8

26 5 0
                                    

*Childe'nin ağzından*
Gözüme gelen güneş ışıkları ile uyanmam bir olmuştu. Kafamı hafifçe kaldırdığımda eşsiz bir manzara gördüm. Elimi yanağına koydum ve o pürüzsüz tenini okşamaya başladım. Tanrım.. nasıl bu kadar mükemmel olabiliyordu?(tanrı childe hani..) Dudakları köfte gibiydi, dolgun ve güzellerdi. Kirpiklerini sanki ipek böcekleri teker teker işleniş gibiydi. Burnu.. burnu ise bir kaydıraktan farksızdı. İnce ve hafif kıvrımlı güzel bir burnu vardı. Dudaklarına rahatça bir buse bırakabilmek için doğruldum ve ufak bir buse bıraktım ona. Hoşuna gitmiş olacak ki hafif bir gülümseme ile doldu yüzü. O gülümseyince kar yağan dağlarıma bahar doluyordu. Uzun süren sessizlik kapı açılması ile bozuldu. İçeri Zhongli'nin yardımcısı Ningguang gelmişti. Ona döndüm merak etmiştim neden buradaydı? Evet Zhongli ile yaşıyordu ama neden sabahın 7'sinde burdaydı? Yanıma gelip oturdu;
-Tartaglia.
-Hm?
-Amacın ne?
-Amacım mı?
-Amacın Zhongli'yi öldürmekse tehlikeli sularda yüzüyorsun.
-Bayan Ningguang Hanım neden sevdiğim adamı öldürmek isteyim?
-Neden onun yanındasın? Ondan iğrendiğini söylememiş miydin?
İğrenç şeyler yaptığım doğru fakat birilerini korumam içindi her şey;
-Evet dedim fakat sizde küçük beyaz yalanlar söylemez misiniz?
-Senin söylediğin beyaz yalanlar yüzünden onu kaybediyorduk.
-Ne?
Derin bir iç çekti;
-Hiç bir şeyi bilmiyorsun değil mi? Senin gidişinin ardından Zhongli her şeyi boşladı sadece içki içiyor ve uyuyordu. Yemek yemiyor yediklerini de kusuyordu. Tek öğünü içki ve sigaraydı.
Duyduklarımın karşında ne diyeceğimi bilemiyordum. Ningguang devam etti;
-İntahara kalkıştı, bir çok kez. Geceleri yanında Xiao ve Baizhu kalmaya başladı. Geceleri kalkıp ağlıyor yırtınıyordu. Bunları atlatması çok zor oldu. Yaklaşık 1.5 seneyi aldı. En kötüsü ise senin yeni ilişkilere başlamandı. Aynı döneme geri girecek diye çok korktuk ama.. olmadı. Agresifleşti. Her hatamda "Sorun değil Ning, daha iyisini illaki yaparsın." Diyen adam bana küfürler savuşturmaya başlamıştı. Xiao'yu ne kadar önem verdiğini bilirsin, kaç defa tokat attı saymadım bile. Baizhu ile ne kadar çok kavga ettiğini de saymayı bıraktım.. Onu tekrar terk edeceksen acısız yap bunu Tartaglia. Biz çok şey geçirdik ki eminim sende geçirmişsindir. Seni severim ama bu yaptıklarından dolayı seni affedemem ancak Zhongli'yi eskisi gibi yaparsan affederim.
Daha fazla bir şey demeden odadan çıktı gitti. Öğrendiklerimin karşısında büyük bir şoktaydım. Sevdiğim adama baktım. Huzurlu uyuyordu.. göğüsü hafifçe açılmıştı, kapatacakken gözüme yara izleri geldi. Açtım baktığımda dehşete düşmüştüm. Evet yaraları vardı fakat çoğalmışlardı;
-Bu yaralar nasıl oldu?
-Mafya işleri, kendimi fazla sakınmıyorum. Her mermi önüne atlıyorum.
-Bundan sonra dikkat et olur mu?
-Önemsiyor musun beni?
-Önemsemesem dikkat et der miyim? Bazen fazla dingilleşiyorsun Morax.
-Bende seni seviyorum Childe.
-"Ajax."
-Pardon Ajaxcığım.
