a.|4: a.

10 2 0
                                    

Siz: Anıl'la ilerletmişsin baya 😌 (09.30)

Bacı: iki günde ne kadar olursa o kadar (09.40)

Siz: başardık yani (09.40)

Bacı: Anıl'a karşı hislerim yok yalnız (09.40)

Siz: 2 günde olsaydı şüphe ederdim zaten bscı (09.40)

Siz: demek bugün sensiz olan otogara geleceğim
Siz: hic problem değil

Siz: keyfine bak bacı (09.43)

Çok geçmeden, çok da uzun olmayan yolculuğumun sonuna geldiğimde Rüya'ya attığım mesajda haklı olduğumu anladım.

Rüya beni karşılamaya gelmemişti. Halbuki ben Rüya'ya gelmiştim.

Neyse, diye geçti içimden. Zaten benim ayrı işim var.

Küçük bavulumu sürüye sürüye otogardan çıkıp bugün ne yapacağımı düşündüm.

Saatin 11'e geldiğini de kol saatinden öğrenmiştim.
Eğer Rüya evde değilse, ki değildi, kapı kitliydi ve benim anahtara ihtiyacım vardı.
Ne üzerimde bir kuruş ne de o kuruşu evden alacak bir anahtar vardı.

Rüya'yı aramalı mıydım? Ama dün Anıl bugün şehir dışında olacaklarını söylemişti.

Aklıma gelen şey ile kaşlarım çatıldı.

Rüya evinin anahtarından Ateş'e vermiş olabilir miydi?
Ateş'i aramam ne kadar doğruydu?

Hızlıca kafamı sağa sola savurdum ve gelen düşünceyi kafamdan def ettim.

Otogara yakın bir kütüphaneye geçmek daha mantıklıydı.

Hızlıca kütüphaneye geçerken hissettiğim nem ve yapışıklık midemi bulandırdı.

Son anda kendimi kütüphaneye atarken kütüphanenin havasızlığı da mide bulantıma çorba tuzu olmuştu ve burada yapacağım tek şey Ateş'ten anahtar istemekti.

a. aranıyor...

a. çalıyor...

"Efendim?" dedi karşıda kalın bir ses.

"Rüya'nın evinin anahtarı var mı sende?" dedim onun kadar nazik bir şekilde konuşmaya girmeyerek.

"Şimdi de dedektif mi oldun küçük hanım?" Laubali sesi kulaklarımı çınlattı.

"Kes. Bir soru sordum sana."

"Yoksa bu bir sınav mı?" gülümsediğine o kadar emindim ki.

"Niye bu kadar uzatıyorsun? Evet ya da hayır cevabını vereceğin bir soruyu?"

"Evet." dedi sonunda istediğim cevabı vererek.

"Bana lazım onlar."

Kahkahası kulağımı doldurdu.

"O anahtarla o kapıyı yalnız ben açabiliyorum."

Şuan şaka kaldıracak bir bünyem yoktu ve sanırım güneş başıma geçmişti.

"Gerizekalı herif. O anahtarları bana getireceksin."

"A-a yakışıyor mu sana böyle hitaplar." Sesindeki sakinlik ve bir o kadar kendini bilmişlik sinirimi bozuyordu.

"Ama sana yakışıyor böyle lakaplar."
Telefonu yüzüne kapattım ve sonrasında sohbetine girdim.

Siz: Canlı konum paylaşılıyor.

Siz: Derhal o anahtarı getirmezsen benim gibi sürüyle bela alırsın başına. (12.05)

Görüldü.



MuhalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin