileşmeyecekti , iyileşse bile kim iyileştirecek 

 düşüncelerimi boş verip abime yeniden baktım o sırada tek tek düşen damlalar yüreğimi burktu, abimin yanakları ıslandı başını öne eğdi , o an bir şey fark ettim gözlerinin altı morarmıştı yorgundu acaba ne zamandır uyumuyordu  ve yeniden gözlerimiz kesiştiğine ise ben neden abime doğruyu söylemedim diye pişmanlık içinde kıvranmaya başladım 

" yemeğimizi yiyelim " o sırada çadırın perdeleri açıldı , violet yengem ve ashley geldi abim ashley'i görünce birazcık da olsa yorgunluğu gitmişti ashley'i öpücük yağmuruna tuttu tam o sıra kalbime bir sızı girdi acıttı ama sanki dejavu yaşıyordum ve bu his canımı çok yaktı çadırın perdesi yeniden açıldı içeri zacerion girdi reverans yaptıktan sonra abimin yanına gidip kulağına bir şeyler mırıldandı abimin kaşları çatıldı, oturduğu yerden bir hışımla kalktı ona sorgulayan gözlerle baktığımızı fark edince yapmacık bir tebessüm ile

" siz yemeğinizi yiyin ben çok geç kalmam "abim bize son kez bakıp dışarı doğru ilerledi ve zacerion bize tekrar selam verdikten sonra abimle çadırdan ayrıldı bir süre yengemle bakıştık sonra bir sürede yemekle bakıştık 

Ölüm SenfonisiWhere stories live. Discover now