6

171 26 11
                                    

"Dediğim gibi  yarın bir kez daha kontrole gelmenizi istiyorum. Sonuçları görüp beraber tedavi sürecini konuşalım"

Ayfer hanım suratıma korku ve endişe ile bakıyordu. Şüphelerimden dolayı bende onun gibi davranmak istesem de ben bir doktordum ve sakin kalmalıydım.
Kalbim ağrıyordu Beren daha küçücüktü. Daha 5 yaşında küçücük bir çocuktu o.

"Ayfer hanım endişelenmeyin lütfen. Sadece son bir test yapmak istiyorum. Emin olmak için."

"Neye emin olmak için. Bakın Asiye hocam benim Berenden başka evladım yok. Sorun ne ise lütfen söyleyin bana. Lütfen"

Ona lösemi den şüphelendiğimi nasıl söyleyebilirdim ki. Hem belki boş şüpheydi boşuna kadını üzemezdim.

"Yarın konuşalım Ayfer hanım. Her şey netleşsin öyle"

Ayfer hanım tatmin olmasa da tatlı Berenini de aldı ve odamdan çıktı. Onları uğurladıktan sonra kapımı kitledim ve sessizce gözyaşlarımın inmesine izin verdim.

Nasıl böyle bir şey söylenirdi. Nasıl derdim kızının omuzlarına kocaman bir yük geliyor diye. Çok ağırdı bu. Bu mesleğin en büyük ve korkunç zorluğu da buydu ya. Hatta bazen hastalarını kurtaramazdın da. İşte bu yüzden cerrahiyi seçmemiştim. Bu yüzden. Ben yapamazdım. Ameliyatlara girip hasta kaybetme riskini alamazdım. Bu kadarı bünyeme tersti.
Gözlerimin önüne bir anda Berenin gözleri geldi. Güzel yüzü kıkırtısı doldu kulaklarıma. Onu ne olursa olsun ne pahasına olursa olsun kurtaracaktım. Oturduğum yerden kalkıp elimi yüzümü yıkadım ve odamdan çıktım. Koridoru geçeceğim sırada asistanım Eyübü gördüm yanıma geliyordu.

"Asiye hocam bende yanınıza geliyordum beni çağırmışsınız"

"Maşallah Eyüp atı alan Üsküdar'ı geçti oğlum. Nerdesin ya ben seni çağıralı yüz yıl oldu sanki"

Eyüp mahçup bir şekilde başını eğdi.

"Kusura bakmayın hocam Selda hemşire ile bir lafa dalmışız da ben unuttum"

Eyüpün mahcubiyetini fark edince çok da üzerine gitmek istemedim.

"Neyse bu seferlik affettim seni. Ama bir daha olmasın. Şimdi odama git ve son gelen hastamız Beren Gülcenin son kan tahlilini bir kez daha incelenmesini söyle olur mu. Hatta mümkünse çok da hızlı olsun"

"Neden sorun mu olmuş hocam"

"Nedenini sorma Eyüp. Sen dediğimi yap hadi marş marş"

Eyüpü arkamda bırakıp koridor boyunca ilerledim ve lobiye vardığım sırada birinin kolumdan tutması ile sıçramıştım. Arkamı döndüğümde Ömeri nefes nefese gördüm.

"Ömer"

"Sesleniyorum sesleniyorum duymuyorsun Asiye"

"Aa şey kusura bakma biraz dalgınım da"

"Beren için mi"

Bir anda duyduğum isim ile şaşkınlıkla kalakaldım.

"Anlamadım yani sen nereden tanıyorsun Bereni"

"Az evvel lobide baygınlık geçirdi apar topar acile aldık senin hastan olduğunu söylediler sonra senin odana geldim ama bulamadım. Eyüpü gördüm o da lobiye doğru geldiğini söyleyince peşinden geldim"

Duyduklarım ile kan beynime sıçradı. Sanki tüm sesler kesilmişti beynimin zonklama sesini işitiyordum. Koşa koşa acile doğru ilerledim. H bir şeyi duymuyordum hiç bir şeyi işitmiyordum. Sadece oraya varıp Bereni görmek istiyordum. Acil kapısına geldiğimde tam karşıda burnuna pansuman yapan annesini ve boncuk boncuk bakan bereni gördüm. Buraya zaten burun kanaması arttığı için gelmişlerdi. İçeri adım atamadım. Kalbim paramparçaydı sanki. Korkuyordum. Ömerin tekrar yanıma geldiğini hissettim. Beren el salladığı zaman gözlerimiz birleştiği an dayanamadım ve ağızımdan bir hıçkırık firar etti. Bakışlarımı kaçırdım ve sırtımı döndüm ona. Beni ağlarken görmesini istemedim.

"Asiye iyi misin. Ne oldu analacak mısın"

Tam Ömere bakıp konuşmaya çalışacaktım ki bu sefer de gözlerim Eyüp ile kesişti.
Eyüp elindeki kağıt ile bakışarak geliyordu. Onun gözlerinde hüzün vardı. Kafamı olumsuz anlamda sallıyordum. Duymaya hazır değildim.

"Hocam sonuçlar çıktı"

Elime kağıdı aldığımda gördüğüm sonuçlar ve köşedeki pozitif işareti ile gözyaşlarımı daha fazla tutamadım.
Ever minik Beren lösemiydi.
O küçücük bedeni ile kocaman bir hastalık ile savaşacaktı. Peki kazanan kim olacaktı.
Artık ayakta duramıyordum dizlerimin üzerine düşmüştüm. Düştüğüm yerde hunharca ağlamak istiyordum ama tek yapabildiğim sadece sessiz sessiz yaşlarımı akıtmaktı.
Ömer de benim gibi yere çöküp omuzlarımdan tutup destek olmaya çalışıyordu.

"Ağlama Asiye. Ağlama sen güçlü olacaksın ki Beren de olacak. Hem bak erken teşhis diyor. Tıp bu kadar gelişmişken umudumuzu kaybedemeyiz."


Doruk

Hastahanede tur atmak istemiştim. Islık çalmayı da severdim ara ara. Islık çalarken yürüdüğüm koridorda gördüğüm herkese selam veriyordum. Hal hatır soruyordum. Kısacık sürede herkesle muhabbetimi kurmuştum. Severdim çevremin geniş olmasını. Herkesle anlaşamasını da bilen biriydim aslında. Bir tek o inatçı kıvırbaşla anlaşamıyordum.

Acilin oraya geldiğimde kapının orada gördüğüm kişiler ile bir adım geri atmıştım. Kim diye iyice baktığımda Asiye ve Ömerin olduğunu fark ettim. Asiye yere çökmüş ağlıyordu. Bir dakika ağlıyor muydu. Neden, ne olmuştu ki acaba. Yine babası mı bir şey yapmıştı acaba. Sanmam. Babası vurduğunda ağlamamıştı o gün. Şimdi bir de herkesin içinde hiç sanmam.

Merak etmiştim sormak istedim ama Ömerin onu omuzlarından tutup teselli etmesinden dolayı nedensizce gitmek istemedim.

"Sakın bana aşık olma Atakul"

Bu cümleler zihnimde neden canlandı ki şimdi. Neden tekrar o anı düşündüm. Bana aşık olma demesinin sebebi Ömere aşık olması mıydı.
Kafamı sallayıp düşüncelerimi silmek istedim. Bana neyse.
Ne alaka şimdi bunu düşünüyordum ki.
Hızla oradan uzaklaşıp odama tekrar girdim.
Odama girdiğimde kapıyı öyle sert kapatmıştım ki kendim bile ürkmüştüm. Neden böyle gerildiğimi sinirlendiğimi anlayamıyordum.
Sandalyeme oturduğumda sakinleşmek adına geriye doğru gerilme hareketleri yaparak rahatlamaya çalıştım. Bir kaç saniye öyle kaldıktan sonra dikleşince gözüm masamın ucundaki çerçeveye takıldı.

Onun güzel yeşil harelerine baktım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Onun güzel yeşil harelerine baktım. O güzel gülüşü her daim beni de güldürürdü.
Elime aldığım çerçeve ile güzel yüzünü sevdim.
Özlüyordum onu. Ne kadar inkar etsem de onsuz yaşamak zordu. Hayat güzel falan da devam etmiyordu. En güzel anımda hep aklıma geliyordu.
Peki ya şimdi.
Şimdi neden aklıma gelmiştin ki.
Buruk bir tebessüm doldu yüzümde.

"Özlemin hiç bir zaman bitmeyecek değil mi"

MR. Doctor & MRS. Doctor Where stories live. Discover now