12

79 13 10
                                    

Sunoo'dan
Bugün kahvaltıyı odamda değil arkadaşlarımla yapmıştım. Gerçekten enerjileri bana iyi gelmişti. Yalnız kalmaktansa belki böyle unatibilme umudunu vermişti bana.

Şimdi herkes odasına dağılmıştı. Ben de odamı topluyordum. Masanın üstünde duran defteri durması gereken yere yanı çekmeceye koymak için çekmeceyi açtım. Oraya kaç aydır açmıyordum acaba. Ne var ne yok kurcalamak istediğim.

Bir süre baktıktan sonra artık bittiğini düşünüp her şeyi düzenli şekilde geri koyacakken dipte kalan parlak bir mavi rengine sahip katlanmış bir kağıt buldum. Ne olduğundan ve ne zamandır burda olduğundan haberim yoktu. Kağıdı elime aldığımda üstünde bir şey vardır diye bakmıştım ama yoktu. Açıp içindeki yazıyı okumaya başladım.

"Hyung, bunu sen yanımda uyurken yazıyorum. Ben de uyumaya çalıştım ama seni izleyip bir şeyler düşünmekten uyuyamadım. Her neyse. Umarım bunu okuduğunda da yine böyle mutlusundur. Belki de yine yanında ben varımdır şu an. Gerçi bunu okurken yanında olmasam da ben her zaman senin yanında olucam. Her zaman yakınlarında olucam. Ben seni bırakmam. Hyung gerçekten uyurken bile harika gözüküyorsun şu an. Çok huzurlu gözüküyorsun. Melek gibi. Eminim, seni asla bırakmam ya da küsmem. Biz küsemeyiz zaten. Acaba bunu okuduğunda yıl kaç olur. Belki yarın bulursun gerçi. Neyse ben biraz daha seni izlicem bayy.
Ördeğindenn"

Okuduklarımın ardından göz yaşlarım benden izinsiz akmaya başlamıştı bile. Kağıdı ıslatıyorlardı ama hareket edip durduramıyordum. Okuduğum gibi ayakta kalmıştım öyle. Hala kağıtla bakışıyordum ki kapım aniden açıldı.

"Aşağı inerken söyle dediler, yemek hazır"

Niki'nin sesiydi. Evet onun sesiydi ama ben kafamı bir an olsun bile kapıya çeviremedim. Hala kağıda bakıyor ve ağlıyordum. Niki konuşmasından sonra parlak mavi kağıdı görüp tanımış olacak ki konuşmaya başladı.

"O kağıt..
Şimdi mi okuyorsun?"

Lafının sonuna doğru konuşmasını kesip "Kapıyı çek ve çık" dedim. O da biraz daha bakakalıp dediğimi yaptı. Mektupta bahsettiklerine nolmuştu. Ne değişmişti. Seni asla bırakmam falan diyodu. Komikti. Sözünde durmalıydı. Dutamayacaksa konuşmamalıydı. Ona tekrar tekrar kızdım ve ona karşı böyle şeyler hissettiğim için kendime de. Gidip de hesap sormak istiyordu, yapmıyacaksan neden konuşuyorsun demek istiyordu.
Ayrıca mektupta seni izlemeye devam edicem falan diyordu. Beni İzleyip düşündüğü şey nefret miydi yani. Hayır olamazdı. Eski Niki öyle değildi. Belki de öyleydi

Aşağı yemeğe inmiştim ama elimdeki çubukla kafam tabağımda gözlerimde Niki'de olacak şekilde boş boş bakınıyordum. Bakınmıyordum aslında düşünüyordum. Eski onu. Notu yazarkenki onu düşünüyordum. Beni gerçekten o kadar seviyorsa ne opmuştu diye düşünüyordum. Gerçi ben bu sorunun cevabını çok aradım ama cevapsız kaldı.

Niki yavaşça gözlerini benimkinin hizasına getirdiğinde biraz daha sinirle baktıktan sonra gözlerimi ayırdım ve o şekilde düşünmeye başladım.

Yanımdaki Sunghoon hyung "Artık yiyecek misin Sunoo?" dediğindeyse yemeye başlamıştım. Kafamdaki soruların cevabını merak etmeye devam ediyordum. Bunun cevabı Niki'deydi ama Niki bende değildi. Konuşamazdım onla. Tekrar sinirlendim. Neden yapmıştı. Cevap nerdeydi.

eskiler sadece özlenir mi -sunki-Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang