21.BÖLÜM

47 42 0
                                    

Çağrı'nın Anlatımı İle

Kollarımın arasında adeta bir bebek gibi yatıyordu. Kafamı eğmiş boynunu kokluyordum. Bu kokuya ve Melis'e hiçbirşeyi değişmem. Melis'i ilk 2 yıl önce görmüştüm. O zaman ben lise üçken, Melis de lise ikiydi. Onu gördüğüm ilk gün ondan hoşlanmıştım. Sürekli onun yakınlarında olmak için sınıfındakilerle konuşuyordum. Tabi Melis o zaman yüzüme dahi bakmıyordu. Şaşırmıştım açıkçası. İlk defa bir kız bana bakmıyordu, benle konuşmak için uğraşmıyordu. Umrunda bile değildim. Sonra salak gibi gidip Yelizle sevgili olmuştum. En büyük pişmanlığımdı bu benim.

Melis'in etrafindakileri görünce onları öldürmek istiyordum. O bana gülmezken yüzüme dahi bakmazken, o şerefsizlere gülüyordu. İşte o zaman anlamıştım. Ben Melis'i seviyordum ve onu unutmak için Yelizle çıkmıştım. Tabi bunun bilincinde değildim. Onu sevdiğimi anladığım zaman ayrılmıştım Yeliz'den. Tabi hemen gidip benim hakkımda yalan yanlış şeyler söylemiş. Ve büyük ihtimalle de bu dedikoduları Melis de duymuştu. Bu yüzden hiçbir zaman onun yanına gidememiştim.

Evet, geçmişim de çok çapkındım. Ama ben Melis'i tanıdıktan sonra çok değiştim. Nerdeyse her akşam içerdim, eve geç gelirdim, takılırdım. Ama o karşıma çıktığı zaman herşey değişti. Hayatım altüst oldu sandım. Nerden bilebilirdim ki hayatımın ışığını bulduğumu. İçmeyi bıraktım, okuldan çıktıktan sonra direk eve gider oldum, sadece hafta sonları arkadaşlarımla buluşur oldum. Aklım hep Melis'teydi. Gözümü kapatıyorum Melis, gözümü açıyorum Melis. Sürekli onu görmek istiyorum, onunla konuşmak istiyorum. Rüyalarımda sürekli Melis'i görüyorum. Nasıl bir duygu bu? Hiç yaşamadım ben bu duyguyu. Sevmek böyle birşey miydi? Yoksa daha kuvvetli bir duygu mu bu?

Göğsümdeki hafif kıpırdanmayla Melis'in uyandığını anladım. Kafamı eğip yüzüne baktığımda gözlerini açıp ellerini yumruk yaparak gözlerini ovuşturmaya başlamıştı. Allah'ım sana geliyorum, nasıl bir güzellik bu. Tam bir bebek gibiydi şuan. Çok masumdu, öyle bir masumiyeti vardı ki onu ısırmamak için kendimi zor tutuyordum. Gözlerini ovuşturduktan sonra kafasını kaldırıp bana bakmıştı. Melis'e bakmaya devam ederek konuşmaya başladım.

Çağrı: "hayranlık dolu bakışlarla" Günaydın birtanem:)

Melis: "gülümseyerek" Günaydın...

Dedikten sonra olayların farkına varıp tekrar konuşmaya başlamıştı.

Melis: Ben burda mı uyudum?

Çağrı: Evet:)

Melis: Aman tanrım... Çağrı çok özür dilerim.

Çağrı: "kaşlarını çatarak" Neden özür diliyorsun?

Melis: Resmen göğsünde uyumuşum... Baskı yapmışımdır... "endişelenerek" Canın acıdı mı, gerçekten özür dilerim.

Gerçekten beni bir kez daha kendine hayran bırakmayı başarmıştı. Her geçen gün beni kendine bağlamayı başarıyordu.

Çağrı: Benim canım sen yokken acıyor sadece. Sen benim yanımdaysan eğer hiçbirşeyin önemi yok.

Bana öyle bir bakıyor ki... Sanki bakışlarında hayranlık ve... ve aşk vardı. Evet evet aşk vardı bu gözlerde görüyordum. Kendimi tutamayıp Melis'e sımsıkı sarılmıştım. Şimdi emindim işte. Bana karşı birşeyler hissediyordu. Sana çok güzel bir teklif yapıcam Melis'im merak etme.

Ozan: "sırıtarak" Ee gençler keyfiniz nasıl iyi mi?

Ozan herzaman ki gibi konuşarak bu güzel anı bozmasa olmazdı tabiki. Arkamdaki yastığı alarak Ozan'a atmıştım.

Çağrı: Boş konuşma lan! Sanane bizden! Sen kendine bak.

Sadece göz devirmekle yetinmişti. Şeytan diyor git dağıt ağzını burnunu!

Birinin beni izlediğini hissedip Melis'e bakmıştım hemen. Evet, beni izliyordu şuan. Ona baktığım zaman yanakları kızarmaya başlamıştı. Çok tatlıydı bu halleri. Uzun uzun birbirimize bakıyorduk. Gözlerini kaçırıp kafasını aşağıya eğmişti. Utanmıştı bebeğim:) Gülümseyerek saçına bir buse kondurarak konuşmaya başladım.

Çağrı: Utanma bebeğim.

Kafasını kaldırıp gözlerime bakarak konuşmaya başladı.

Melis: Utanmıyorum...

Çağrı: Akşam seni bir yere götürücem:)

Bu söylediğimle çok meraklanmışa benziyordu ki heyecanlanarak konuşmaya başladı.

Melis: Gerçekten mi!? Nereye gidicez peki?

Çağrı: "göz kırparak" Sürpriz bebeğim;)

Melis: Ya ama Çağrı ben meraktan çatlarım, lütfen söyle.

İşaret parmağımın ucuyla burnuna dokunup konuşmaya başladım.

Çağrı: Olmaz küçük hanım. Akşam görürsün nereye gideceğimizi:)

Melis: Offf!

Çağrı: "sahte bir kızgınlıkla" Sevgiliye oflanmaz!

Melis: Sen benim sevgilim değilsin ki.
Bunu demesiyle burunlarımızın sürtüşeceği kadar yaklaşmıştım ona.

Çağrı: Ya olsaydım?

Melis: Olsaydın...

Çağrı: Olsaydım... "Melis'in dudaklarına bakarak" İzin verir miydin?

İkimizinde nutku tutulmuş gibiydi. Sıkça nefes alıp veriyorduk. İkimizde heyecanlıydık. Kalbim depar atıyordu. Çok fazla atıyordu. Eminim Melis'te duyuyordu. Onun kalp atışlarını duymak beni mutlu ediyordu. Bu kalp benim için atıyordu, bu gözler beni görmek istiyordu ve bu dudaklar... beni öpmek istiyordu.

Melis: "Çağrı'nın dudaklarına bakarak" Evet, izin verirdim.

Yavaş yavaş birbirimize yaklaşıyorduk. Nefeslerimizi tenimizde hissediyorduk. Melis biranda hızla beni iterek koşarak odasına gitmişti. Utanmıştı yine. Bu hallerini çok seviyorum. Özellikle onu utandırmayı çok seviyorum.

Akşam ise bir organizasyon yapmıştım. Melis'e çıkma teklifi edicektim. Onun için çok güzel bir ortam hazırlamıştım. Sadece konuşma kısmı kalmıştı. Ama bir konuşma ezberlemicektim. İçimden ne geliyorsa onu söylicektim. Çünkü Melis doğaldı. Hiçbirşeyi yapay değildi. Bunun için önceden bir konuşma hazırlamicaktım.

Karmakarışık HayatDove le storie prendono vita. Scoprilo ora