Söz vermiştin.. kendini sakınacaktın. Sözünde hiç durmuyorsun ki? Ne yaramazsın amma. Üstünü örttüm sıkıca. Serumdan destek alarak ayağa kalktım lavaboya gittim yavaş adımlarla. Tuvaletimi ardından elimi yüzümü yıkadım. Duyduklarımı hâlâ sindirememiştim, sindiremeyecek gibiydim zaten. O bensiz çok acı çekmişti bende onsuz çok acı çekmiştim. Her ne kadar insanlardan gizlesemde çok acı çekiyordum. Başka dokunduğum her adam bana onu anımsatıyordu. Onu unutmak için başka adamlarla birlikte olmak.. çok acı verici. Hayır, hiç biri ile yatmadım. İlişki içerisinde olmak bile acı vericiydi. Ruhum hep onunlaydı. Derin düşüncelerimden beni kurtaran bir çift el oldu. Arkama baktığımda güneş gibi ışıldayan yüzünü gördüm;
-Günaydın.
-Günaydın..
Yeni kalkmışken sesi çok etkileyici oluyordu;
-Sabahın köründe niye kalktın sen mercimek kafalı?
-Yetiyor bana bu kadar uyku.
-Yalancı, nerde benim ayı Ajax'ım?
-Buraya uzun zaman sonrw gelince heyecandan uyuyamadım birazcık sanırım.
-"Birazcık?"
-Birazcık.
-Kahvaltıya gidelim.
Yanağıma ve boynuma ufak öpücükler bıraktı;
-Morax.. bedenindeki yaralar ne?
-Hep vardı tatlım biliyorsun.
-Yenileri var.
-Üzgünüm, bir kaç ağır çatışmaya girdim.
-Cidden mi?
-Sana yalan söylemem sevgilim.
-Küçük beyaz yalanlar bile mi?
-Senin bana söylediklerin gibi mi?
Çekilip yüzüne baktım;
-Ajax, farkındaydım her şeyin.
-Hani senin tanrılığım bana işlemiyordu?!
-İşlemiyor zaten, benim tanıdığım Ajax o Ajax değildi. Ajax, asla viski içmezdi. Ajax, vodka içerdi.
-Neden durdurmadın beni?
-Sadece.. istediklerini yapmanı istedim. Beni öldürmeni bekledim.
-Gerizekalı.
-Asla yapamayacağın şeyi bekledim.
-Gerizekalı..
Sıkıca sarıldı bana, bende ona sarıldım. Öyle bir sarılmaydı ki sanki bedenlerimiz bile birbirini özlemişti. Asla bırakmak istemiyordum onu;
-Kahvaltıya gidelim gel.
-Gidelim.
Elimden sıkıca tuttu, aşağı indik. Herkes sofradaydı. Dejavu yaşamıştım o an. Eve ilk gelişim.. ilk kahvaltımız. Xiao bana aynı kıskançlığı ile bakıyor, Baizhu aynı gözünün ucuyla bakıyor, Bayan Ningguang aynı Zhongli ile iş konuşuyordu;
-Ningguang, bugünlük her şeye ara vermeni istiyorum. Sevgilimle vakit geçirmek istiyorum.
-İş beklemez Zhongli.
-Ben bekletirim ama.
-Hayatım acelesi yok sonra da vakit geçiririz.
-Sonra olunca olmuyor biliyorsun.
-İyi peki.
-Bensiz bir yerlere gitmeyin alacakları alın yeter.
-Tamam dedik ya.
-Özürlü.
-Anan özürlü.
Kahvaltımızı yapmamızın ardından yukarı çıktık. O gene muhteşem takımlarından birini giyidi ben ise klasik eşofman ve tişörtümü geçirdim üstüme;
-İçini gösteriyor tişört Ajax.
-Öyle mi? Tüh başka bir şeyim yok.
-Alırım.
-Ben bunu seviyorum ama.
-Alırım.
-Kıskandın mı?
-Hayır.
-Oh başka erkekler bakabilir o zaman.
-Bakamazlar, gideceğimiz yerlerde sadece ikimiz olacağız.
-Gene toplumdan kaçırıyorsun beni..
-Çünkü sana bakan her gözü kıskanıyorum Ajax.
Yüzümde hafif bir yanma hissettim;
-Tamam yeterli bu kadar dırdır! Gidelim artık..
Ufak bir kahkaha atmasından sonra elini uzattı;
-Gidelim sevgilim.
Sıkıca tuttum aşağı indik tekrar. Arabaya bindik, ilk sinemaya gittik. Korku filmine bilet almıştı;
-Korktuğumu biliyorsun.
