4

98.9K 2.6K 922
                                    


Oy sınırını çabuk geçin de beklenen bölümlere gelelim

Oy ve yorumları unutmayın sevgili okurlarım

Bölüm sınırı 100 oy 40 yorum

Ece'yle olan kahvaltıda Çağların tabağımı kahvaltılıklarla doldurması haricinde dikkat çekici bir şey olmamıştı.

Sadece kapıdan girerken korumalardan rahatsız olduğumu söylemiştim. Çünkü arkamda iki adamın sürekli bizi takip ediyor olması rahatsız ediciydi.

Çağlar bunun güvenlik için önemli olduğunu savunmuş ve kabul etmeyerek beni masaya götürmüştü. Tripli hallerimi görünce ise ikna olarak korumalara dışarıda beklemeleri komutunu vermişti.

Sanırım biraz trip onu yola getirecekti.

Ece bizden beş dakika sonra gelmişti. Benimle uzun çaplı bir sarılmadan sonra Çağlar'la kısaca tokalaştılar. Kahvaltımıza geçerken sohbet Ece'nin sorularından oluşuyordu.

Cidden meraklı bir kızdı ama Çağlar sabırla sorularını yanıtladı. Kaç şirketiniz var, işiniz yoğun oluyor mu gibi özel hayattan uzak sorulardı bunlar.

Ece mesafeyi korumayı tercih ediyordu.

Tabi gitmeden önce Çağları ciddiyetle uyarmıştı, beni üzmemesi için. Bu anı silmek istiyordum.

Kahvaltıda tıka basa doymuş olarak geri arabaya binmiştik.

"Çağlar," diye adını seslendim. Radyodan kısık seste şarkı duyuluyordu.

"Söyle fıstık." Direksiyonu kenara kıvırarak yola devam etti.

"Okulumu dondurmuştum ya hani," ellerimle oynadığımı fark etmiş olmalı bir eliyle elimi tuttu.

İri elinin hissiyatı güven verirken tutmasına bir şey demedim. Bir hafta sonra bu temasın ufacık kalacağının farkındaydım.

"İstediğin zaman okuluna başlayabilirsin."

Gülümsedim, yüzüme canlılık gelmişti. "Gerçekten mi?"

Dudakları kıvrıldı. "Evet Hira. Benden istediğin ne varsa yapmaya hazırım."

Başımı camdan tarafa çevirirken cevapsız kaldım. Zaten hesabımda beş milyon vardı. Beş milyon dedikçe aklımda bir hafta sonrası canlanıyordu.

Stresimi eline batırdığım tırnaklarımla atarken farkına vararak eline baktım. Küçük çizikler vardı.

"Üzgünüm," dedim nefesim içime kaçarken.

Elimi daha sıkı kavradı ve gözlerini yoldan ayırıp bana baktı. "Dert etme."

Çağlarla birlikte eve geldik ama girer girmez bana "Çalışma odamda olacağım, bir ihtiyacın olursa adamlara söyle," demişti.

Onu işinden alı koymamak adına onayladım.

Ama şuan sıkıntıdan patlıyordum! Üzerinden 1 saat geçmişti ve salonda uzanarak televizyon izlemek hiç keyifli değildi.

Bu vakti evi gezerek harcamaya karar verdim. Yarım saat boyunca evi kurcalaya kurcalaya gezdim. Sıra bahçeye geldiğinde salondaki dışarı açılan kapıdan çıkmıştım.

Bahçede sigara içen bir korumayı görünce onun yanına ilerledim. Beni görünce tedirgin oldu ve sigarasını söndürdü.

"Kusura bakmayın Hira Hanım," ellerini saygıyla önünde bağlamıştı.

Tebessüm ederek "Sakin ol, ben senin patronun değilim," dedim.

Kabul etmeyerek başını iki yana salladı. "Bir ihtiyacınız mı vardı Hira Hanım?"

BİRLİKTE +18Where stories live. Discover now