Ateş - GECE

142 32 14
                                    

Ne olduğundan ne olacağından haberim yoktu. Hayatı hayallerimi gerçekleştireceğim ümidi ile yaşıyordum. Güzel gidiyordu geçirdiğim çocukluk zamanım ve ben olacaklardan tamamen habersizce yaşamaya devam ediyordum. Her şeyi toz pembe gören çocuk gözlerim çocukluğunu öldüreceğinden habersizdi. Şimdi sizi 16 sene öncesine götürüp 16 sene sonrasına kadar yaşadığım fakat yaşayamadığım hayatımı kaleme alıyorum. Yazıyorum çünkü ben yazdıkça sizinle Büyüyeceğim.

Sabah soğukluğunda annemin kalktığını görüp merakla arkasından ayaklanıp bende ilerledim. Ellerimin üşümesini burnumun soğukta kızarmasına aldırmayıp annemi takip ediyordum. O balkondan aşağı inip amcamla buluştuğunu görene kadar her şey normal gelmişti bana. O zamanlar köyde kalıyordum.  Amcam anneme eve gir dercesine işaret etmişti, çocuk gözlerimle olayı anlamaya çalışırken kalbimin acısı nefes almama engel oluyordu. Kalbimin acısı ellerimin üşümesini hissizleştirmişti. Üşüyüp kızaran burnum göz yaşlarımın üzerinden süzülmesi ile ısınmıştı. Çocuktum ben anlayamazdım kötü düşünemezdim. Sadece birlikte içeri geçişlerini izledim. Sanırım anlamam gerekiyor du. Anlamalıydım.
Soğuk kış gününde kala kaldım, balkonun merdivenlerinde öylece oturup o kapıyı izledim. Ayaklarım kalkıp gitmek istiyor du ve ben gidemiyordum. O an bir kış sabahı başlamıştı benim büyüme zamanım. Dakikalar sonra kalkıp odama çekildim. Üşüyen bedenim battaniye altında yumuşayarak uykuya verdi kendini. Öğlene doğru uyandığım da annemin babamla tartışma seslerini duyuyordum. Bir şey anlamak istemesem de anlamaya başlamıştım olanları. Derin bir nefes almak dahi zorluyor du beni. Vücudum dahi farkında idi olanlara. Odamı toparlayıp onların yanına gittim. Babamın borçları çoktu, belli etmese dahi her kavgasında annem hatırlatıyordu.
Annem:
- Bıktım senin borçlarından doğru dürüst alışveriş yapamıyorum eve, hayatımı mahvettin! ben öleyim sen arkamda kal!. Sürün bana yaşattıkların yüzünden.!!

Bağırışlarını duyuyordum. Onu izledikçe onun bağırmasını duydukça için için kahroluyordum. Annemden sürekli uzaklaşıyordu, ruhum, kalbim. Hele ki babamı çaresiz gördükçe anneme nefretim büyüyor du içimde. Aneme ne kadar bağlı olsam da babamı üzmesi kendinden soğutuyor du.
Beni gördükleri zaman annem sustu.
Televizyon izlemek için oturma odasına geçip uzandım. Kendimi televizyona kaptırmışım, Annemin telefonu çalmaya başladı, yüzüne baktığım da amcamın aradığını  gördüm. O telefonu açıp ona o kadar şeyler söylemek istiyordum ki...
Annem :
-Kim aradı kızım?,
Bana çevirdi gözlerini. Cevap vermeme gerek kalmadan  telefonu alıp çıktı kendi odasına. Hiç bir şey dememişti bile. Babası için kendisi için, bu olanlara inanmamak için susan bir küçük kızın hayatı bu. Kapının dibine oturup konuşmalarını dinlemeye başladım. Kahkaha sesleri yükseliyor yükseldikçe benim içim eriyordu. Annem güldükçe yanaklarımdan istemsizce gözyaşlarım süzülüyordu. Ne olduğunu bilsem de kendimi kandırmak istiyordum. Bir çıkış yolu bulmak istiyorum. "Kabul etmek istemiyorum hayır hayır!!!" deli olmayı tercih ediyordum.
Kalkıp hiç bir şey olmamış gibi odama geçtim. Duvara yaslanıp "artık büyüme zamanı artık güçlü olma zamanı"  avuttum kendimi. Akşama kadar uyuya kalmışım o köşede.
Yaşım ilerledikçe, olanlara aklım erdikçe yolum uzuyor yüküm artıyordu. Bana iyi gelen tek şey yazmaktı, geçip bir köşeye her şeyi satırlara döküyorum.  Artık liseye gidiyordum. Genç bir kız olmuştum. Babama bağlılığım her geçen gün arttıkça ailemden uzaklaştığımı hissediyordum. Korkardım karanlıkta kalmaktan fakat tek başıma karanlık odada uyumayı tercih ediyordum. Klasik bir gün akşamı okulda yarı günümü tamamlayıp, eve yürümeye başladım.  Yolda gördüğüm çiçeklerden bir kaç tane toplayıp yoluma devam ettim. Eve geldiğim de çiçeklerimi defterimin arasına bıraktım. Bütün günün yorgunluğunu atmak için, üzerimi değiştirip kendimi soğuk duşun altına verdim. Duştan sonra günlük rutinimi de yapıp derslerime başladım.  Yine kavga sesleri vardı yan tarafta, yine annemle babamın sesleri kulaklarımı deliyor du. Bu sefer onları görmek istemiyordum, gördükçe kendime kızıyorum. Sesler yükseldikçe dayanamayıp hızla odadan çıktım.
Babam:
--Hülya  yeter artık yeter!!! bıktım senin bu tartışmalarından bıktım!! Öldüreceğim kendimi yeter!!! intihar edip çıkayım mı hayatınız dan haa!! çok mu mutlu olacaksın!!!

ⓊⓎⒶⓃⒾŞWhere stories live. Discover now