-Korkmazsın.
Salona geçtik. Daha 20. Dakikasında elimle yüzümü kapamaya başlamıştım;
-Ödlek.
-Sensin ödlek.
Elimi yüzümden çektim, jumpscare yiyeceğimi bile bile bakmaya başladım. Tanrım.. canavarlar çok çirkindi. Film bitişinin ardından en sevdiğimiz pankekciye gittik. İlk buluşmamız burdaydı.. küçük bir mahalle pankekcisiydi;
-Özlemişim burayı.
-Bende seninle olmayı.
-Yavşaklığın gene üstünde, Ajaxcığım.
-Seni görünce uçuşa geçiyor, napabilirim.
-İyileşince indiririm.
-Şimdi olmaz mı?.. bak arabacığında kocaman.
-Araba fantezisi istiyorsun yani?
-Yeterki al ateşimi yavrum.
-İyileşince.
-Gıcık.
-Bende seni çok seviyorum birtanem.
Pankeklerimizi bitirmemizle akşamı etmiştik bile;
-Aç mısın?
-Pankek şişirdi beni.
-Yerimize gidelim mi?
-Gidelim.
Bana kendini ilk açtığı yer, onun ruhuna dokunduğum ilk yer. Sahile inmiştik elimizde biralarımız vardı. Kendimi yere attım oda aynısını yaptı. Saatler geçiyordu ama biz hâlâ sahildeydik ayakkabılarımızı çıkarmış suya bile girmiştik;
-Hiçte soğuk değil.
-Sen Russun amk herifi.
-Amk herifi mi?
-Gerildim, pardon.
-Daha fazla hakaret etsene.~
-Cidden değişik fantezilerin var Ajax.
-Ah, Bay Zhongli lütfen beni azat edin! Söz bir daha fantezilerimi dışa vurmayacağım.
-...
-...
Üstüme atladı;
-ISLANDIM ZHONGLİ.
-Beni görünce hep ıslanıyorsun.
-Tüh be saklayamadık.
-Gözümden kaçmaz.
-Gözler pek keskinmiş alttaki de keskin mi?
-Delip geçer.
Gülmeye başlamıştım oda benim gülmemle gülmeye başlamıştı. Birbirimizi konuşmamızdan daha çok güldürüyorduk. Bir süre sonunda sakinleştik;
-Donuma kadar ıslandım Ajax..
-Hasta olacaksın.
-Çorbamı senin elinden isterim.
-Yemekleri sen yapıyorsun aptal ben yapamıyorum.
-Öyle biraz en son yapışında mutfağı yakmıştın.
-Peki tencerenin patlaması?
-Onu geçecek neyin var? Un çuvalını patlatman.
-Gecesinde Xiao'nun doğum günü vardı..
-Her yer kapalıydı...
-Sen kriz geçiriyordun sonunda ülkenin diğer ucunda pastane bulmuştuk.
-Senleyken rüya gibiydi.
Yüzümde sıcak bir gülümseme doldu. Elimi uzattım;
-Kuma geçelim gel.
Sıkıca elimi tutup kaldırdım onu. Beraber kuma geçip içkilerimize devam ettik. İkimizde duraksamış ve sakinleşmiş gibiydik;
-Söylesine Ajax, evlilik düşünüyor musun?
-Senle mi?
-Başkası mı var?
-Metreslerin yok mu sanıyorsun. Kaeya, İtto, Captain, Dain ve daha fazlası aklıma gelmedi ama şu an.
-Tüh bana gene ekmek çıktı desene.
-Tabii ki isterim. Seninle olacak her şeye varım.
-Mutlu etti bu beni.
-Guizhong'u öldürdüğüm için kırgın değilsin demi?
-Hayır asla sevgilim sen bana kendinimi bulmama yardımcı oldun. Sana karşı nasıl kırgın olabilirim ki?
-Seni çok seviyorum.
-Bende seni çok seviyorum.
Kucağıma yattı hafif ıslak kumla karışmış saçlarını okşamaya başladım. Arada bir öpücüklere boğuyorum sonrasında okşamaya devam ediyorum. Titremeye başladığında kucağıma aldım arabaya doğru taşıdım ve rahatça arka koltukta yatırdım. Direksiyona geçip evimizin yolunu tuttum.

Yıldızların Altında Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin