⭐Paşa Konağından Hareme⭐

171 8 14
                                    

1606

Beklenen düğün gerçekleşmiş ve Sultan Ahmed hanesine yeni bir eş daha eklemişti. Bu yeni gelinin adı Fatma Ferahşad'tı. Üstelik saraya yalnız da gelmemişti. Kız kardeşi Emine Adilşah da gelmiş ve bu kız da hareme baş haznedar ilan edilmişti.
( Aynı zamanda düğünde gelinin baş nedimesiydi. Saraya yerleşince rütbe aldı. )

Hünkarın baş kadını olan Mahfiruz ise kurduğu düzenin bozulması ve büsbütün unutulup gitmenin korkusuyla her ne kadar çok üzülmüş olsa da üzerine düşen vazifesini eksiksizce yerine getirmiş ve dahi nihayetinde de gerek harem gerekse hünkar nezdinde bir nebze de olsa itibar kazanmıştı.

Mahpeyker ise tam aksine bu düğün karşısında yas tutmaktaydı. Zira ona bahşedilen ikinci kadın ünvanı, Fatma Ferahşad Hatun'un hür olup gelin olarak saraya gelmesiyle elinden alınmış ve haliyle de o bir adım daha gerilemişti.

...

***

Taşlık boyunca sıralanan cariyeler, halvetten dönen gelini karşılamak adına selama durmuştu. Ardından ise Fatma Hatun'un dairesine çıkartılan sandıklar dolusu halvet armağanları ise görenlerini hayran bırakmış ve dahi bu güzelliklerin hasretini çekmelerine neden olmuştu.

" Hatundaki talih değil de nedir ? Sen alelade bir paşanın yeğeni ol. Sonra da gel saraya kurul. "

Taşlığa bakan ahşap korkuluklu terasta duranlar Mahfiruz ve kardeşi Şahincan'dan başkası değildi. Orada durmuş, aşağıda kızlar arasından salına salına geçen Fatma Ferahşad Hatun'a bakıyorlardı.

" Fatma Sultan'a ( Safiye'nin kızı olan) dua etsin. Aksi halde olup olacağı en fazla bir paşa zevcesi olmak olurdu."

Öfkesini kardeşinden gizleme ihtiyacı duymamıştı Mahfiruz. Kaldı ki zaten Şahincan onun her şeyiydi ve her şeyini de pek iyi bilirdi.

" Dert etme abla. Mahpeyker misali o da gelip geçici bir heves olup çıkacaktır. Sen ise... Senin yerinse hep baki kalacaktır. "

Doğrusu kardeşinin bu sözlerine katılmamıştı Çerkes Haseki. Zira o kocasıyla arasında zuhur eden soğuk rüzgarların gayet de farkındaydı. Kendini kandırmanın anlamı olmadığı gibi bir şeyler yapmanın vakti geldiğini de biliyordu o.

" Ah...  "

...

***

Onlar orada bakınadursunlar Sultan Ahmed'in aynı anadan doğma kardeşleri İsmihan ve Fatma Sultanlar, Paşa Konağından hareme getirilen gelinlerini onun dairesinde karşılamışlardı.

Fatma pek utangaç halde kendilerini bekleyen görümcelerinin ellerini tek tek öpmüştü. Akabinde de onların buyur ettikleri bir Acem şiltesi üzerine edeple sokulmuş ve yüzünü de yere eğmişti.

" Halvet müjdeni aldık. Bu bizi ziyadesiyle memnun etti. "

İsmihan Sultan'ın sözlerine karşılık yüzünü kızartmakla yetinmişti Boşnak Hatun.

" Dilerim hünkar ağabeyimle mutlu bir haneniz, nice de evlatlarınız olur."

Bu kez de sözü Fatma Sultan almış ve gelinine iyi dileklerde bulunmuştu. Bunlar hoş şeylerdi şüphesiz. Hoş olmasına hoştu da sultanların esas amacı onu bu saray hakkında bilgilendirmekti.

" Rahmetli validem, harem tebessüm yuvasıdır. Daima gülümsemeli, derdi. Zira padişahların saadeti buradan geçermiş. "

Şimdi Fatma Sultan da Fatma Ferahşad Hatun da konuşmakta olan İsmihan Sultan'ı dinlemekteydi.

ÇERKES SULTAN : MAHFİRUZWhere stories live. Discover now