Küçük Prens

244 32 57
                                    

☆

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bu dünyada herkesin bir planı bir amacı vardır. Tıpkı Hyunjin'de de olduğu gibi ama tek bir farkla Hyunjinin bu dünyada amaçları yoktu ki olamazdı da zaten o bu dünyada amacı olacak kadar yaşamamıştı sadece 5 yıl geçirebilmişti. Hyunjin her şeyden habersiz  onun için planlanan bu dünyada yaşamaya çalışıyordu küçücük bedeniyle. Onun asıl amacı hasta kardeşi için bir umut olmaktı ama o annesinin karnında henüz 3 aylıkken hiç göremediği kardeşi ölmüştü belki Kral ve Kraliçenin nefreti bu yüzdendi. O onların güçlü biricik çocuklarını kurtaramamıştı ki kendisi neden doğmuştu ? Sanki bir işe yararmış gibi.

Cezasının dolmasına daha 5 gün vardı. Sam yine gitmişti ama bu sefer ona söz vermişti o at çiftliğine beraber gideceklerdi atlara binecekler ve belki de onu bu hayatta tek seven ablası Yuhan'ın onlar için yaptığı kurabiyeleri yiyeceklerdi. Burada diğer mahkumlardan kalan artık rengi yeşile dönen ekmek ve kötü kokmaya başlamış içinden kurtların çıktığı meyveyi yemek istemiyordu.  Ama biliyordu ki bunları yemezse bir daha hiçbir şey yiyemezdi. Sarayda kimse Krala karşı çıkacak kadar cesur değildi. Henüz.

Ablası ona bir oyun öğretmişti her babası ah pardon Kral onu yine bu zindana attığında eski mutlu olduğu günleri düşünmesini söylemişti. Aklına ilk gelen Sam dışında ki tek arkadaşı Felix olmuştu onunla nasıl arkadaş olduğunu hatırlayınca o kapkaranlık zindanı aydınlatabilecek kadar güçlü acı bir kıkırtı bırakmıştı. 5 gündür dinmeyen dışarıdaki yağmur ise yerine şimdi güneşe bırakmıştı.

Felix, Hyunjin'in yardımcısı Olivia'nın erkek kardeşiydi. Olivia'nın babası Bay Lee ise Kral Hwang'ın veziriydi bütün ömürlerini Hwang Krallığına adamıştı Bay ve Bayan Lee. Bay Lee çocuklarına aşık bir adamdı onlar için herkesi karşısına alabilecek kadar güçlü hissediyordu hep kendini onların gözünden akan tek damla yaş kalbine bir kor düşürüyordu.

Hyunjin bir gün resim kalemlerini bulamayınca Olivia'yı aramaya başlamıştı ama gördüğü manzara canını öyle bir sıkmıştı ki küçücük kalbine çok ağır gelmişti belki kıskanmaya hakkı yoktu ama kıskanmıştı işte Bay Lee'nin çocuklarıyla oyun oynadığını görünce keşke dedi içinden keşke, 'babam da Olivia'nın babası gibi beni sevemez miydi?' O ve diğer kardeşleri ona ne kötülük yapmıştı ki? Hyunjin hep uslu bir çocuk olmuştu ama sadece birini kıskanmıştı Olivia'nın kardeşi Felix'i.

Felix, ah Felix ise Hyunjinden bir sene sonra doğmuş olmasına rağmen onunla aynı yaşta duruyordu belki de Hyunjinin aksine iyi bir bakım aldığı içindir. Hyunjin, Olivia'nın kucağında Felixi görüp onunla oynadığı oyunları Felixle de oynadığını görünce ilk defa birini kıskanmıştı sahi ablası onunla oynuyordu evet ama o babasına baba bile diyemezdi ki Kralın kesin emriydi saraydaki herkes gibi onlar da Krala Kralım diye hitap edecekti. Felix Bay Lee'ye her baba dediğinde Bay Lee'nin gözlerinin içi patlıyordu adeta Hyunjin o zaman farketti aslında babaların çocuklarıyla oyun oynayıp onlara güzel sözler söylediğini. O kıskançlıkla gidip Felix'in sarı tutamlarını çektiğinde küçük çocuk hemen ağlamaya başlamıştı. Hyunjin o ağladığı için içten içe çok pişman olsada bir şey yapamadı Bay Lee hemen yanlarına gelip Felixi sakinleştirmiş daha sonra da Hyunjine karşı tam elini kaldırmıştı ki Hyunjin kendini geri çekmişti halbuki Bay Lee sadece Felixi sevdiği gibi Hyunjinin saçlarını da okşamak istemişti. O günden sonra ne zaman Bay Lee'nin yanına gitse Bay Lee onun saçlarını okşar Felix'le oynamasına izin verirdi.

Hyunjin zindanda bunları düşünürken içeri Felixten sonraki biricik dostu Sam girdi. Aklının bir köşesine yazmıştı bir gün Sam ve Felixi tanıştırmayı. Ama bunu Sam'a söylediğinde Sam ilk defa ona kızmıştı Hyunjin babası ona vurduğunda bile bu kadar ağlamamıştı biricik dostu ona neden kızmıştı ki? Alt tarafı onu diğer dostuyla tanıştırmak istemişti. Sonradan aklına gelenlerle yüzü asılmıştı Sam'ın ona neden burada olduğunu söylemesine rağmen o biricik arkadaşının canının yanıp yanmayacağını umursamamış ve ona ısrar etmişti üstelik. Ah ne büyük aptallık. Aklına gelen şeylerden sonra Sam'a sıkıca sarıldı ve ısrar ettiği her gün için özür diledi Sam ne olduğunu anlamasa da biricik arkadaşının sarılışına karşılık verdi o da biliyordu küçük prensin ne kadar yaralı olduğunu o da aynı yerden yara almamış mıydı sahi? Hyunjin babasının Sam'ın vücudunda açtığı yaralara birer öpücük kondurdu sanki işe yararmış gibi.

Bu sırada Kralın ise başka planları vardı. Minik güzel iblisini eğitip kendi yararına kullanacaktı. Güzel oğlu Hyunjin belki de Bay Lee'in oğlunu bile yenebilecek güce ulaşacaktı. Belki de mi? Ah kesinlikle ulaşacaktı. Kral Hwang bunun için her şeyi göze almaya hazırdı. Hyunjinin acı çekip çekmemesi şu an umrunda değildi. Madem ona böyle bir lanet verilmişti bunu en iyi şekilde kullanacaktı. Bu savaşta kimin canının yanacağı önemsemedi onun şu an tek önemsediği şey kazanmaktı ve bunun için nelerden fedakarlık yapması gerekirse yapacaktı. Bu güzel iblisi olsa bile. Belki de Tanrı onu gerçekten seviyordur belki de lanet dediği güzellik ona şu zamana kadar sahip olamadığı her şeyin kapısını açacaktı. Ama unuttuğu bir şey vardı kader ağlarını çoktan örmüştü ve bunu değiştirmeye kimsenin gücü yetmezdi.

☆

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
You Should See Me In A Crown||HyunhoWhere stories live. Discover now